Kadınların tanımıyla o bir ilgi paratoneri... İş yaşamında çok başarılı... Hedefinde siyasete de atılmak vardı ama...
Abone olBir mekâna girdiğinde sadece kadınların değil, erkeklerin bakışlarını da üzerinde topluyor...
Peki bunun için bir çaba falan mı harcıyor?..
Asla...
O, kendisiyle ilgilenenlere bakmıyor bile...
Kim bilir?..
Belki bütün başların kendisine çevrildiğinin farkında da değil...
Levent'in ünlü mekânlarından birinde arkadaşlarla sohbet ediyorduk ki O girdi içeri...
Uzun boyu, atletik yapısı, köşeli çenesi ve biçimli kaşlarıyla insana güven de veriyordu...
Masadaki arkadaşlarımızdan biri kadınlara tek tek baktı:
"Hooop hanımefendiler!" dedi, "bu masada da erkekler var!"...
Masamızdaki kadınlardan biri:
"Haklısınız ama bu gelen bir ilgi paratoneri" dedi...
Hepimiz gülüştük...
Erkek arkadaşımızın söylediğini şaka olarak algıladık ama biliyorduk ki bunu söyleyen
arkadaşımız sadece karısını değil, masadaki bütün kadınları kıskanmıştı ondan...
Kadınların "İlgi paratoneri" diye tanımladığı bu adam, Saadettin Saran...
Daha ilk gördüğünüz anda nasıl da "inançlı, kararlı" ve elbette "heyecanlı" biri olduğu
anlaşılıyor...
Atları arabanın arkasına koşan maceraperestlerden değil...
Öngörüyor, planlıyor, uygulamaya geçiyor...
Başkan adaylarıyla 2008 ABD Başkanlık seçimlerinden önce görüşüyor...
Çünkü seçimi kazanan hiç kimse dönüp geri bakmaz...
Ama...
Seçimi kazanmadan önce yanında gördüğü, kendinden bildiği birine seçim sonrası da
değer verir...
İşte onun için "seçimden önce"...
Yani: RİSK almayı bilen bir işadamı...
Birçok Galatasaraylı ve Beşiktaşlının bile "Fenerbahçe Başkanı" olarak görmek için
can attıkları Saadettin Saran...
Bunu hatırlattığımda çok iyi Beşiktaşlı olan bir arkadaşımız; "Bıktık Aziz Yıldırım'ın
kavgacı yapısından" dedi.
"Aslında futbolumuzun ve futbol sahalarımızın
kesinlikle Saadettin Saran gibi güven verici, kavgadan önce dostça rekabete
inanan bir başkana ihtiyacı var"...
Bir arkadaşımızın halen Galatasaray'da saygın bir yeri olan eşi arkadaşımızı onayladı:
"Öyle bir fırsat Özhan Canaydın'ın başkanlığı döneminde yakalandı ama bazı
yazarlar ve futbol simsarları başkanımızı alaya aldılar. Saadettin Fener'e başkan
olursa, Özhan'ın bıraktığı yerden devam ettirebilir"...
Futbolla hepimizden çok ilgilenen bir kadın arkadaşımız sordu:
"İyi ama Galatasaray ve Beşiktaş'ın mevcut ya da potansiyel başkanları senin
dediğin dostluk muhabbetine uyum sağlayabilir mi?"
Galatasaraylı dostumuz kendinden emin bir ifade ile cevapladı:
"Hem Adnan hem de Yıldırım, Saadettin'le uyum sağlarlar..."
Neyse...
Bu kadar giriş, bu kadar "övgü" yeter...
Biraz da özel dünyasına (hayatına değil) bakalım...
Amerika'da Amerikalı bir anneden doğdu...
Amerikan pasaportu da var yani...
Babası Kırıkkaleli bir Devlet memuru Türk...
Saadettin Saran, doğru zamanda, doğru yerde, doğru bir aileye doğan çocuklardan biri...
Ama...
Tabii ki bu üç faktör başarılı olmak için yetmiyor...
Kişisel kariyer, beceri, zekâ, liderlik yeteneği de şart...
Saadettin Saran bu hasletlere de sahip olduğu içindir ki henüz "genç" sayılacak yaşına
rağmen bulunduğu yer ve sahip olduğu şirketler topluluğu itibariyle çok büyük ve aynı
zamanda da "etkili" bir gücün sahibi...
Malumunuz...
Kadınlara yaşı, erkeklere de maaşı sorulmaz...
Biz de Saadettin Saran'ın maaşıyla ilgilenmiyoruz ama yaşını söyleyelim: 47...
ABD, Kentucky Üniversitesi'nden mezun...
Makine mühendisliği mastırı yaptı...
1988'de Türkiye'ye geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda Dış İlişkiler Danışmanı olarak
çalıştı.
1989'da SARAN International'ı kurdu.
Dinlemeyi biliyor...
Dinlerken sakin...
Muhatabının sözünü kesmemeye azami dikkati gösteriyor...
Kendisinden söz etmeyi değil, soru sormayı seviyor...
Konuştuğu zaman da ne dediğin anlıyorsunuz...
Kullandığı kelimelerin hakkını veriyor...
Telâffuzu özenli...
Beden dili mükemmel...
Gözlerini etkili kullanıyor...
Bakışları muhatabını rahatsız etmiyor ama samimi olmaya adeta zorluyor...
Kendisiyle bir defa yüz yüze konuştuğumuzda yanımızda ortak bir dostumuz vardı...
Ortak dostumuz emekli bir asker ve eski bir milletvekiliydi...
Birlikte siyaset yapmayı düşünüyorlardı...
"Siyaset yapmayın" dedim...
"Neden?" diye sordu...
"Duvarlarınızdaki bazı fotoğraflardan anladığım kadarıyla ordunun silâh
ihtiyacını karşılayan şirketlerden birisiniz"...
"Evet"...
"Çok iyi ve saygın bir iş ama siyasetçi için handikap..."
"Hangi açıdan?"
"Türkiye 25 yıldır terörle mücadelede çok şehit verdi. Bu arada daha çok da
terörist öldü. Hepsi bizim vatandaşımız. Anaları, babaları, akrabaları hepsi
bizim vatandaşımız halen. Hem silâh ticareti hem de politika yaparsanız;
terörü bitirmek istemeyeceğinizi, ölenlerin çoğunun sizin sattığınız silâhlarla
öldürüldüğünü anlatır rakipleriniz ve etkili olur, bunu silemezsiniz. Bu arada
ordu da sizinle iş yapmaz"...
Oysa o kadar niyetli ve meraklıydı ki politika yapmak için...
Hatta Süleyman Soylu'ya "Bırak, DYP'nin başına ben geçeyim" diye mesaj bile
göndermişti...
Halen fiili siyasetin içinde olmadığına göre demek ki iş hayatında başarılı olmayı tercih
etti...
Saadettin Saran müthiş enerjik... Çalışkan da...
Ve...
Enerjinin hem insan hem de ekonomi için ne kadar değerli olduğunu bildiğinden midir
nedir; enerji sektöründe çok hızlı büyüyor...
Her başarılı işadamı gibi çalışmalarını saatle sınırlamayan bir anlayışı var...
Şu anda radyoculuk üzerinde uzmanlaşıyor. Radyoculukta da çok güçlü ve etkin...
6 radyosu var Saran'ın...
Radyo Spor'un yanı sıra Radyo Tatlıses de Saran Gurup'un....
Radyo Pink; Türkiye'nin ilk ve tek kadın radyosu...
Futbol maçlarının yayıncılığında çok etkin Saran Gurup...
Türkiye'deki 11 kulübün, Milli Takım'ın, Federasyon'un dünya hakları Saran Gurup'ta
bulunuyor.
Yurtdışında 250 kulübün hakkı da keza yine Saran'da.
O kulüplerin bizim takımlarla oynadıkları maçların yayınlarını Saran satıyor.
Medya konusunda geleceğe yönelik büyük plan ve projeleri var.
Yeni yatırımlar yapmayı da planlıyor...
Sırada sağlık yatırımları var...
Bu arada kardeşi Sadun Saran'la ortak olarak Çek Cumhuriyeti'nin büyük turizm
şirketlerinden biri olan Çedok'u özelleştirmeden satın aldılar...
Halen 2 bin konutluk bir gayrimenkul projesinin çalışmaları sürdürülüyor.
Krizden korkmak yerine onu doğru yönetmeyi tercih eden işadamı örneklerinden biri. İyi
bir kriz yönetiminin riskleri fırsata dönüştüreceğinden emin.
Eski işadamlarımız "mal satarak zengin olunmaz; malı satın alırken para kazanılır"
derler...
Saadettin Saran için dünya ne kadar değişirse değişsin...
Ticaret ne kadar bilimsel olursa olsun bu "ilke" hiç değişmez...
Kriz demek "satın alma fırsatı" demektir...
Nitekim Saran Gurup da krizde çok önemli ve yüksek imkânlı satın almalar yaptı.
Gördünüz işte...
Özel hayatına, birlikteliklerine hiç girmeden anlattım Saadettin Saran'ı...
Umarım başarmışımdır...
Aslı Saygıner