ANDY-AR Sosyal Araştırmalar Merkezi"nin Ocak ayında 26 ilde gerçekleştirdiği ankete göre
Abone olADNAN BERK OKAN
İNTERNETHABER.COM’da Mustafa Sarıgül’ün partileşmesi ve seçimlere katılması durumunda, 3 Kasım 2002 seçimlerinde Ak Parti’ye giden DSP oylarının bir kısmını geri alabileceğini ama en büyük zararı CHP’ye vereceğini yazdığımda küfür kıyamet hakaretlere uğradım…
Küfür içeren yorumlarını editör kardeşlerimin akıl ve vicdan süzgecinden geçiremeyenler, asla “spam” yapmayı düşünmediğim özel posta kutuma gönderdiler küfürlerinin daha ağırlarını…
Küfredenlerin çoğunluğu Sarıgülcüler idi…
Ecevit “kötü insan” değildi… Ecevit “çok kötü bir siyasetçi, beceriksiz bir devlet adamı" idi… 1995 ve 1999 seçim sonuçlarını hatırlayın lütfen… 1995 seçimlerinden sonra Ecevit inatlaşmasa ve CHP ile birleşmeyi kabul etseydi, birleşik CHP 200 milletvekili ile Meclis’in “en büyük” partisi olarak hükümeti kuracaktı… Ama Ecevit, kin ve nefret duygularının tatminini, Baykal’ın başbakanlığında kurulacak bir sol hükümete tercih etti… |
CHP’lileri korkuttuğumu ileri sürerek yollarını kesmek istediğimi söylüyorlardı…
Kimisi ise, Sarıgül hareketinin Ak Parti’den tek bir oy bile çalamayacağını iddia eden Erdoğan fanatikleriydi…
Ve elbette kimi “köhnemiş” CHP’liler…
Ama görüyoruz ki haklıymışım…
Neye göre mi?..
ANDY-AR Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin Ocak ayında 26 ilde gerçekleştirdiği ankete göre…
***
Araştırma sonuçları şöyle:
AKP yüzde 36,
MHP yüzde 19,
CHP yüzde 14,
Sarıgül yüzde 10…
***
18 Nisan 1999 seçimlerine gidilirken Ecevit, “Ben yaşlandım. Sade bir milletvekili büyüğünüz olarak devam edeceğim ama Türk solunu bölmek istemiyorum” diyerek DSP ile CHP’yi Baykal’ın liderliğinde birleştirip % 30’un üzerinde oy alarak solu tek başına iktidar yapabilirdi… Yapmadı… Çünkü siyasi aklı çok gelişmiş değildi… Veya yakıştırmak istemem ama “aşırı ihtiras” sahibi idi… Şimdi artık “Karaoğlan”ımız yok ama “Sarıoğlan” var… Artık bıçağın kemiğe dayandığı “sol bir partiyi iktidar yapalım” denilebilecek bir süreçte ortaya çıkıyor ve Solun bütün ümitlerini sandığa gömüyor… |
Şimdi sadede gelelim…
Sarıgül Hareketi’nin ne yapacağı beni asla ilgilendirmez…
Barajı aşsa da ilgilendirmez aşmasa da…
Benim işim “durum tespiti” yapmak…
Örneğin, Sarıgül’ün en çok güvendiği kişilerden birinin Fethullah Gülen Hocaefendi olduğunu söylediğimde hemen itirazlar yükseldi…
İtirazlar iki cepheden geliyordu:
- Gülen Cephesi
- Sarıgül’ün kurmay cephesi
Neden?..
Anlatayım…
***
Gülen Cephesi, 1999 seçimlerinde Ecevit’i kendilerinin Başbakan yaptığını zımnen kabul ediyorlar ama Mustafa Sarıgül’ün asla bir Ecevit olmadığına inanıyorlar…
Bu arkadaşlardan biri aynen şöyle dedi:
“Rahmetli Ecevit pırıl pırıldı. Hakkında tek bir gün yolsuzluk dedikodusu bile edilmedi. Sarıgül için ise söylenmeyen yok. Daha geçenlerde bir Ermeni vatandaşın Şişli’deki binasına özel kalem müdürünün de aralarında bulunduğu bir ekibin sahte evrakla el koyma suçundan yargılandıklarını öğrendik. Cemaatten tek bir kişi bile Sarıgül’ün kuracağı partiye oy vermez”…
Arkadaşın söylediklerine aynen katılıyorum…
Ama Sarıgül bu konuda susarak, cemaatten oy gelebileceğini düşünüyor…
Nitekim Can Ataklı’nın sorduğu bütün sorulara geniş cevaplar vererek Can’ın sütunlarını 3 gün işgal eden Mustafa, Gülen ile ilgili soruya tek kelime bile cevap vermiyor…
Peki, kurmayları cemaat ile ilişki kurduklarını neden inkâr ediyor?..
CHP’li seçmenlerin öfkesinden korkuyorlar…
Çünkü CHP’li seçmen, cemaatle ilişki kurulmasından rahatsızlık duyuyor…
Oysa Mustafa’nın asıl hedefi Gülen oyları değil…
O da oradan pek fazla oy çalamayacağının farkında ama şimdilik kamuoyu araştırmalarında ne kadar yüksek çıkarsa o kadar iyi diye düşünüp Gülen cemaatinden medet umuyor…
Oysa asıl hedefi; Deniz Baykal ve etrafını kuşatmış politbürodan nefret eden milyonlarca CHP’li seçmen…
İşte bu yüzden “Sarıgül, CHP’nin bir bölenidir” diyorum ya…
Tıpkı bir zamanlar Ecevit’in CHP’ye yaptığını bu kez o yapacak…