Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, ''İktidar olarak '3 Y' denen (yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk) bunlarla mücadele etmek için yola çıktık'' dedi.
Abone olBursa'nın Yenişehir İlçesi'nde, AK Parti İlçe Teşkilatı'nın kongresine katılan Şahin, millete geceli gündüzlü hizmet etmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Hükümetin işbaşına geldiği 2002 yılının Kasım ayıyla bugünün kıyaslandığında, Türkiye'nin, siyaset alanında, temel hak ve özgürlüklerin yaşanması bakımından daha rahat, daha özgür bir ülke haline geldiğinin rahatlıkla söylenebileceğini belirten Şahin, ''38 ay önce (muhtar bile olamaz) denilen bir kişi şimdi Başbakan koltuğunda oturuyorsa siyasetin özgürlük alanında yapılmış olan işlerin ne olduğunu daha da rahat anlamalıyız'' diye konuştu. Bugün fikrini, düşüncesini ifade ettiği için ''düşünce suçlusu'' diye ilan edilen bir tek kişinin bile şu anda cezaevinde olmadığına dikkati çeken Şahin, şöyle konuştu: ''Yasal düzenlemelerle Türkiye'de düşünce özgürlüğü adına ciddi adımlar atıldı. Olağanüstü dönemlerin ürünü olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri artık yok. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri artık sivil bir kişidir. Bu, Türkiye'nin demokratikleşmesi özgürleşmesi ve sivilleşmesi bakımından bu süre içerisinde atılmış olan en önemli adımlardan biridir.'' MAL BEYANI TARTIŞMALARI... Mal beyanı tartışmalarıyla ilgili (Sayın Başbakan mal beyanını açıklasın) sözlerini anımsatan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü; ''Bulundu Başbakan mal beyanında, ben de bulundum. Yasa 1 milyon 200 bin kişinin mal beyanında bulunması zorunluluğunu getirmiş. Sayın Başbakanın mal beyanı, gazetelerde çarşaf, çarşaf yayınlandı. Ne demek istiyorlar? Adımız AK Parti ya (acaba AK Parti'ye haksız mal edinmiş iddialarıyla bir leke sürebilir miyiz?), (acaba bu beyaz örtüye bir leke düşürür de onu susturabilir miyiz?), efendim (belediye başkanı olmadan önceki dönemle olduktan sonraki dönemin mal varlığını açıklasın). Kaç defa açıkladı. Yargıya gitti bu konu, yargı bu konuda beraat kararı verdi. Amaç ne? Amaç, (acaba Türkiye'nin yıllar sonra yakalamış olduğu bu siyasi istikrarı bozabilir miyim, acaba Türkiye'yi yeniden kaoslara sürükleyebilir miyim?) Ama buradan bir netice almaları mümkün değildir.'' ERKEN SEÇİM VE CHP ''Türkiye erken seçime gitsin'' diyenlerin bu isteklerinde samimi olup olmadıklarının sorgulanması gerektiğini anlatan Şahin, yapılan kamuoyu anketlerinin sonucuna göre, erken seçim konusunda özellikle ısrar eden ana muhalefet partisinin yüzde 14, AK Parti'nin ise yüzde 39 oya sahip olduğunu ifade ederek, ''Açık ara AK Parti önde. CHP, muhalefetteki iktidarını kaybedeceğinin korkusuna ve telaşına düştü. Muhalefetteki iktidar; (Kim gelirse gelsin, iktidarda başkası da olsa, gerçekte bu ülkede iktidar benim, muhalefette de olsam), bu anlayıştadır CHP'' diye konuştu. Bazı kesimlerin ''Bu parlamento Cumhurbaşkanı'nı seçmemeli'' şeklinde yorumlarda bulunduklarının altını çizen Şahin, şöyle konuştu: ''Peki bu parlamento meşru bir parlamento değil mi? Şu ana kadar yapmış olduğu tüm işlemler meşru değil mi? 5 yıllık süre içinde yapmış olduğu her işlem meşru olmayacak mı? Kuşkusuz ki olacak. Zamanı vakti geldiğinde, bu parlamento geçmişte olduğu gibi kendi içinden Cumhurbaşkanı'nı da çıkaracak.'' ''TÜRKİYE DAHA DEMOKRATİK, DAHA ÖZGÜR BİR ÜLKE...'' AB Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin 1966 yılından beri (Türkiye'yi sistematik işkence uygulanan ülke olarak kara listede tuttuğunu) ifade eden Şahin, şunları söyledi: ''Türkiye (işkence yapan bir ülkedir) diye o listedeydi. Ama işte sizin partiniz. AK Parti iktidar oldu, 1.5 seneden beri artık o listede değildir Türkiye. Türkiye bu alanda yaşanan sıkıntıları ortadan kaldırmış, temel hak ve özgürlüklerin gerçekten geniş alanda yaşandığı bir ülke haline gelmiştir. Türkiye daha demokratik, daha özgür bir ülkedir. Bu alanda yapılması gereken daha başka işler de var. Toplumsal mutabakat var bazı konularda. Ama kurumsal mutabakat henüz yok. Bu olacak mı? Olacak biraz daha sabır...'' İktidara geldiklerinde (sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına ayda ne kadar gönderiliyor) diye sorduklarında ortalama 9 milyon YTL gönderildiğini belirlediklerini ifade eden Şahin, 3 yılda (bu insanlara merhem olsun, onların sorunlarını çözmeden yardımcı olsun, aşını temin etsin) diye 3 milyar 107 milyon YTL kaynak aktardıklarını, bunun da ayda 80 milyon YTL anlamına geldiğini kaydetti. İktidara geldiklerinde Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 40 milyon YTL olan gelirlerini ise 2006 yılının başında 400 milyon YTL'ye çıkardıklarına dikkati çeken Şahin, ''Bunu vakıfların işine, malına, mülküne sahip çıkarak yaptık. Şimdi 95 yerde aşevleri var. Muhtaçlara 3 öğün yemek götüren bir organizasyonumuz var'' dedi. 3 Y İLE MÜCADELE İÇİN YOLA ÇIKTIK... ''Biz iktidar olarak '3 Y' denen yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluk, bunlarla mücadele etmek için yola çıktık'' diyen Şahin, bugüne kadar devletin ve kamunun imkanlarının çokça istismar edildiğini, özel çıkarlar için kullanıldığını ve bunun da bankalar yoluyla yapıldığını kaydetti. İktidara gelir gelmez Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devretmek zorunda kalınan İmar Bankası dışında bir banka sorunu yaşamadıklarına işaret eden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Başka bir banka sorunu yaşandı mı? Yaşanmaz, bundan sonra da yaşanmayacak, çünkü tedbirlerini aldık. Bankalar Kanunu'yla şimdi bankalar yakinen takip ediliyor. Maalesef yolsuzluk daha çok kamu bankaları aracılığıyla yapılmıştır. Vakıfbank göreve geldiğimizde o tarihe kadar 4 katrilyon lira kredi kullandırmış, ancak bunun 1.2 katrilyon lirası geri dönmemiş, siyasi amaçlarla krediler verilmiş. 5 para etmeyen dağlar taşlar teminat olarak gösterilmiş. Şimdi bunları paraya çevirmek için hareket ediyorsunuz, masraflara yetmiyor elde edeceğiniz para. Bu paralar gitmiş. Şimdi ödenmeyen kredi riskimiz sıfırdır.'' Kamu ihaleleriyle ilgili yolsuzluk iddiaları olduğunu dile getiren Şahin, her şeyin kamunun gözü önünde cereyan ettiğini, ihale zarflarının eskiden olduğu gibi artık bakanların, başbakanların konutlarında değil televizyonlarda naklen yayın sırasında milletin gözleri önünde açıldığını söyledi. Türkiye'nin yıllar sonra yakaladığı siyasi ve ekonomik istikrarı bozmanın veya bozmaya çalışmanın Türkiye'ye hiçbir faydası olmadığını kaydeden Şahin, konuşmasını şöyle tamamladı: ''Zaten bunları biz ciddiye de almıyoruz, gülüp geçiyoruz. Bir kulağımızdan giriyor, bir kulağımızdan çıkıyor. Çünkü bizim milletimize bir sözümüz var. Biz AK Parti olarak daha fazla fakire yardımcı olan, daha fazla fakire bir tas sıcak çorba götürmekle övünen bir iktidar değiliz. Biz bu ülkede fakirlerin sayısının azılmasının gayreti içinde olan bir iktidarız.''