Sağlık personeli bu kadar mı değersiz?
Son dönemlerde sağlık çalışanlarına zalimlik derecesinin de ötesinde saldırılar yapılıyor.
Son dönemlerde sağlık çalışanlarına zalimlik derecesinin de
ötesinde saldırılar yapılıyor.Hayatı boyunca ona buna laf
yetiştirmekten, kendini yetiştirememiş sefiller ise bu saldırıları
adeta alkışlayarak karşılıyor.
Geçenlerde okuduğumda kanımın çekildiğini hissettim. Ağrı'da bir
hasta yakını, 7 aylık hamile doktora kızıp karnına
defalarca tekme atıyor. En ufak bir acı, bir sızı ve
insanlık adına en küçük bir his duymadan tekmeliyor, tekmeliyor ve
yine tekmeliyor.
Çocuklara şiddetin, kadına şiddetin, anaya babaya, öğretmene,
öğrenciye ve dahi börtü böceğe şiddetin bile pik yaptığı bu
coğrafyada artık ana karnındaki çocuğa şiddet uygulayacak kadar dip
yaptık, alçaklaştık demek ki...
Haberin altındaki yorumlara göz attım. Eğilimi şiddet ve öldürmek
olan bir toplumda bu cehennem tazılarını
alkışlayanlar neler yazıyordu neler. Merak ettim, sağlık
mensuplarına yönelik saldırı haberlerinin neredeyse hepsini tek tek
inceledim.
Hepsinde benzer yorumlar...
"Kimbilir doktor veya hemşire yine neler yaptı?"
diye başlayan, "Hakediyorlar kardeşim", "Zaten çok para
alıyorlar", "Oh iyi olmuş" diye biten bir sürü hastalıklı
yorum alt alta iliştirilmişti.
Savaşlarda bile sağlık personelinin dokunulmazlığı varken,
saldırıyı reva gören bu ucube beyinlilere ne demeli bilmiyorum.
Köpek bile kendisini tedavi eden veterineri ısırmazken,
sağlıkçıları dövmekten keyif alan saldırganları hangi canlı
sınıfına sokmak gerek, onu da sizlere bırakıyorum.
****
Gelin bugün doktorlar ve hemşireler neler yapıyorlar da saldırıya
uğruyorlar bunu samimiyetle tartışalım.
Ne yapıyorlar?
Hastanın birinci derecede yakınları bile evde horul horul uyurken,
onlar hastanın başında nöbet bekliyor, saat başı gelerek
kontrollerini yapıyor, ilaçlarını büyük bir özenle bedenine şifa
için zerk ediyor, hatta yemeğini ve suyunu yatağına kadar servis
ediyorlar. İniltiler, feryatlar ve hezeyanlar içinde ve sadece ama
sadece canı yananların şikayetlerini dinliyorlar.
Bundan daha büyük kötülük olur mu?
Bazen "keşke" diyorum..
Keşke şu doktorlar şöyle 5 gün toplu halde tüm hastaneleri
boşaltsa... Boşaltsa da, şu "İshalden gittik,
bakmadılar" diyen beyin ishaline yakalanmış zümre şöyle
sokaklarda acı içinde kıvransa... Kıvransa da, yumruk attığı, tekme
attığı o görevlilerin ne kadar özel, ne kadar mukaddes olduğunu bir
anlayabilse...
Yapamazlar işte, yapamıyorlar.
Duvarda "hasta hakları bildirgesi" vardır çünkü. O
bildirgede, "Beğenmediğin doktoru dövebilirsin"
maddesi varmışçasına birileri döverek, söverek onların hakkından
gelmeye çalışır.
Ne acıdır ki; Ne sendika, ne bakanlık ne de başka bir yer. Onların
ne tutunacak bir umutları, ne sarılacak bir hayalleri vardır.
Kimsesiz, sahipsizdir onlar. Yukarıda da dedim ya hani. Bebeğini
düşürsün diye doktorun karnına tekme atan ayı için bile kesilen hiç
bir ceza yoktur. Döven dövdüğüyle övünür.
Hayatımın tamı tamına 10 yılı hastanelerde geçti.
7 yılı gazeteci olarak. Sayısız sağlık skandalı haberi yaptım.
Sonra 3 yıl danışmanlık yaptım o hakkında skandal haberleri
yaptığım sağlık mensuplarına...
Neler yaşadıklarını iyi bilirim. Kuşkusuz hepsi sütten çıkmış ak
kaşık olmayabilir. Kabahati olanları mutlaka vardır. Hangi meslek
grubunda yok ki çürük elma söyleyin hadi?
Sadece canı yananların derdiyle ilgilenmek, şikayetlerini dinlemek
nedir, bilir misiniz? Siz ayağı kırılmış bir adamın fotoğrafına
"Ay psikolojim bozulmasın" diye bakamazken, onlar
o kırık ayaklar, parçalanmış bedenler, ahlar vahlar arasında bir
tam günü mesaide geçiriyor işte.
3 yıllık danışmanlık süreci içinde yaşadıklarım inanılmazdı.
Bilirsiniz; Yoğun Bakım ünitesi, mikroplardan tamamen arınmış,
hastanın sağlık personeli tarafından an be an takibinin yapıldığı
çok özel bir odadır. Buradaki hastaların çoğu da işte bu yüzden,
yani enfeksiyondan kaybedilir çünkü bağışıklık sistemleri sıfırdır.
Bu nedenle sağlık personeli dışında oraya kimse giremez.
Bunu kapıya gelen hasta yakınına anlatamıyorsun. Adam,
"ben oraya gireceğim" diyor!
Giremeyince öküzlüğü tutuyor oraya buraya boynuz sallıyor.
Sadece bu mu?
Biri, "Ben buradaki herkesten daha acilim" diye
yarışa girişmiş. Diğeri, doktorun yazdığı ilaca, "Bu bana
iyi gelmez" diyor. Öteki, "Ben kalp krizi geçirdim
sen bilmiyon doktor" diyor. Beriki, "Sen şurama da
bir bak" derdinde.
Birine, "Birşeyin yok senin" diyor, "Nasıl
yok yav? Sen doktor olduğuna emin misin?" diyor. Ötekine,
"Sen daha iyileşmemişsin" diyor, aldığı cevap,
"Sen iyi ilaç verdin de ben mi iyileşmedim"
oluyor.
Yemin ederim bunu bizzat kulaklarımla duydum. Adam karısını
hastaneye getirmiş. Bildiğin kadın hastalıkları. Kapıda sıra
beklerken tembihliyor: "Doktor soyun derse soyunma. Sen
görmesen de olur. Bir ilaç ver ben gideyim" dersin. Bağ ikinizi de
o odada boğazlamayayım."
Ahıra hayvan diye bağlamazsın ama, gel gör ki doktor onu da
iyileştirmeye çabalıyor düşünün işte.
****
Geçenlerde bir doktor arkadaşımla bu saldırı olaylarını konuştuk.
Ocak ayı içinde 6 kez nöbet tutmuş ve 1300 hastaya bakmış. Nöbet
başına kaç hasta düşüyor.
Tam 216 hasta.
Yahu hepsini öpüp göndersen bile ruhen bedenen bitersin! E bunlar
sırada çok bekledikleri için saldırıyor. Oraya iki doktor daha
koyamayan devlet adına doktor yumruk, hemşire tokat yiyor.
Doktorun veya hemşirenin kesip attığı tırnak etmeyecek insanlar
vahşiliğin ölçü birimi olan şiddete başvuruyor.
Sonra "Niye yaptın angutyos kardeş" diye
sorulduğunda, biri "Doktorlar ve hemşireler bize tepeden
bakıyor" diyor.
Onların işi hastayla ilgilenmek, seninle laklak değil. Oturup pişti
falan oynamadıkları için mi sana tepeden bakmış oluyorlar? Sakın
sen kendini küçük görmüş olmayasın?
Bir diğeri saldırı gerekçesi olarak "Gergindim
biraz" diye cevap veriyor.
Hata sağlık personelinde kardeşim!
Adam gergin.
İçeri girer girmez bir sedyeyi şezlong niyetine cam kenarına
açmazsan, adam akıllı bir tai masajı yapmazsan, tabi ki dayak
yersin!
İşin daha acı tarafı ne biliyor musunuz?
Bu işi maalesef medya da çok fazlasıyla körüklüyor. Kurtlar
Vadisi'ndeki hastane sahnelerine bir bakın. Doktor ve hemşireler
mafya tipli adamların huzurunda uşak gibi koşuşturuluyor. Önceleri
Memati "İyileştir ulan" diyerek doktor dövüyordu.
Nöbeti Abdülhey devraldı şimdi de. Daha geçen hafta doktor
hırpalayan Abdülhey'in tavırlarını izleyin. "Bir doktor
olsa da dövsem be" diye insanın iştahını kabartıyor.
Doktorlar dizisini saymıyorum bile. Yıllarca Kutsi bir başka
doktorun peşinden, Yağmur Atacan diğer hemşirelerin arkasından
kişneyip durdu.
Baytar yerine yanlışlıkla hastaneye gelen hayvanlar doktorları boş
boş oturup diğer doktorun, diğer hemşirenin peşinden koşturan ve
gün aşırı birbiriyle fingirdeşen kişiler olarak görüyor, hal böyle
olunca Abdülheyler hastanelerde gün be gün artışa geçiyor.
Bize ise, bu yaratıklarla aynı vatanda yaşamanın utancını yaşamak
kalıyor.