BIST 9.889
DOLAR 35,21
EURO 36,66
ALTIN 2.966,54
HABER /  GÜNCEL

Saldırılarda asıl hedef hükümet mi?

Beyoğlu ve Şişli'deki iki sinegoga yönelik bombalı saldırılara emekli generallerden ilginç yorum geldi. Paşalara göre saldırıların hedefi hükümeti yönlendirmek.

Abone ol

Zaman'dan Ercan Acar'ın haberine göre emekli generaller, Beyoğlu ve Şişli’deki iki sinagoga yönelik bombalı saldırıların Türkiye'nin dış politikasını yönlendirme amaçlı olduğunu açıkladı. Emekli Korgeneral Yaşar Müjdeci, saldırıların sorumlusu olarak El Kaide'nin gösterilmesine kuşkuyla yaklaşıyor. Müjdeci, ABD'ye Irak'ta yardımcı olduğu için Türkiye'yi cezalandırdığı savunulan El Kaide için, “Madem öyle, bu örgüt Amerika'ya daha fazla yardımda bulunan İngiltere'yi niçin cezalandırmadı?” sorusunu yöneltiyor. Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, 11 Eylül'e benzettiği saldırının istihbarat örgütlerinin desteği olmadan gerçekleştirilemeyeceğine dikkat çekiyor. Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen ise eylemle asıl mesajın Türk siyasi otoritelerine verildiğini söylüyor. Eslen'e göre İstanbul'daki iki eylemin de muhatapları ABD ve İsrail. Sinagog saldırılarıyla ilgili olarak Zaman'a değerlendirmelerde bulunan emekli Hava Pilot Korgeneral Müjdeci, saldırının dış kaynaklı olmakla birlikte içeriden de yardım alınarak gerçekleştirildiğini kaydetti. Müjdeci, saldırıda kullanılan kimyasal maddelerin bir araya getirilmesi ve özel bir karışımla bomba haline dönüştürülmesinin dış güç bağlantısını gösterdiğine işaret etti. Müjdeci, “Bence Türkiye'nin İsrail ile yakınlaşması da istenmiyor. Türkiye'nin gelişmesi, güçlenmesi arzu edilmiyor.” dedi. Tanrıverdi de 11 Eylül'e benzettiği saldırıyı El Kaide’nin üzerine yıkmanın yanlış olduğunu vurgulayarak, bu çapta bir eylemin çok iyi organize olmuş istihbarat örgütlerinin desteğiyle yapılabileceğini bildirdi. El Kaide'nin ‘Türkiye'de ismi var cismi yok' bir örgüt olduğunun altını çizen Tanrıverdi, “Uluslararası terörü besleyen, hedef gösteren, ikmal eden bana göre İsrail ve ABD ikilisi. Eylemi yaptırıp sonra El Kaide’nin ismi gündeme getiriliyor. Bizde Hizbullah diye bir örgüt çıkarmadılar mı? Sonra bu örgütün istihbarat birimleri tarafından desteklendiği ortaya çıkmadı mı? El Kaide'nin bu kadar etkin olması mümkün değil. Bu gibi eylemler çok iyi organize olmuş istihbarat örgütlerince desteklenmeden gerçekleşmez. Dünya üzerinde terör ve anti-terör konusunda uzman ülkeler, ABD, İsrail ve İngiltere'dir. Rusya bile geride kalır.” diye konuştu. Bu tür eylemlerden propaganda amacıyla yararlanıldığını belirten Tanrıverdi, eylemden sonra aktif olarak faaliyet gösterenlere dikkat edilmesini istedi. Tanrıverdi, “Bu tür terör saldırıları politik talepte bulunulmadıktan sonra havada kalır. İşte propaganda yapanları görüyoruz.” dedi. Tanrıverdi, “Gelebilecek talepleri de ileriki günlerde göreceğiz. Ayrıca sinagoglara yönelik eylem yapılıyor Yahudi vatandaşlar daha az zarar görüyor. Tıpkı ikiz kulelere düzenlenen saldırı gibi.” diye konuştu. Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, eylemin Samuel Huntington’ın tezinin gerçekleşmesine hizmet ettiğini ifade etti. İstanbul’daki patlamaların birçok mesaj içerdiğini kaydeden Eslen, Türkiye‘nin İslam kültürü ile Hıristiyan kültürünün kesistiği fay hattının üzerinde olması sebebiyle saldırıların hedefi haline geldiğini anlattı. Eslen saldırılarla verilmek istenen mesaj konusunda ise şunları söyledi: “Saldırılarla ideologların etkisi altında olan ABD’lilere mesaj veriyor. İkincisi İsrail’e mesaj veriyor. Üçüncüsü de İsrail ve ABD ile iyi münasebet kurmayı kendisine politika edinmiş olan ve sırf ABD’ye yaranmak için illa da Irak’a asker gönderelim diyen Türk politikacılara. Bundan sonra bu olaylar devam eder. Çünkü ABD’nin başlattığı ‘medeniyetler çatışması’ndaki şiddet artık ABD’nin kontrol edemeyeceği boyutlara uzandı. ABD inisiyatifi kaybetti. Bundan yine faydalı çıkacaklar ABD’li ideologlar olacak. Bu şiddeti kullanacaklardır. ABD egemenlik projesinin mimarları olan Huntington, Kissinger ve Brzenzinski, bunların hepsi Musevi’dir. Bunlar medeniyetler çatışmasını başlattı. Bunlar çatışma ortamını oluşturulunca ırkdaşları da doğal hedef haline geldi. Ancak asıl mesaj politik otoriteye.”