İZMİR 13. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ/PDY davasında İsmail Tayfur'a verilen hapis cezasının gerekçeli kararında, sanığın "Bank Asya" savunmasına itibar edilmedi.
Abone olİzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında "Silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla hakkında dava açılan sanık Tayfur, İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesinde geçen ay görülen duruşmada 6 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Ege Üniversitesinde tekniker olarak çalışırken 15 Temmuz darbe girişiminin ardından meslekten atıldığını belirten Tayfur, savunmasında, Bank Asyada hesabının olduğunu ifade etti. Ancak örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla buraya para yatırmadığını iddia eden Tayfur, suçlamaları reddetti.
Bilirkişi raporunda ise özel bir bankadan 11 Eylül 2014'te 10 bin lira kredi kullanan sanığın, bunun 9 bin 900 lirasını 12 Eylül 2014'te Bank Asyaya yatırdığının tespit edildiği vurgulandı.
ÖZEL BANKADAN KREDİ ÇEKİP BANK ASYA'YA YATIRMIŞ
Rapora ilişkin diyecekleri sorulan Tayfur, "İşe bisikletle gidip geliyordum. Araç almak istiyordum. Özel bir bankadan 10 bin lira kredi çektim, ertesi gün de bunu Bank Asya hesabına 91 gün vadeli yatırdım. Aslında araba bulsaydım parayı bankadan çekecek, araba satın alacaktım. Ancak sonradan parayı almaktan vazgeçtim. Bank Asyaya para yatırdıktan 5 ay sonra da çektim. Bilirkişi raporuna bir diyeceğim yoktur. Araba almak için kredi çekmiştim." şeklinde beyanda bulundu.
Mahkeme heyeti, FETÖ/PDY ile aidiyeti, iltisakı ve irtibatı bulunduğu kanaatine vardığı Tayfur'un, Bank Asyaya ilişkin savunmasına neden itibar edilmediğine ise mahkumiyetle ilgili gerekçeli kararında yer verdi.
Kararda, şu ifadeler kullanıldı:
"Sanığın, hayatın olağan akışına uygun olmayacak şekilde faiz karşılığında kullandığı kredi miktarını kar payı veren ancak daha düşük bir gelir sağlayan Bank Asya hesabına para yatırma şeklindeki eyleminin, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in talimatını yerine getirmeye yönelik olduğu, araba alacağı yönündeki savunmasının ise paranın hesapta bulundurulduğu 12 Eylül 2014-16 Şubat 2015 aralığındaki sürenin uzunluğu ve araç alınmamış olması hususu da dikkate alınıp cezadan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilerek, bu savunmaya itibar edilmemiştir."