Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Muharrem ayı nedeniyle iftar verdi.
Abone ol
Yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın ilk konukları Aliveler oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim'de ilk konuklarını ağırlayan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Muharrem ayı nedeniyle Alevilere iftar verdi. Aralarında Alevi dedeleri ile çeşitli vakıf ve federasyon temsilcilerinin de katıldığı iftar yemeğinde Erdoğan, mezhep çatışmaları için net konuştu, "oyuna gelmeyelim" uyarısında bulundu.
Aleviler için Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda verilen davet, tarihe geçti. Yeni Sarayı'n ilk konukları Muharrem ayı vesilesiyle düzenlenen "Muharrem Aşı" davetiyle Aleviler oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetine aralarında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, Dünya Ehl-i Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Alevi Vakıfları Federasyon Başkanı Remzi Akbulut, TOBB Üniversitesi'nden Rıza Yıldırım, Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu ile Alevi Dedesi Ali Ekber Yurt'un bulunduğu yaklaşık 20 kişi katıldı.
"AYNI YOLUN YOLCULARIYIZ"
Yemekte konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'aynı toprakların ve medeniyetin insanlarıyız' diyerek hiç kimsenin ölümüne sevinmeyiz; hiç kimsenin yaşamasına hüzünlenmeyiz diye konuştu. Konuşmasıda bir kez daha Sivas'ta yaşanan olaylara gönderme yapan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biz, Kerbela'da hep birlikte Yezid'in ordusunun karşısında olan insanlarız. Dersim'de zulmün karşısında olan insanlarız. Sivas'ta, Gazi Mahallesi'nde, Çorum'da, Kahramanmaraş'ta her türlü ölümün karşısında saf tutan insanlarız. Hiç kimsenin ölümüne sevinmeyiz; hiç kimsenin yaşamasına hüzünlenmeyiz. Aynı toprakların ve medeniyetin insanlarıyız, aynı yolun yolcularıyız.
"VAHŞETİ MEŞRULAŞTIRIYORLAR"
Öyle ülkeler var ki, terörist, katil Sünni diyerek vahşeti meşrulaştırıyor. Acımasızca baş kesen, vahşeti meşrulaştıran terör örgütlerine, sırf Sünni diyerek sempati beslemek, Hazreti Hüseyin'e, Ehl-i Beyt'e, Hazreti Nebi'ye ve Hazreti Kur'an'a açık bir saygısızlıktır. İşte bugün, bütün sıfatlarımızı bir kenara koyarak, sadece bir insan, sadece bir Müslüman olarak, tüm bu hadiseleri, tüm bu cinayetleri, kalbimizle, gönlümüzle, vicdanımızla sorgulamak zorundayız.
''KERBELA'DAN İBRET ALIP KUCAKLAŞALIM''
Eğer biz, hiç uğruna birbirimizi kırarsak, kaybeden sadece biz olmayız, geniş coğrafyamız olur. Eğer biz, yapay meseleleri, kamplaşmayı, kutuplaşmayı bir kenara bırakırsak, kazanan bizle birlikte geniş coğrafyamız olur. Bu ülkede nefes alıp veren hem Alevi, hem Sünni kardeşlerime tam bir samimiyetle sesleniyorum: Acılarımız ortak, kıblemiz ortak, kitabımız ortak, Ehl-i Beyt'imiz ortak. Birtakım devletlerin üzerimizden Oyun oynamasına gelin izin vermeyelim. Birtakım istihbarat örgütlerinin, üzerimizden oyun kurmalarına gelin artık müsaade etmeyelim.
Gençlerimizi elimizden alıp, modern dünyanın hastalıklarını onlara musallat edenlere izin vermeyelim. Gençlerimizin terör tuzağına düşmelerine, asılsız, sonu gelmez, bir hiç uğruna kavgalarda yitip gitmelerine göz yummayalım. Gelin, Kerbela'dan ibret alıp kucaklaşalım. Düşmanı değil, dostu sevindirelim. ''