Pandemi döneminde bağımlılık kriterleri de değişirken çocuklar, ergenler ve gençler teknoloji bağımlısı haline geldi. Prof. Dr. Burak Doğangün, "Günlerce uyku uyumayan, yemek yemeyi, su içmeyi unutan hatta bilgisayarın başından kalkmamak için altına bez isteyen ergenler var" dedi.
Abone olYeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde eve kapanan gençler ve çocuklar ekran bağımlılığı yaşıyor. Konuyla ilgili Hürriyet gazetesinden Abbdullah Şanlı'ya konuşan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Burak Doğangün karşılaştığı çarpıcı örnekleri anlattı.
'Teknolojinin dozu kaçtı'
"Yeni gelişmeler ve teknolojinin insanoğluna çok büyük katkısı var. Ancak her şeyin dozu önemli. Burada biraz doz kaçtı gibi görünüyor" diyen Doğangün, şu değerlendirmelerde bulundu:
Z kuşağı dediğimiz çocuklar teknolojiye doğdular. Yani adeta ekrana doğdular. Onların o ihtiyaçlarını biz yetişkinlerin anlayabilmesi ve ortak dil oluşturabilmemiz önemli. Ama çocukların ben bundan keyif alıyorum dedikleri her şey onların faydalarına olmuyor. Çocuklarımızı ekranın karşısında kontrolsüz şekilde bırakırsak ilerisi için zararlı durumlar doğacaktır.
'Madde bağımlılığı gibi'
Çok fazla ekran karşısında kalan çocukların bir dönem sonra madde bağımlılığı gibi bir bağımlılık geliştirdiğini ve o ekran, oyun olmadan normal hayata, sosyal iletişime dönemediğini görüyoruz. Ekranla ve oyunlarla olan bu ikili ilişki ya da sanal dünyadaki etkileşim, bir dönem sonra günlük yaşamda hem ilişkileri hem sorumlulukları ciddi aksatıyor. Bu açıdan bakacak olursak o ekranın getirdiği yükün hem fiziksel anlamda yani radyoaktiviteye maruz kalma hem de ruhsal ve sosyal etkileşim açısından olumsuz etkileri olabileceğini düşünüyorum.
'Psikiyatrik terapilerimiz bile ekran karşısından sağlanıyor'
Bağımlılık kriterleri değişti. Daha önce günde 4-8 saat ekran karşısında kalmayı kriter olarak koyuyorduk. Bugün ise durum çok farklı. Şimdi eğitim, ikili görüşmeler hatta bizim psikiyatrik terapilerimiz bile ekran karşısından sağlanıyor. Günde zaten neredeyse 6 saat okul sebebiyle ekran karşısında kalıyor çocuklar. Bu anlamda rakamlar yanıltıcı olur. O ekran süresi artık çok daha arttı."
'Zaman algısıyla ilgili bir bozulma oluyor'
Bağımlılığın tek kriterinin süre olmadığını belirten Doğangün, şu ifadeleri kullandı:
"Çoğu zaman anne baba çağırıyor ama çocuklar duymuyor. Biraz, birazdan diyerek 3-5 dakika saatleri bulabiliyor. O an zaman algısıyla ilgili bir bozulma oluyor çocukta. Öfkeleniyor ve ‘Daha az evvel tamam dedim ya’ diyor. Ama aradan 3 saat geçmiş farkında değil. Tuvalete gitmeyen çocuk var. Odasında adeta bir bebek gibi tuvaletini beze yapmak isteyen ergen var. 5 dakika bile ekrandan kopmamak için böyle isteklerle gelen çocuklar var."