BIST 8.619
DOLAR 34,28
EURO 37,50
ALTIN 3.021,71
HABER /  SAĞLIK

Sağlık Sen açıkladı 2021 yılında 316 sağlık çalışanı şiddet kurbanı oldu

Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, 2021'de sağlık çalışanlarına yönelik 364 saldırgan tarafından gerçekleştirilen 190 şiddet olayında 316 sağlık çalışanının mağdur olduğunu kaydetti.

Abone ol

Semih Durmuş, sendika olarak hazırladıkları 2021'e ilişkin "Sağlıkta Şiddet Raporu"nu Memur-Sen Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı.

Yıllardan bu yana sağlık çalışanlarının en önemli sorunları arasında yer alan şiddetin, salgınla birlikte yüksek öncelikli mesleki risk seviyesine tırmandığını vurgulayan Durmuş, branşı ya da görevi ne olursa olsun sağlık çalışanlarının tamamının mesleki yaşamlarını şiddetle burun buruna geçirdiklerini ifade etti.

Şiddet uygulayanların ezici çoğunluğunun, hasta ya da hasta yakınlarından oluştuğunu, sağlık birimlerinde ya da saha çalışmalarında şiddetin her türüne rastlamanın mümkün olduğuna işaret eden Durmuş, şunları söyledi:

"Bıçaktan silaha, sandalyeden testereye, oraktan kolonya şişesine, akla gelebilecek her şey şiddet aracı olarak kullanılabilmektedir. 2021 yılında çok şükür yaşanmadı ama önceki yıllarda maalesef hayatını kaybeden sağlık çalışanları oldu. Geride bıraktığımız yıl içindeyse ağır şekilde yaralananlar, uzun süreli travma nedeniyle meslekten ayrılanlar, aylarca klinik ya da psikolojik tedavi görenler oldu. Bu manada, mayıs ayında Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hastası tarafından bıçaklanarak yaralanan Dr. Ertan İskender'in istifa dilekçesinde kullandığı ifadeleri, başta yetkililer olmak üzere herkesin hafızasına kazıması gerektiğini düşünüyorum. Bakın ne dedi Dr. İskender istifa dilekçesinde, 'Uğradığım bıçaklı saldırı sonrası hastanenin güvenlik ve çalışma şartlarında iyileştirme sağlanamadığından ve olayın devam eden psikolojik etkilerinden dolayı hastanede çalışmakta, hastalarımın tedavilerini uygulamakta zorlanıyorum.' Tablonun vahametini anlayabiliyorsunuz değil mi?"

Şiddetin etkilerinin, mağdurun üzerindeki fiziki ya da psikolojik etkiyle sınırlı kalmadığını belirten Durmuş, bir sağlık çalışanı şiddete uğradığında, başta o birimdeki mesai arkadaşları olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının, şiddetin neden olduğu korku dalgasından payına düşeni aldığını ifade etti.

Şiddetin doğrudan sağlık sistemini hedef alan bir tehdit unsuru olduğunu kaydeden Durmuş, meseleye ciddiyetle yaklaşılmaması nedeniyle şiddet olaylarının arttığını bildirdi.

Durmuş, "Günlük, olay bazlı, anlık tepkilerin dışında ortada ne bir çözüm stratejisi var ne de çözüm gayreti. Bu noktada yapılması gereken, tehlikenin yeterince farkında olup önleyici, engelleyici ve korumacı politikaları bir an önce sistemli bir şekilde hayata geçirmek olmalıdır." dedi.

"Sorunun çözümü, toplumda oluşacak farkındalığın zirveyi görmesiyle mümkün"
Sorunun toplumsal boyutu dikkate alındığında, bugünden yarına bir çözüm ortaya konamayacağının farkında olduklarını ifade eden Durmuş, şöyle devam etti:

"Kuşkusuz sorunun nihai çözümü, toplumda oluşacak farkındalığın zirveyi görmesiyle mümkün olacaktır. Toplum, yani 84 milyon, sağlık çalışanlarının da can taşıdıklarını, can kurtarmak için can verdiklerini, hayat kurtarmak gibi kutsal bir sorumluluk üstlendiklerini, el kaldırmak yerine kol kanat gerilmesi gerektiğini, sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğunu ve bir sağlık çalışanına yapılacak kötü davranışın tüm sağlık çalışanlarını etkilediğini, sağlık sisteminin çalışanıyla hastasıyla bir bütün olduğunu içselleştirmelidir."

Bu konuda sadece Sağlık Bakanlığına görev düşmediğini belirten Durmuş, Bakanlığın kısa vadede halihazırdaki önleyici, engelleyici ve korumacı politika ve uygulamaları gözden geçirmesi gerektiğini dile getirdi..

Hiç kimsenin sağlık birimlerine yaralayıcı, kesici, öldürücü alet ve ekipmanlarla girmemesi, bunun önleminin bir an önce alınması gerektiğini vurgulayan Durmuş, Sağlık Bakanlığının, ülke genelinde seferberlik başlatılmasına ön ayak olması, ilgili bakanlıklardan sivil toplum kuruluşlarına, medya organlarından aydınlara kadar ülkenin tüm dinamiklerinin bu seferberliğe dahil edilmesi gerektiğini ifade etti.

Durmuş, "Hakim ve savcılara sağlıkta şiddetin ne manaya geldiği iyi anlatılmalıdır. Bir savcıyla trafikte tartışan bir maganda, hemen hapsi boyluyor, buna karşın bir hastanede terör estiren bir maganda elini kolunu sallayarak ortalıkta geziyorsa ortada çok ciddi bir sorun, çelişki, çifte standart var demektir. Oysa yasalar, bu çelişkiye imkan vermiyor. Demek ki ortada bir uygulama sorunu var. Bu sorun ortadan kalkmadığı sürece de sağlık çalışanlarının adalete olan güveni sarsılmaya devam edecek demektir." diye konuştu.

Sağlık emekçilerinin "Sağlık Çalışanları Yılı" ilan edilen 2021'i şiddetin gölgesinde geçirdiğine işaret eden Durmuş, yılın ilk 20 günündeki sağlıkta şiddet haberlerinin, 2022'nin çok daha kötü geçeceğine işaret ettiğini söyledi.

Durmuş, sağlık çalışanlarının sorununun maruz kaldıkları şiddetten ibaret olmadığını, aşırı iş yükü, ücret adaletsizliği ve yetersizliği, uzun çalışma süreleri, istihdam yetersizliği, malpraktis gibi sorunların da sağlık çalışanlarının canını yaktığını vurguladı.

Bu sorunların bir an önce son bulmasını temenni ettiklerini, bu yılın sağlık çalışanlarının her açıdan "gün yüzü görmelerini" arzu ettikleri bir yıl olmasını dileyen Durmuş, bunun için bir an önce hem şiddet sorununa hem de diğer sorunlara neşter vurmak gerektiğini kaydetti.

 "Sorunları çözmek, hükümetin öncelikli görevleri arasında olmalı"
"Sorunlarını çözmek, yüklerini hafifletmek, yüzlerini güldürmek, Bakanlığın ve hükümetin en öncelikli görevleri arasında olmalıdır." diyen Durmuş, geçen yılın son ayında sağlıkta şiddetin tavan yaptığını, aralık ayında sağlık çalışanlarının 31 şiddet olayına maruz kaldığını, 57 saldırganın neden olduğu olaylarda, 50 sağlık çalışanının mağdur olduğunu aktardı.

Durmuş, şu ifadeleri kullandı: "2021 yılı boyunca ise 190 şiddet olayı vuku buldu. 364 saldırganın gerçekleştirdiği olaylarda, 316 sağlık çalışanı şiddet kurbanı oldu. Yıl boyunca yaşanan 190 şiddet vakasının 143'üne hasta ve hasta yakınları neden oldu. Yani sağlıkta şiddet olaylarının yüzde 75'inin baş faillerini hasta ve hasta yakınları oluşturmaktadır. Hep söylediğimiz gibi bu trajik durum, nitelikli sağlık hizmetini sekteye uğratmakta, hasta-çalışan ilişkisine ve güven ortamına darbe vurmaktadır. Bunlara ek olarak, 13 şiddet olayında idareci pozisyonundaki kimseler yer alırken 34 olaya magandaların imza attığını görüyoruz. 190 şiddet olayının 162'si hem sözlü hem fiili, 22'si sözlü, 5'i mobbing (yıldırma), biri ise taciz şeklinde cereyan etmiştir.

Yıl boyunca yaşanan olaylarda şiddetin adresinin çoğu zaman hastaneler, özellikle de acil servisler olduğunu görüyoruz. 12 ay boyunca vuku bulan 190 şiddet olayının 146'sı buralarda yaşandı. Öte yandan, 13 olay aile sağlığı merkezlerinde, 31 olay ise saha çalışmaları esnasında meydana geldi. Sahada meydana gelen olayların mağdurlarının çoğunlukla 112 çalışanları olduğunu belirtmek isterim. En çok şiddete maruz kalanlara bakacak olursak hasta ve hasta yakınları ile en çok muhatap olanlar yani doktor ve hemşireler. 2021 yılında 92 doktor ve 59 hemşire şiddet olaylarının mağduru oldu. Mağdurların 50'si güvenlik görevlisi ve 46'sı 112 çalışanı ve 69'u da diğer sağlık çalışanı şeklinde sıralandı."

 "Sadece 41 saldırgan tutuklandı"
Şiddet olaylarıyla ilgili verilen yargı kararlarına da değinen Semih Durmuş, "Geçtiğimiz yıl 124 saldırgan hakkında herhangi bir işlem yapılmazken, 135 saldırgan gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Sadece 41 saldırgan tutuklanırken, 3 saldırgana ise para cezası verildi. Geri kalanlar hakkında da adli soruşturma başlatılmıştır. Bu tablo yargının, sağlıkta şiddet uygulayanlara oldukça müsamahakar yaklaştığını apaçık bir şekilde ortaya koymaktadır." değerlendirmesini yaptı.

Gerçekte yaşanan şiddet olaylarının bu rakamların çok daha üstünde olduğunu ifade eden Durmuş, sözlerini, "Elbette bu hakikati Bakanlık da biliyor. Bu da şu demek oluyor, acil önlem alınmadığı takdirde, sağlık çalışanlarını tehdit eden şiddet sorunu, sistemi kilitlemeye yönelik bir sorun olmaya doğru hızla ilerliyor. Kararlı çözüm iradesinin ortaya konmadığı her gün 1 milyon sağlık çalışanına zarardır, millete zarardır, Türkiye'ye zarardır." diye tamamladı.