Alkol bağımlılığı tedavisinin ardından hayata yeniden dönenler "gençlerin alkole özendirilmemesinin" önemini vurguluyor.
Abone olAdsız Alkolikler Derneği çatısı altında birleşen alkol bağımlıları, içkinin yaşamlarına etkisini ve bırakma mücadelelerini, AA muhabirine anlatttı.
Zararlarını tecrübe ettikten sonra alkolden uzak bir hayat için birbirlerinden destek alan dernek üyelerinin hikayeleri arasında önemli benzerlikler bulunuyor.
Genç yaşta sadece özenti ve eğlence nedeniyle tanıştıkları alkolün tüm hayatlarını tepe taklak ettiğini anlatan eski bağımlılar, eşlerine şiddet uyguladıklarını, çocuklarının eğitim hayatını olumsuz etkilediklerini, mal ve mülklerini kaybettiklerini hatta hırsızlık yaptıklarını ifade ediyorlar. Alkolü bıraktıktan sonra sabırla promlemlerle baş etmenin yollarını aradıklarını anlatan dernek üyeleri, gelecekten duydukları umudu dile getiriyorlar.
Deniz , 45 yaşında. Eğlence olarak başladığı alkolün, bir süre sonra kendisini yönetmeye başladığını fark edince derneğe başvurmuş. "Böylece hastalıktan kurtuldum" ifadesini kullanan Deniz, dünyada zihinsel, ruhsal ve fiziksel bir hastalık olarak kabul eden alkol bağımlılığının, toplumda hastalık olarak görülmemesinden şikayetçi.
Alkolü yoğun tükettiği günlerde, karşılaştığı tüm zorlukları bir kadeh daha fazla içmenin gerekçesi yaptığını dile getiren Deniz, "Biz içkiyi iyi geldiğini düşündüğümüz için içtik. Yemekle beraber bir bardak, akşamları bir kadeh falan içmenin iyi geldiğini düşünebilirsiniz ama, 'Yorgunluğumu gideriyor, daha iyi çalışmamı sağlıyor, depresyonumu azaltıyor, öfkemi indiriyor' gibi bir takım gerekçeleriniz, varsa alkolizm bir risk olarak ortada mevcuttur" dedi.
VARLIK İÇİNDE YOKLUK ÇEKERKEN NE YAPTIĞINI BİLMEYEN, ÇARESİZ İNSANDIM
Erdal ise alkolle bir yılbaşı gecesi eğlenmesi için babasının vermesiyle tanıştığını bildiren Erdal, 15-16 yaşlarında neşe versin diye azar azar içtiğini, yıllar geçtikçe tükettiği alkol oranın da arttığını belirtti.
Alkol bağımlısı olduğu dönemde "hayatının yaşanmaz hale" geldiğini vurgulayan Erdal, çevreme, eşine, ve çocuğuna psikolojik zarar verdiğine dikkati çekti. Erdal, "Varlık içinde yokluk çekerken ne yaptığını bilmeyen, çaresiz insandım. Alkolden ne ev kaldı ne araba, ne mal mülk ne arsa ne villa. Bir tek emekli maaşım kaldı elimde" diye konuştu.
Çalıştığı kurumun aracıyla içkili olarak polise yakalandığını ve gazetelere haber olduğunu anlatan Erdal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, gururumu kırdı, memuriyetime zarar verdi. Alkol kullandığım için gece nöbetlerine verildim ve iş düzenim bozuldu. Ancak işimi ayıkken iyi yaptığım için işten de atılmadım. Hem işyerimden ve ailemden, hem de çevremden dışlandım. 'İçmediğin zaman çok dürüstsün, çok efendisin ama içtiğin zaman çekilmez adamsın, kötü adamsın' diyorlardı. Ama biz kötü adam değildik. Sadece alkol hastalığımız varmış. Onu da Adsız Alkolikler'e gelerek durdurabildik."
Oğlunun 20'li yaşlara geldiğinde, evdeki huzursuzluğa dayanamayarak, "Baba bu ev ya sana dar ya bana" dediğini, bu yüzden evinden ayrılarak, eşinden boşandığını kaydeden Erdal, "Yuvam dağıldıktan sonraki bir buçuk yılda hayatım dibe vurdu. O dönemde, ömrümde tükettiğim alkolden daha fazlasını tükettim. Tüm malımı sattım savurdum" dedi.
Sadece kandillerde ve ramazanda ayık kaldığını söyleyen Erdal, bir kandil günü oğlunun "Baba ben çok hastayım" mesajı üzerine yola çıktığını ve alkolü bırakmaya kararı aldığını ifade etti.
Üniversitede okuyan oğlunun burs parasıyla Adsız Alkolikler Derneğinin geleneksel büyük toplantısına gittiğini dile getiren Erdal, "O kadar zoruma gitmişti ki oğlumun parasıyla oraya gitmek... Ama şimi iyi ki gitmişim diyorum, çünkü ayık kaldım. 5 yıl 9 ay 20 gündür içmiyorum. Alkolü bıraktıktan sonra eşimle tekrar bir araya geldim ve o günden beri kötü bir söz söylemedim, tokat atmadım. Her gece 'çok şükür bugün içmedim, gün içerisinde ne yaptığımı hatırlayarak yatıyorum' diye dua ediyorum'' şeklinde konuştu.
ÇOCUKLARIM BEN YATANA KADAR APARTMANIN ÖNÜNDE OTURUYORLARDI
Dernek üyelerinden Osman da alkol bağımlılığının ailesine veridiği zarara dikkati çekerek, şunları anlattı:
"Kendimi feda ettiğim gibi yanımda da beş altı kişiyi sürükledim. Çocuklarım ben yatana kadar apartmanın önünde oturuyorlardı. Komşuya gidiyorlardı ya da komşu alıp götürüyordu. Benim alkolik olmam çocuklarımın tahsiline mal oldu. Onlara verdiği acı nedeniyle 'Allahım ne olur canımı al, bari çoluk çocuğum rahat etsin ya da beni kurtar' diyordum."
Tedavi için yattığı hastaneden çıkar çıkmaz yine alkol aldığını söyleyen Osman, o dönem yaşadıklarını şöyle dile getirdi:
"1986'da çalıştığım kamu kurumunun arabasını kaybettim. Araba 3 gün sonra bulundu. Araba bulunduktan sonra çalıştığım iş yerinin haberi oldu. Cumadan pazartesiye kadar araba nerdeydi diye sordular. Tabii, sarhoş olduğum için hatırlamıyordum. Kurumda şarapçı diyorlardı, utanıyordum. Rakıcı dediklerinde o kadar utanmıyordum, ama şarapçı dediklerinde çok utanıyordum. Şarapçı ağır kelimeydi."
Bu olaydan sonra amirlerinin tedavi için kendisini AMATEM'e gönderdiğini ancak buraya tedavi için değil işini kaybetmemek amacıyla gittiğini belirten Osman, "6 ay hastanede yattım. Ancak iki sene sonra tatile gittiğimde, tatil yerinde içeyim bir daha içmem dedim. Ama 2 gün hayatımın sonuna neden oldu. İçtiğim son 10 senem rezillik içinde geçti. Sonra bir daha yatırdılar beni, 3 ay sonra hastaneden çıktığım gün yeniden içmeye başladım" diye konuştu.
"AMATEM GİBİ KURUMLARIN SAYISI ARTMALI
"Keşke hiç ağzıma almasaydım" diyerek hikayesine başlayan Mehmet ise "Gençlerin alkole özendirilmeleri engellenmeli" vurgusu yaptı.
2008'de AMATEM'den yardım aldıktan sonra alkolü bıraktığını bildiren Mehmet, düzgün düşünmeye başlamasının bir yılı bulduğunu söyledi. Mehmet, "Artık yeşilin tonlarını, suyun tadını gecenin rengini biliyorum" dedi.
AMATEM'in yardımlarından duyduğu memnuniyeti dile getiren Mehmet, bu tür kurumlarının sayısının artırılması gerektiğini kaydetti.