Şakir Süter'in de Zeynep Özal'la başı dertte. Akşam yazarı Zeynep'in anılarını yazınca ufak bir yanlış anlaşılma oldu. Şakir Süter, bu yüzden zorunlu açıklama yaptı.
Abone ol"Zorunlu bir açıklama" yazısını Şakir Süter bir okurunun uyarısıyla yazdı.. Süter, bir gün önce, "Bizim de anımız oldu" ifadesini kullanmıştı Zeynep Özal için.. İşte bu ifade, Süter'i az daha yakıyordu:
-Peş peşe iki gün Zeynep Özal'la ilgili yazı yazmak bendenizi de çok rahatsız ediyor ama bir zorunluluk doğdu; peşinen özür dilerim.
Dün sadece bir okurum; o da isminin baş harfleriyle yazarak bizi ayıplamış.
Zeynep Özal'ın anılarıyla ilgili yazımızda 'bizim de kendisiyle bir iki anımız var' sözlerimiz üzerine...
G.K.E. isimli okurumuz, bu satırları '..bize yakıştıramadığını' belirtmiş.
Ola ki, diğer okurlarımızın da aklına aynı şeyler gelmiş olabilir.
Bizce amacını aşan bir zorlama ama...
Yine de açıklık getirmemiz gerekiyor.
.........
Zeynep Özal, 1983'te henüz ilk eşinden ayrılmamıştı.
Turgut Özal partisini kurup meydanlara çıkmaya hazırlanıyor ve kamuoyu da hiç tanınmayan aile fertlerini merak ediyor.
Ahmet Özal Amerika'da ve adı hiç geçmiyor. Efe de çok küçüktü..
O günlerde Zeynep Özal, eşinin çalıştığı Suudi Arabistan'dan gelmiş, Yeniköy'de babasının evinde kalıyordu.
Röportaj için randevu talep ettim, kabul etti.
Kendisiyle, basındaki ilk röportajı yapacak kişi olarak o eve gittim.
Yanımda foto muhabiri Orhan Çehre ile birlikte.
İki hanım arkadaşı vardı evde...
Bir saat kadar; Orhan Çehre resimleri çekti, ben sorularımı sorup yanıtlarını aldıktan sonra evden ayrıldık.
O bir saat içinde tanıklık ettiğimiz bazı hoş olmayan şeyler vardı ama bunları yazmadım; gerçekten ayıp olurdu; yine yazmam.
'Yazmam ayıp olur' derken de..
Mesleği yazmak olan insanların bile bazı şeyleri kendilerine sakladıklarından hareketle...
'Ayıp' kavramını hatırlatıp gönderme yapmıştım. Demek ki eksik bırakmışım.
Dünkü yazımda kastettiğim bu ve yine benzeri bir başka anı idi.
Yoksa, Zeynep Özal'la birebir bir özel anım olmadı; olamazdı da...
Saygılarımla duyururum.