Bütün hastalıkların bağırsakta başladığını belirten sağlıklı Beslenme Uzmanı Berna Danacı, özellikle antibiyotik, stres, modern yaşam, kimyasallar, kullanılan ilaçlar ve en önemlisi yanlış beslenmenin bağırsak mikrobiyotasına zarar verdiğini belirtti.
Abone olDanacı, “Diyabet, obezite, depresyon, kanser, irritabl bağırsak sendromu, astım gibi hastalıklar bağırsak florası bozulduğunda sıklıkla görülür. Bunun için sağlıklı bir beden ve ruh sağlığı için prebiyotik gıdaların alınması lazım” dedi.
Binlerce yıl önce Hipokrat’ın söylediği “Bütün hastalıklar bağırsakta başlar" cümlesi günümüz toplumunda her geçen daha fazla gerçeklik kazanıyor. İnsan vücudunda yaşayan milyarlarca bakteri, mantar, tek hücreli mikroorganizma topluluğu olarak tanımlanan mikrobiyotaların bulunduğu organın bağırsak olduğunun altını çizen Beslenme Uzmanı Berna Danacı, konuşmasına şöyle devam etti:
Bağırsak floramız aslında anne karnında oluşmaya başlar. Doğumla birlikte anneden alınan bakteriler, ilk mikrobiyotanın oluşmasını sağlar. Anne sütü ile bu koruma kalkanı daha da güçlenir. Sonrasında beslenme ve çevresel faktörler ile devamlı şekillenir ve koşullara göre evrilir. Antibiyotikler, stres, modern yaşam, kimyasallar, kullanılan ilaçlar, uykusuzluk ve en önemlisi yanlış beslenme alışkanlıkları bağırsak florasını tahrip eder, denge bozulur.
Yoğun şeker içerikli beslenmeyin!
Yoğun şeker içerikli beslenmek, tatlandırıcı kullanımı, trans yağdan zengin beslenme, basit karbonhidrat alımının yüksek olması, alkol, işlenmiş ürünlerin sıklıkla kullanılması mikrobiyotayı olumsuz yönde etkiler.
Bağırsak florası bozulduğunda; diyabet, obezite, depresyon, kaygı bozukluğu, bağışıklık sisteminin zayıflaması, kanser, otizm, iritabl bağırsak sendromu (İBS), egzama, çölyak, astım, migren, nedeni tam olarak bilinemeyen otoimun hastalıklar, gıda intoleransları sıklıkla görülür.
Örneğin, bağırsak florası bozuk insanlar, bağırsak florası sağlıklı olan insanlara göre kilo almaya daha yatkındır. Çünkü normalde sindirilmeyecek olan besin kalıntıları, zararlı bakteriler çoğaldığı için sindirilir ve fazladan kalori alımı olur. Tek öğünde 250 kaloriye kadar fark oluşabilir. Böylece sağlıksız mikrobiyota kişiyi kilo almaya daha yatkın biri haline dönüştürür" diye konuştu.
Önce probiyotik beslenme
Sağlıklı bir bağırsakta probiyotik bakterilerin sayısının artması önemli diyen Danacı, şöyle konuştu:
"Probiyotikler, bağırsaklarımızda yaşayan yararlı canlı mikroorganizmalardır. Yoğurt, kefir, ayran gibi fermente süt ürünleri probiyotiklerin en iyi kaynaklarıdır. Ekşi maya, turşu, tarhana, boza gibi fermente yiyecekler tam olarak probiyotik kabul edilmez. Ancak bağırsak sağlığı için faydalıdır denebilir. Beslenme ile probiyotik ihtiyacımızı bütünüyle karşılayamadığımız için dışardan probiyotik takviyesi alınması elzemdir."
"Doğal olarak ise soğan, sarımsak, tam tahıllar, kuşkonmaz, muz, kuru baklagiller, bezelye, pırasa iyi birer prebiyotik kaynağıdır. Bunlar bağırsak hareketlerini ve geçirgenliğini düzenler, kan kolesterol seviyesini dengeler, bağışıklık sistemini güçlendirir, kolon kanseri riskini azaltır, vitamin-mineral emilimini artırır, besin alerjilerini azaltır, metabolizmayı olumlu yönde etkiler, astım, atopik dermatit gibi hastalıkların semptomlarını azaltır, laktoza olan toleransı artırır.”