Kansere karşı bilinçlenmenin önemini anlatan Op. Dr. Mehmet Tekin, kansere neden olan risk faktörlerinden kaçınmanın, erken tanı ve erken dönemde tedavi ile kanserden korunmanın mümkün olduğunu söyledi.
Abone olKanser hastalığı ile ilgili özellikle son yıllarda dünya genelinde büyük artış gözlemleniyor. Uzmanlar da kanser ile ilgili kontrollerin ve erken teşhisin önemine vurgu yaparak kişinin yaşam süresini uzatmayı hedefliyor.
Erken teşhis ile hastaneye başvuran hastalarda yüz güldüren sonuçlar elde ettiklerini belirten Özel Denizli Tekden Hastanesi Genel Cerrahi uzmanı Op. Dr. Mehmet Tekin, “Kanser dışarıdan bulaşan bir hastalık değil. Vücuttaki kendi organlarımızın, kendi hücrelerimizin normal görevini yani planlanmış sistemini aşarak anormal bir şekilde çoğalmasıdır ve bu çoğalma sırasında bizim tümör dediğimiz oluşumlar meydana geliyor. Her tümör de kanser demek değildir. Kanser dediğimiz zaman çok geniş bir yelpazeye giriyor. Hepsinin risk faktörlerini, büyüklüğünü, iyi huylu ya da kötü huylu olup olmadığını vesaire ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Kanser dediğimiz zaman hastalara genelde en kötüsünü düşünürüz. Unutmamamız gereken bir şey var ki erken teşhis ile iyileşen çok fazla hastamız var. 10 yıl-20 yıl önce kanserden dolayı ameliyat ettiğim ve şuan hala hayatta olan çok fazla hastamız var. Ama bazen de kanseri çok hızlı seyreden hastalarımız da var. Kanserin tedavi sürecinde kanser hücrelerinin genetiği önemli olduğu gibi bir de kanserin tespit edilme zamanı da çok önemlidir. Bu yüzden sürekli söylüyoruz ‘Kanserden değil, geç kalmaktan korkun’ diye” şeklinde bilgi verdi.
“Hem erkek hem de kadın cinsiyetinde en sık karşılaşılan kanser türü cilt kanserleridir”
Son yıllarda cilt kanserlerinde çok fazla artış olduğundan bahseden Op. Dr. Mehmet Tekin, “Hem erkek hem de kadın cinsiyetinde en sık karşılaşılan kanser türü cilt kanserleridir. Cinsiyet bazında baktığımız zaman da örneğin erkeklerde en sık görülen kanser türü akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanserleridir. Bu kanser türlerinden sonra da kolon, pankreas, rahim kanserleri, tiroid kanserleri görülme sıklığına göre takip etmektedir. Kanserin oluşumundaki risk faktörlerine de değinecek olursak, bu risk faktörlerini birkaç grupta inceleyebiliriz. Bunlardan ilki değiştirebileceğimiz yani önleyebileceğimiz risk faktörleridir. Önleyebileceğimiz risk faktörlerini dikkate alarak yaşamımızı ona göre şekillendirirsek zaten kansere karşı verilen mücadeleyi kazanmış oluyoruz. Önleyebileceğimiz risk faktörlerinde bahsedecek olursak, sigara; akciğer kanseri, prostat kanseri, pankreas kanseri başta olmak üzere birçok kanser türünde tetikleyici faktördür” diye konuştu.
“Stres sadece kanser hastalığında değil enfeksiyon hastalığında da risk oluşturmaktadır”
Kanserde kontrollerin hastalıkla mücadelede önemli bir pay aldığını ifade eden Dr. Tekin, “Bir diğer risk faktörü de strestir. Eğer stresli bir yaşamımız varsa kanserin tetikleyici faktörleri arasındadır. Vücudumuzda bu strese karşı kanseri önleyen hücreler, bir de kanser oluşumunu tetikleyen hücreler var. Daha basit anlatımla iyi ve kötü hücreler var ve hücreler daime mücadele içerisindeler. Stres, vücut direnç sistemimizi düşürdüğü için kanser oluşumuna neden olan bu kötü faktörleri baskın hale getiriyor. Aslında stres sadece kanser hastalığında değil enfeksiyon hastalığında da risk oluşturmaktadır. Bir de önleyemediğimiz risk faktörleri var. Cinsiyet, ırk, aile öyküsü de önleyemediğimiz faktörlerdir. Önleyemediğimiz risk faktörlerini değiştiremeyeceğimiz için yapmamız gereken önlenebilir risk faktörleri ile ilgili hayatımıza ciddi anlamda değişiklik yapmak. Önleyemediğimiz risk faktörlerindeyse de kontrollerimizi belirli aralıklarla yaptırarak kanserin önüne geçebiliriz” dedi.