Şahin, BDP’yi eleştirerek "Biz silahlı mücadeleye devam ederiz derseniz bunu kabul etmemiz, bu blöfü yutmamız mümkün değildir.
Abone olGazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Şahin, yeni anayasa çalışmaları konusunda CHP'li üyelerin komisyonun verimli çalışmasını engellediğini iddia ederek, "Komisyonun bugünde toplantısı vardı. Partimiz adına Genel Başkan Yardımcımız Mustafa Şentop katıldı. Kendisinden almış olduğum habere göre özellikle CHP’ye mensup üyeler arasında yaşanan sıkıntılar maalesef bugünde devam etmiş. Bunun üzerine sayın Şentop ve bazı diğer üye arkadaşlar üstünde mutabakat sağlanan maddelerin tekrar görüşülmesi talebiyle komisyonun önünü tıkayan bu tavırların bir şekilde son bulması için meclis başkanının başkanlığında komisyonun toplanması düşüncesi ve önerisi ortaya atılınca bu şekilde bir kararla toplantı nihayete ermiş. Cemil bey ile temasa geçilmiş ve Cemil bey yarın öğleden sonra saat 14.00'da komisyonu toplantıya davet etti. Aşağı yukarı bir aya yakın bir süredir 60’a ulaşmış olan komisyonda uzlaşılan madde sayısı 59’a indi ve bir türlü 60, 61, 62 olamadı. Bunun sebebi olarak özellikle CHP’ye mensup üyeler arasındaki görüş ayrılıkları maalesef komisyonun verimli çalışmasını engellemektedir. Buna yarın bir çözüm bulabileceğimizi düşünüyorum. Çünkü kamuoyunun beklentilerine cevap veremeyen bir komisyonun akıbetinin komisyonda bulunan arkadaşlarca ve tabiki bu komisyonun oluşumuna öncülük eden meclis başkanımızca ciddi şekilde değerlendirilmeye ihtiyacı var" dedi.
HİÇ BİR POLİS HİÇ KİMSENİN KASTEN ÖLÜMÜNE SEBEP OLMAZ
Hatay'da yaşanan olaylarda sokak gösterilerinde yaşamını yitiren 23 yaşındaki Ahmet Atakan'ın ölümüne ilişkin soruşturmanın devam ettiğini ifade eden Şahin, şunları söyledi: "Hiçbir polis, emniyet teşkilatı mensuplarımız hiç kimsenin kasten ölümüne sebep olmazlar. Eylemler oluyor. Bu eylemler toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasının ilgili maddelerine aykırıysa önce uyarıda bulunuyorlar. Dağılmadığı takdirde yine yasa ve yönetmelikler çerçevesinde kanunsuz eylemin dağıtılması konusunda emniyet güçlerimiz görevlerini yapıyorlar. Bu gezi olayları dediğimiz olaylar esnasında da maalesef bazı kişiler hayatlarını kaybetmişlerdi. En son Hatay’da Ahmet isimli gencimiz hayatını kaybetti. Bununla ilgili soruşturmalar devam ediyor. Savcılık el koymuştur. Hayatını düşme sonucu kaybettiği anlaşılıyor. Ama hangi şekilde hayatını kaybederse kaybetsin bunu devlete ve güvenlik güçlerine karşı bir eylem nedeni saymak ve bu nedenle bir kaosa sebebiyet vermek hiçbir zaman tasvip edilecek bir davranış değildir. Bir takım illegal örgütler maalesef bu tür durumları kaşıyarak bir karmaşa ve kargaşa çıkartmak istiyorlar. Buna devletimiz, hükümetimiz ve güvenlik güçleri izin vermez. Bu kötü niyetli kişilerde eğer bu niyetlerini devam ettirirlerse tabiki devlet ve güvenlik güçleri yasalar çerçevesinde bunlara mani olurlar. Ülkemizde hiç kimsenin hayatını kaybetmesini hiçbir şekilde doğru bulmayız. Bundan büyük üzüntü duyarız. Ahmet isimli gencimizin hayatını kaybetmiş olması dolayısıyla da kendisine Allah'tan rahmet ve yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Ama bunu kaşıyarak farklı eylemlere gerekçe yapmak hiçbir zaman doğru davranış değildir. Herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum."
ÖNERİ SURİYE’YE MÜDAHALEYİ FARKLI BİR KULVARA SOKTU
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "Suriye'ye olası askeri müdahalenin Beşar Esad'ın elindeki tüm kimyasal silahları gecikmeden uluslararası topluma teslim etmesiyle önlenebileceği" şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine ise Şahin, şöyle konuştu: "Sanıyorum ABD Dışişleri Bakanı'nın böyle bir çağrısı hem Rusya’nın hemde Şam yönetiminin işine geldi. 'Evet biz kimyasal silahları uluslararası bir kuruluşa devredebiliriz' dediler. Bu aslında bizde kimyasal silah var itirafından başka da bir şey değildir. Biz kimyasal silaha sahibiz geçmişte Hafız Esad döneminde kullanılmıştı şimdide kullanıldı itirafı olarak değerlendiriyorum bunu. Önemli olan bu kimyasal silahları teslim etmek değildir. Çünkü Suriye’de ölümler sadece kimyasal silahlarla olmuyor. Bunun dışında başka silahlarla da her gün ölümler oluyor. 100 bini aşan ölümlerin sebebi sadece kimyasal silahlar değildir. Önemli olan uluslararası kamuoyunun, Birleşmiş Milletlerin ve güvenlik konseyi üyelerinin Suriye’de akmakta olan kanın durdurulması konusunda üzerlerine düşeni yapmalarıdır. Kimyasal silahla ölümleri durdurduk, bunun dışındaki ölümler bizi ilgilendirmez denilebilir mi? O bakımdan konuya oradaki akan kanın durdurulması ve iç savaşın sona erdirilmesi konusunda yapılması gereken ne varsa onu yapabilmektir. ABD’de kendi meclisinden, parlamentosundan bir karar çıkmasını bekliyor. Ancak Dışişleri Bakanı'nın son önerisi Suriye ile ilgili bu müdahaleyi farklı bir kulvara soktu."
BU BLÖFÜ YUTMAYIZ
PKK'lı teröristlerin geri çekilmelerinin durmasına ilişkin bir soru üzerine ise Şahin, yapılan açıklamaları yerel seçimlere yönelik açıklamalar olarak nitelendirerek, "Bu süreç 21 Mart'ta artık silahlar susacak siyaset konuşacak diye başlamış olan bir süreçtir. Silahların susması demek silahların bırakılması anlamına da gelir. Elinde silah olan kim olursa olsun bu ülkede kanunları ihlal ediyor demektir. Dolayısıyla onlarla biz ne geçmişte ne bugün ne de gelecekte herhangi bir pazarlık içerisinde olmayız. Demokratik adımların atılması derken biz zaten Ak Parti iktidarı olarak bu adımları ata ata geliyoruz. 10 yıl önce Türkiye’de konuşulmayan, düşünülmeyen hususlar şimdi uygulamaya yansımıştır. Bunları falan grup, falan örgüt istediği için değil Türkiye’nin bunlara ihtiyacı olduğu için Türkiye bunları gerçekleştirdi ve hükümetimiz bu adımları attı. Bundan sonra da yine milletimiz için, Türkiye için atılması gereken adımlar varsa onları atarız. O nedenle biz terör örgütüyle hiçbir zaman pazarlık içersinde olmadık ve olmayız. Eğer bir takım beklentileri varsa, yapmayı düşündükleri bir takım yasal düzenlemeler varsa, mademki siz silahlar susacak, siyaset konuşacak dediniz bunun yolu siyasi yolla bunları gündeme getirmektir. Anayasa Uzlaşma Komisyonu zaten bunun için vardır. BDP o masada iki yıla yakın bir süredir birlikte çalıştığımız bir siyasi partidir. Orada önerilerini gündeme getiriyorlar. Üstünde mutabakat sağlanırsa parlamentoya gelir parlamento kabul ederse o dedikleri gerçekleşir. İllaki gerçekleştirilecek aksi halde biz silahlı mücadeleye devam ederiz derseniz bunu kabul etmemiz, bu blöfü yutmamız mümkün değildir. Siyaset konuşacaksanız siyasetin zemini farklıdır. Siyaset konuşacağız diye silah doğrultursanız, silahı bir tehdit aracı olarak kullanırsanız hiçbir adımı sizinle atmamız mümkün olmaz" dedi.
İmralı'da bulunan terör örgütü liderinin Kandil'le doğrudan iletişim içinde olmasının mümkün olmadığını belirten Mehmet Ali Şahin, açıklamalarına şöyle devam etti: "Bizim infaz yasalarımızda herhangi bir hükümlünün telefonla iletişim kurması mümkün değil. Böyle bir şeye de gerek yok. Zaten İmralı'daki şahsın yakınları kendisi ile görüşüyorlar. BDP milletvekilleri de Adalet Bakanlığı izni ile gidip görüşme imkanına sahip oluyorlar. Bir mesajı varsa zaten onlar kanalıyla vermiştir. Nitekim 21 Mart'ta Diyarbakır'da okunan mektupta bir noktada, o aracılar kanalı ile oraya getirilip okunmuştur. Dolayısıyla telefondur, şudur budur, biz de gidip görüşeceğiz filan onların hiçbir uygulama kabiliyeti yoktur."