Teğmen olan yaver, Saddam'a nasıl ihanet ettiklerini anlatırken ağzından tarihe geçecek sözler döküldü.
Abone olAmerikan ordusuna karşı cansiperane bir savaş vermeleri beklenirken, aniden ortadan kaybolan Irak'ın bu kalburüstü askerleri, meğer müthiş bir ihanet çemberinin içindeymiş...
Herkes aynı soruyu soruyor? Cumhuriyet Muhafızları nerede? Bağdat'a gittiğim ilk günlerden itibaren bunun peşindeyim. Hiç değilse biriyle konuşabilsem! Sonunda, beni onlardan birine ulaştıracak bağlantıyı kuruyorum: Rehberimin eniştesi bir generalin oğlu. Bu kanal beni Muhafız Ordusu komutanlarından birinin yaverine ulaştıracak. Rehberimle, Bağdat'ın giriş semtlerinden biri olan Yarmuk yakınlarında bir eve gidiyoruz. Burası Piyade General Talal'ın evi. Ordudan kaçmış. Onun binbaşı olan büyük oğlu ve önceden Cumhuriyet Muhafızı olan teğmen küçük oğlu var. Birazdan eve küçük oğlanın tanıdığı bir Cumhuriyet Muhafızı gelecek. Yani günlerdir peşinde olduğum adam... Onu beklerken, ev sahibi general çat pat konuştuğu Kerkük Türkçesi ile, gelecek olan muhafız subayı için, ‘‘Çok möhümdür’’ diyor. Sonunda geliyor. Teğmen Ö. 28-30 yaşlarında. Anlatacak ama koşulları var: İsminin saklı tutulması, resminin basılmaması. Anlattıkları, bu savaşın tarihi belgeleri arasına girecek türden:
SAVAŞMAMAK İÇİN GENERALLER ANLAŞMIŞ
Cumhuriyet Muhafızları'ndan Adnan Grubu komutanı general Mahir Süfyan’ın yaveriydim. El Medine-El Münevver dışındaki Hammurabi, Allahüekber, El Nida, Nabuhat Nessar'ın başlarındaki generallere Mahir Süfyan’ın yazılarını bizzat elden götürerek teslim ettim. Götürdüğüm yazıda Saddam'a ihanet açık seçik ifade ediliyordu. Bizim komutan ve diğer kolların başındaki generaller, Amerikalılara karşı direniş gösterilmemesi konusunda fikir birliğine vardı. Hammurabi, Allahüekber, El Nida ve Nabuhat Nessar'ın ve kendi Adnan Grubu'nun komutanın konuşmalarına diğer yaverler de tanık oldu.
SADECE BİR KOMUTAN SAVAŞTI
Yalnızca El Medine-El Münevver kolunun başındaki generalin bu ihanete katılmadı. Yalnız başlarına Amerikalılara karşı çarpıştılar. Neredeyse tamamı öldü. Diğer generaller tarafından açık hedef haline getirildiler. Bizim Adnan Grubu önce Musul'a konuşlandı. Siperlerde mevzilenmiştik. Birliğimizi Tikrit'e çekmek istediler. Musul'da mevzilenmişken Tikrit'e çekilmeye kimse bir anlam veremedi. Yoğun bir hava saldırısı altındayken bizi buradan da alarak Bağdat'a çektiler. O kadar açık hedef halindeydik ki tanklarımız tek tek vuruluyordu. Bağdat'a kadar olan 2 saatlik yolu 12 saate ancak alabildik. Epeyce bir kaybımız oldu. Bunun ihanet olduğunu anlayan subaylar üniformalarını çıkararak ortadan kayboldular.
BENİM KOMUTAN ABD'YE ÇALIŞIYOR
Aslında benim komutan şimdi Amerikalılara çalışıyor. Beni çağırmasını bekliyorum. Savaş sürerken Kasr-ı Cumhuriye'deki evine kadar ben bıraktım. Oradan da kaçıp kayboldum.
BAĞDAT'TAN AYRILMAMALIYDIK
Eğer baştan beri Bağdat'ta kalsaydık -ki böyle olması gerekiyordu- bu ihanete alt kadrolar itibar etmezdi. 155 mm'lik toplarımızla 150 kez ateş açtık. Böyle bir atıştan sonra uçakların yerlerimizi belirleyeceği ortada değil mi? Normalde atıştan sonra topları bir saatlik 2 saatlik başka yerlere sevk etmek gerekiyor. Bizi aynı yerde tuttular. Cumhuriyet Muhafızları çok iyi eğitilmiş birliklerdi. Havaalanı'na 34 tank girdi. Hammurabi kolu o kadar isabetli bir savunma yaptı ki o cehennemden ABD'nin ancak altı tankı çıkabildi
MİLLET BİRBİRİNİ GÖRDÜĞÜNDE KAÇIYOR
Yok, öyle Cumhuriyet Muhafızları biraraya falan geldiğimiz olmuyor... Millet birbirini gördüğünde kaçıyor. Aslında Amerikalıların ne yapacağını bilseler, ya da Saddam'ın öldüğünü, yakalandığını televizyonlardan bizzat görseler hepsi ortaya çıkar.
Hem vallahi hem billahi biz bunları yenerdik...
Şimdi devriye gezen Amerikalı askerleri görüyorum. Hem vallahi, hem billahi biz bu adamları yenerdik, ihanet olmasaydı. Hava gücümüz olmamasına karşın. Söylüyorum size Adnan gurubunun generali olan Sufyan Mahir'i 8 Nisan günü saat 14.00'te (Bağdat'ın düşmesinden önceki gün) Saddam'ın Cumhuriyet Sarayı'nın içerisinde oturduğu evine şahsen ben bıraktım. Bugün yarın yeniden göreve gelirse ben yine yanında çalışırım.