Osmanlı Devleti'ni dahi sahtekarlıklarına alet ettiler. Bazı dolandırıcılar, Osmalı üzerinden Avrupa'da prim yapma yolunu seçti. II. Abdülhamid'in torunu bunlara tepkili.
Abone olHanedan Vakfı Başkanı, II. Abdülhamid'in torunlarından Cemil Adra, Osmanlı hanedanından rant sağlamayı uman bazı sahtekarların, hanedanın gerçek üyelerini son derece rahatsız ettiğini söyledi. Sahte hanedan mensuplarından birinin İstanbul Heybeliada'da yaşadığını söyleyen Adra, diğerinin Paris'te ve 'bu sahtekarlığı en aktif olarak yapan' bir başkasının da New York'ta bulunduğunu belirtti.
The Marmara Oteli'nin lobisinde AKŞAM muhabiri ile görüşen Adra, Saraçhane'deki daha çok Balkan ve eski Demirperde ülkelerinden gelen turistlerin tercih ettikleri 3 yıldızlı Grand Savur Hotel'de konakladığını söyledi. Hanedan mensuplarının sanıldığı gibi şatafatlı bir hayat yaşamadıklarını belirten Adra, 'Osmanlı hanedanı denildiğinde akıllara jet sosyete geliyor. Ama biz jet sosyete değiliz. Türkiye'ye geldiğimde Aksaray'daki otellerde kalıyorum. Bizim ailenin hiçbir üyesini 5 yıldızlı bir otelde göremezsiniz. Ben bir danışmanım, haftada 52 saat çalışmak zorundayım. Diğer insanlar gibi yılda bir kere iki haftalık tatilim var' diye konuştu.
Saadet zinciri
Sahte hanedanın Paris'te yaşayan bir üyesinin Papa'ya, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a, Ürdün Kralı Abdullah'a ve Fas Kralı'na 'Türkiye'nin İmparatorluk Prensi Salih Bey' sahte unvanıyla mektuplar yazdığını ve yanıt aldığını anlatan Adra, 'Tesadüfen vakfımıza başvuran Fransız yetkililer şunu gördüler ki çok hızlı bir şekilde bu sahtekar şahsın mektubunu yanıtlamışlardı ve bunun üzüntüsünü duydular' dedi.
Türkiye'deki önemli politik liderlere de mektup yazan bu kişinin 'Osmanlı halkası' adını koyduğu bir organizasyon kurduğunu öğrendiklerini söyleyen Adra, 'Bu halka bir nevi saadet zinciriydi ve herkese açıktı ama buna katılmak isteyenlerden 25 bin Frank alıyordu' diye konuştu.
Büyükbabamı sahiplendi
Sahte Prens Salih Bey'in Osmanlı hanedanının gerçek üyeleri tarafından biraz hırpalandığını söyleyen Adra, 'Hastanede bir iki hafta geçirmek zorunda kaldı. Bundan sonra da sahtekarlığından vazgeçti' diye konuştu.
Üç yıl önce de televizyonda bir program sunucusunun 'Şimdi size Büyükada'da yaşayan bir prensesi tanıtacağız' dediğini, ardından sözde prensesin evini göstermeye başladığını söyleyen Adra, 'Büyükçe bir piyanonun üzerindeki fotoğraf dikkatimi çekti. Büyükannem ve büyükbabamın evlilik fotoğrafıydı bu. Sahte prenses, benim büyükannem ve büyükbabamı, kendi büyükannesi ve büyükbabası olarak anlattı' dedi. Bu görüntülere çok şaşırdığını, çünkü orijinal fotoğrafın kendi oturma odasında bulunduğunu söyleyen Adra, bundan sonra yaşananları şöyle anlattı: 'Hemen telefona sarılıp İznik'te yaşayan kuzenim Selim'i aradım. 'Kim bu yahu? Tanımıyorum ben bunu' dedim. O da bana 'Ben sana soruyorum, sen söyle' dedi'
Bu kadının gerçek Neslişah Sultan dolmadığını ancak kendisini bu şekilde tanıtmaya devam ettiğini anlatan Adra, 'İstanbul Belediyesi'nin yakın zaman önce düzenlediği bir resepsiyonda kuzenim Osman ile birlikte oturmuşlar ve Osman'a kendisini, 'ben senin kuzeninim' diye tanıtmış. Kuzenim Osman bunu reddederek, 'Sizinle aynı yerde bulunamam' diyerek orayı terk etmiş' diye konuştu.
264 kişiyiz
Sahte hanedan mensuplarına karşı Hanedan Vakfı'nı kurduklarını söyleyen Adra, herkesin vakfın yayınladığı soyağacının dikkate alması gerektiğini ifade etti. Adra, bu soyağacına göre hanedan ailesine mensup kişi sayısının bu hafta itibarıyle 264 olduğunu söyledi.
Gerçek Neslişah Vahideddin'in torunu
Hanedan ailesini yakından tanıyan gazeteci - yazar Murat Bardakçı da Cemil Adra'nın anlattıklarını doğrulayarak, 'Gerçek Neslişah Sultan dünya sosyetesinin de yakından tanıdığı güzelliğiyle bilinen bir hanımdır ve Sultan Vahideddin'in torunudur. Bir de Neslişah Saffet Sultan vardır. O da Sultan Abdülhamid'in torunudur. Ancak, Büyükada'da oturan ve Neslişah Sultan olduğunu iddia eden hanım doğruyu söylemiyor' dedi. Büyükada'da yaşayan kişinin gerçek isminin Nesrin olduğunu söyleyen Bardakçı, 'Bir dönem bu yalanlarıyla bankalardan kredi de almaya çalışmıştı. Paris'te yaşayan ve 'Prens Salih Bey' adını kullanan kişi de çeşitli devlet adamlarına bu unvanla mektuplar gönderiyordu ve insanları kandırmayı başarmıştı da. Bu şahıs Türkiye'de de Necmettin Erbakan'a prens unvanıyla mektup yazmış ve Erbakan da hanedan mensubu olduğunu sandığı bu kişiyi yanıtlamıştı' diye konuştu.
Evren'i de kandırmaya çalıştı
Hanedanın adı ile rant sağlamayı uman sahtekarlardan birinin ABD'de yaşadığını söyleyen Adra, bu kadının adının Nadine Dowson olduğunu söyledi. Dowson'un iki yıl önce Ankara'ya da geldiğini, hanedan ailesi adına birtakım açıklamalar yaptığını anlatan Adra, 'Dowson'ın babasının da böyle iddiaları vardı. Dowson, Sultan Abdülhamid'in sözde oğluymuş. Eğer doğru söylüyorsa, bu hanımın benim kardeşim olması lazım' dedi. Bu kadının 'Abdülhamid Bilinmezliği' isimli İngilizce bir de kitap bastığını söyleyen Adra, 'O kadar cüretkar ki, bu kitabı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e ithaf ederek, hediye etmeye kalktı. Tabii, Evren bize 'nedir bu kitap?' diye sordu. Biz de hanımın sahtekar olduğunu gösterdik. Evren de kitabı bize verdi' diye konuştu.
Orhan Efendi hamaldı
Hanedan mensuplarının yoksul hayatlar yaşadığını söyleyen Adra, kendisinin de 16 yaşından beri zor şartlar altında çalıştığını belirtti. Hanedan ailesinin ortalama Türk insanından çok farklı olmadığını ifade eden Adra, 'Bir önceki kuşağın hali çok perişandı. 1994'te vefat eden ailemizin bir önceki reisi Orhan Efendi, Fransa'da havaalanında hamallık yaptı, valiz taşıdı. Benzin istasyonlarında pompacılık yaptı' dedi. Adra, ölmeden önce görme kabiliyetini kaybeden Orhan Efendi'nin hiç kimseden yardım talebinde bulunmadan şerefiyle ölmeyi tercih ettiğini de anlattı.
AKŞAM