BIST 9.972
DOLAR 35,34
EURO 36,62
ALTIN 3.011,30
HABER /  GÜNCEL

Saldırıyı MOSSAD ve PKK yaptı

İstanbul'daki sinagog saldırısıyla ilgili bir açıklama yapan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, birbirinden çarpıcı iddialarda bulundu.

Abone ol

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, çarpıcı iddialarda bulundu.Sinagogların bombalanmasın MOSSAD-PKK işi olduğunu sevunan Perinçek, "Polis kaynaklarından aldığımız bilgiye göre, güvenlikle görevli MOSSAD ajanları, eylemden bir saat önce Sinagog’un çevresinden çekilmişlerdir" dedi. MOSSAD-PKK marifeti Özetler: * Polis kaynaklarından aldığımız bilgiye göre, güvenlikle görevli MOSSAD ajanları, eylemden bir saat önce Sinagog’un çevresinden çekilmişlerdir. * Türkiye’nin millî meselesi, “ABD güdümlü bölücü ve gerici terörle mücadele” dir. ABD ve İsrail ise, Türkiye’den “İslamcı teröre karşı mücadele” piyonluğu yapmasını istiyorlar. Daha vahimi, ABD ve İsrail, bölücü ve gerici terörü örgütlemekte ve desteklemektedirler. * Sinagog yakınındaki bombalamalar, Süleymaniye’deki çuval eyleminin devamıdır. * Ortadoğu’da yeni bir eksen oluştu: ABD-İsrail-Kukla Kürt Devleti ekseni. * Kukla Devleti ilan etmek için ABD’nin iki planı var: Birincisi, Kukla Devleti Türkiye’nin bekçiliğinde kurmak. İkincisi, Kukla devleti Türkiye’ye rağmen kurmak. * Irak’taki kukla yönetimin temsilcisi Talabani, hükümet tarafından alayiş mümayişle karşılanmıştır. Türkiye’yi kuşatan ve içerde kaos örgütleyen ABD ve İsrail’in piyonları ile işbirliği ortadadır. * Türkiye’de yeniden harekete geçirilmiş olan terör, o Kukla Devleti kurmak ve Türkiye’yi Kıbrıs’tan atmak için örgütleniyor ve iktidar da, o kukla devlet ile işbirliğine gidiyor. Bu iktidardan kurtulmak ve Milli Hükümet kurmak, bugün Türkiye’nin en yakıcı meselesidir. * Türk ve Kürdüyle ve Sünni ve Alevisiyle bütün milletimizi, ABD ve İsrail kaynaklı dış tehdide ve içerde onların örgütlediği bölücü ve gerici teröre karşı kenetlenmeye ve Millî Hükümet için mücadeleye çağırıyoruz. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bugün (19 Kasım 2003 Çarşamba) saat 13.00’te İP İstanbul İl Merkezi’nde basın toplantısı yaparak; “İstanbul sinagogları yakınındaki patlamalar” ile ilgili açıklamalarda bulundu. Perinçek şunları belirtti: İşçi Partisi olarak, 15 Kasım 2003 günü İstanbul Kuledibi ve Şişli sinagogları yakınında gerçekleştirilen terör eylemlerini araştırdık ve bulgularımızı her zaman olduğu gibi yurt ve dünya kamuoyuna açıklıyoruz. Askerî istihbaratın topladığı bilgilere göre, bu terör eylemlerinin arkasında MOSSAD bulunmaktadır. CIA ile işbirliği yapmış olmaları ciddî olasılıktır. 250 kiloluk patlayıcı PKK’dan alınmıştır. Eylemde kullanılan elemanlar ise, Türkiye’nin çok iyi tanıdığı, İslamcı maskesini kullanan, SüperNATO güdümlü bir terör örgününe bağlıdırlar. Bu örgütün adı bizde bulunmaktadır. “BOMBA MUSEVİYE ÖLENLER MÜSLÜMAN” !!! Polis kaynaklarından aldığımız bilgiye göre, güvenlikle görevli MOSSAD ajanları, eylemden bir saat önce Sinagog’un çevresinden çekilmişlerdir. Terör eylemlerinden bir saat sonra ise, İsrail yetkilileri, El Kaide’yi suçladılar. Bu olgular, terör eyleminin öncesi ve sonrasıyla MOSSAD tarafından planlandığına işaret etmektedir. Bir tarihte CIA tarafından güdüldüğü bilinen El Kaide, ABD ve İsrail eylemlerinin yüklendiği bir günah keçisi haline getirilmiştir. 17 Kasım 2003 günlü New York Times, “Bomba Museviye, ölen Müslüman” başlığını atarak, aslında olayın arkasındaki gücü de açıklamaktadır. Parmaklar “İslamcı” örgütleri göstermekte, fakat eylem Müslümanları hedef almaktadır. TÜRKİYE’YE KAOS OPERASYONU Esas hedef, Türkiye’dir. İstanbul eylemlerini, İslamcı, Arap veya Türk örgütleri yapmaz ve yapmamıştır. Eylemler, yalnızca ABD’nin, İsrail’in ve kuklalarının işlerine yaramıştır. Nitekim bombalamalardan sonra Amerikancı basın, kampanya halinde özellikle Arap ülkelerini, İran’ı ve İslamî örgütleri bombalamaya başlamışlardır. Böylece Ortadoğu ülkeleri ve halkları, hem patlayıcı maddelerin, hem de psikolojik savaşın hedefi olmuşlardır. Diğer taraftan İsrail ve ABD yetkilileri, Türkiye’ye teröre karşı işbirliği çağrıları yapmışlar ve İslam ülkelerini hedef alan kendi terör tanımlarını yeniden Türkiye’ye dayatmışlardır. Türkiye’nin millî meselesi, “ABD güdümlü bölücü ve gerici terörle mücadele” dir. ABD ve İsrail ise, Türkiye’den “İslamcı teröre karşı mücadele” piyonluğu yapmasını istiyorlar. Daha vahimi, ABD ve İsrail, bölücü ve gerici terörü örgütlemekte ve desteklemektedirler. ABD-İSRAİL-KUKLA KÜRT DEVLETİ EKSENİ ABD Irak savaşında batağa saplandı. Amerikan ordusunun içine düştüğü durumun, Vietnam savaşından beter olduğunu CIA raporları belirlemektedir. ABD, bütün Irak’ı kapsayan merkezi bir devlet kuramadı ve kuramıyor. Bu durumda ABD’nin Kuzey Irak’taki Kukla Kürt devletini pekiştirmekten ve bu devleti ilan etmekten başka bir çaresi kalmamıştır. Aslında Irak savaşının asıl hedefi de buydu. Bu Kukla devlet, ikinci bir İsrail, daha doğrusu İsrailcik olarak, İsrail’in himayesine verilmiştir. İsrail, 150 bin Kürt Yahudisini buraya yerleştirmeye hazırlanmaktadır ve orada Yahudi sermayeli bir kredi bankası açmıştır. Özeti Ortadoğu’da yeni bir eksen oluştu: ABD-İsrail-Kukla Kürt devleti ekseni. KUKLA DEVLETİN İLANI HAZIRLIKLARI Kukla Kürt devletinin ilanı, ABD’nin gündemine girmiştir. Ne var ki Kukla Devlet, ancak Türkiye, İran, Suriye ve hatta Rusya’nın sindirilmesi koşullarında ilan edilebilir ve ayakta tutulabilir. ABD, öncelikle bölge ülkelerini pasifleştirmek, bu ülkeleri kaosa sürüklemek ve zaafa uğratmak amacıyla “Task-Force 21”, yani “Görev Kuvveti 21” adlı bir özel örgüt kurdu. ABD General John Abuzaid komutasındaki bu özel kuvvete verilen görev, Ortadoğu ülkelerinde operasyon yapmaktır. Operasyonların MOSSAD ile birlikte yürütülmesi öngörülmüştür. İlk operasyonların Suudi Arabistan ve Türkiye’de gerçekleşmesi anlamlıdır. Bu iki ülke, son Irak savaşı öncesinden beri ABD’den uzaklaşmaktadırlar. KUKLA DEVLET İÇİN İKİ ABD PLANI Kukla devletin ilan edilmesi için, ABD’nin iki planı bulunmaktadır. Birincisi, Kukla Devleti Türkiye’nin bekçiliğinde kurmak. Özal’dan beri izlenen politika buydu. Ancak Millî Kuvvetler, 1995’ten bu yana bu uygulamaya karşı koydular. Bu durumda Türk Ordusunun hizaya getirilmesi ABD için öncelikli meseledir. İkincisi, Kukla devleti Türkiye’ye rağmen kurmak. Bu planın uygulanması için de, Türkiye’nin iç kargaşalığa itilmesi gerekiyor. Görüldüğü gibi her iki planın uygulanması, Türkiye’nin direncinin kırılmasına bağlıdır. Türkiye’ye karşı bir kaos operasyonuna başlanacağı, İşçi Partisi tarafından açıklanmıştı. İşte son terör eylemleri göstermektedir ki, bu operasyon başlamıştır. Son üç-beş gün içinde olanlar, bunu kanıtlıyor: - Ankara’da YÖK’ü protesto kisvesi altında polise karşı şiddet eylemleri başlatılıyor. - Gemlik’te Apo’ya özgürlük perdesi altında şiddet kullanmaya yönelik bir miting tertipleniyor ve oraya Türkiye’nin her yerinden insan taşınıyor. - İstanbul’un ortasında Beyoğlu Emniyeti uzun süre taşlanıyor. - Sinagogların yakınında bombalar patlatılıyor. -İstanbul Adliyesi’nde bir saat boyunca Apo’ya destek eylemi gerçekleştiriliyor. Bu eylemlerin bakılınca, ABD-İsrail ekseni ve piyon olarak da ABD güdümlü bölücülük ve ABD güdümlü irtica görülmektedir. ORDU GÖREVSİZLİĞE! DENKTAŞ GÖREVSİZLİĞE! ULUSAL KANAL GÖREVSİZLİĞE! Eylemlerin öncesine dönersek, Milî Kuvvetleri zaafa uğratmak için 25 Ekim Cumhuriyet yürüyüşünün içine “Ordu Göreve” pankartlı provokatörler sokulmuş ve 7 Kasım 2003 tarihli Hürriyet gazetesinde “Bu iş darbeye gidiyor” başlığı atılmıştır. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün Kuzey Irak ve Kıbrıs’ta kararlılık açıklamaları, ABD güdümlü holding medyası tarafından yaylım ateşine tutulmuştur. Öte yandan Türkiye, Annan planıyla Kıbrıs üzerinden baskı altına alınmış, Kıbrıs seçimlerine ABD ve İngiltere açıkça müdahale etmiş, orada Denktaş’a karşı mavi bayraklı bozguncu takımını destekleyen açık eylemlere başlamışlardır. Sinagog eylemleri için, KKTC’nin 20. kuruluş yıldönümünün seçilmesi ayrıca anlamlıdır. Kapsamlı bir yalan bombardımanıyla yürütülen Kaos operasyonu, Türkiye’nin millî medyasının etkisiz hale getirilmesi ve tasfiyesi planını da içermektedir. Nitekim Ulusal Kanal, kablodan çıkartılıyor; bu kanunsuzluğu kaldıran RTÜK kararı hükümet tarafından uygulanmıyor ve arkasından Ulusal Kanal’ı ulusal çapta yayın kapsamından çıkartmak için yeni kanunsuzluklar geliyor. İKTİDAR TÜRKİYE’Yİ HEDEF ALAN ABD VE İSRAİL İLE BİRLİKTE Birbiri peşi sıra gelen terör eylemlerinden sonra “hükümetin acz içinde olduğu” belirtildi. Bizce bu saptama işin özünü vermiyor, hatta gerçeği bulandırıyor. Tayyip Erdoğan yönetimi, bugün Türkiye’yi kuşatmış ve kaosa sürüklemekte olan ABD ile açık işbirliği halindedir. Bu iktidar, defalarca belirttiğimiz gibi Türkiye’yi içerden vurmak için işbaşına getirilmiştir ve görevini yapmaktadır. İKTİDARIN KUKLA TALABANİ’YLE TÜRKİYE’YE KARŞI İŞBİRLİĞİ SUÇU Nitekim bugün Irak’taki kukla yönetimin temsilcisi Talabani, bu hükümet tarafından alayiş mümayişle karşılanmıştır. Türkiye’yi kuşatan ve içerde kaos örgütleyen ABD ve İsrail’in piyonları ile işbirliği, ortadadır ve Tayyip Erdoğan yönetiminin işlediği büyük suçu sergilemektedir. KUŞATMAYI YARMAK İÇİN MİLLİ HÜKÜMET YAKICI MESELE Bu suçların devam edeceği görülüyor. Şimdiden ve ısrarla belirtelim, önümüzdeki dönem gerçekleştirilecek terör eylemlerinin arkasındaki kuvvet, İslamcı değil, fakat ABD-İsrail güdümlü bölücülük ve gericilik olacaktır. Türkiye’de yeniden harekete geçirilmiş olan terör, o Kukla Devleti kurmak veTürkiye’yi Kıbrıs’tan atmak için örgütleniyor ve iktidar da, o kukla devlet ile işbirliğine gidiyor. Bu iktidardan kurtulmak ve Milli Hükümet kurmak, bugün Türkiye’nin en yakıcı meselesidir. Türkiye, çevresindeki kuşatmayı ancak bu iktidardan kurtularak yarabilir. Türk ve Kürdüyle ve Sünni ve Alevisiyle bütün milletimizi, ABD ve İsrail kaynaklı dış tehdide ve içerde onların örgütlediği bölücü ve gerici teröre karşı kenetlenmeye ve Millî Hükümet için mücadeleye çağırıyoruz.