Ne yeniden yapılanma çalışmaları, ne de güvenlik vaadedilen düzeylere erişmiş durumda değil.
Abone ol27 milyon Iraklı'nın günlük yaşamlarına dair bazı temel veriler şöyle:
Savaş, ambargo ve yağmalamalar Irak'ın alt yapısını enkaza dönüştürdü.
Saddam Hüseyin'in 2003 yılında devrilmesinden sonra, yeniden yapılanmanın maliyetinin 55 milyar dolar olacağı belirtilmişti.
ABD 18,4 milyar dolar; diğer ululslararası bağışçılar da 13,6 milyon dolar yardım yapma taahhüdünde bulunmuşlardı.
Ancak aradan geçen süre zarfında güvenlik durumu yeniden yapılanma önündeki en büyük güçlüğü teşkil ediyor.
Birçok bölgede yeniden yapılanma çalışmaları durmuş durumda.
Elektrik ve su kaynakları hakkında yaşanan sorunlar birçok kişi için günlük hayatın bir parçası haline geldi.
Yapılan bir araştırmaya göre, ülkedeki hane halkının sadece yarısından biraz fazlasının içme suyuna düzenli erişim imkânı var.
Iraklı yetkililer, fonların yetersiz olmasından şikayetçi.
Şimdiye dek vaadedilen kaynakların sadece beşte biri - yani 5,5 milyar dolar - harcandı.
Ayrıca, yeniden inşa çalışmaları için kullanılması beklenen kaynakların bir bölümü güvenlik konularına kaydırıldı.
ABD fonlarında bu kaymanın ne oranda olduğuna dair tahminler, yüzde 10 ile 50 arasında değişiyor.
ABD, Mayıs 2003'te Irak savaşının bittiğini duyurmuştu.
Ancak sivil bir hükümetin seçilmesine karşın, Saddam Hüseyin sonrası Irak'ta boy gösteren şiddetin azaldığına dair herhangi bir işaret henüz yok.
İşgalden bu yana kaç Iraklı sivilin öldüğünü kimse tam olarak bilmiyor.
Resmi olmayan rakamlara göre, bu sayı 20 bin ile 100 bin arasında değişiyor.
İşgalin başlamasından beri ölen ABD askeri sayısı ise yaklaşık 2.300.
Sayılarının 140 bini geçtiği belirtilen yeni güvenlik kuvvetleri şiddeti giderek artan isyanla karşı karşıya.
Ülkede farklı hedefleri olan, zaman zaman gevşek bir işbirliği çerçevesinde hareket eden onlarca grubun faaliyet gösterdiği sanılıyor.
Bazı Sünni bölgelerde, Ürdünlü militan Ebu Musab ez-Zerkavi'nin yönetimindeki isyancıların Saddam Hüseyin'e bağlı kuvvetlerle güç birliği yaptığı ve Şii sivilleri hedef aldığı öne sürülüyor.
Ayrıca 2004 yılında Necef kentinde Şii din adamı Muktada Es-Sadr'a bağlı savaşçılar da iki direniş başlatmış ve şiddet olayları yaşanmıştı.
Irak'ın nüfusu 27 milyon dolayında ve halkın çoğunluğu ülkenin doğusundaki kentlerde yaşıyor.
Nüfusun büyük bölümü Müslüman.
Halkın yüzde 60'ını şii Araplar, yüzde 20'sini Sünni Araplar ve yüzde 17'sini Sünni Kürtler oluşturuyor.
Saddam Hüseyin rejimi altında, siyasi ve ekonomik hayatın yönetimi Sünni Arap azınlığın elindeydi.
Ancak bu kesim Ocak ayında yapılan seçimleri büyük oranda boykot etmişti.
Oyların büyük bölümü Şii Araplara gitmişti.
Ülkenin kuzeyinde yaşayan Sünni Kürtler, 1991 yılından bu yana derecesi değişen özerk bir yönetime sahip.
Irak dünyanın en büyük ham petrol rezervine sahip. Aynı zamanda sahalarında en az keşif yapılmış olan bölge.
Ancak petrol sanayiinin yaptırımların ve yetersiz yatırımın etkisiyle ciddi sorunları var.
Tüm şartlar en optimal şekilde gerçekleşirse Irak'ın günde altı milyon varile kadar petrol üretebileceği düşünülüyor. Bu rakam 1979'da İran'la savaşa girilmesi öncesinde gelinen 3,5 milyon varillik zirve noktasının neredeyse iki katı.
Ancak isyancıların bor hatlarına ve pompa merkezlerine sürekli saldırıları üretimin bir türlü işgal öncesindeki 2,5 milyon varil düzeyine çıkamamasına yol açıyor.
2005'in ilk yarısı itibariyle üretim günde ortalama 1 milyon 800 bin varil oldu.
Ancak petrol yine de Irak'ın gayrı safi yurtiçi hasılasının yüzde 60'ına tekabül ediyor.
Yüksek seyreden petrol fiyatları da bu payı artırıyor.
Bundan 20-30 yıl önce, Irak Orta Doğu'nun en iyi sağlık sistemlerinden birine sahipti.
Saddam Hüseyin 2003'te devrildiğinde ise yaptırımlar ve savaşların etkisiyle sistem neredeyse çökmüştü.
1990 yılından itibaren sağlığa dair göstergeler hızla kötüye gitti. Beş yaş altı çocuklarda ve yeni doğan bebeklerde ölüm oranı çok yüksek. Beş yaş altı çocukların dörtte biri yetersiz beslenmeden kaynaklanan sorunlarla karşı karşıya.
Annelerde ölüm oranı bölgedeki en yüksek düzeylerde.
Sağlığa ayrılan kaynak 2002 yılında 16 milyon dolarken, 2004'te neredeyse bir milyar doları buldu.
Ancak uzun yıllar ihmal edilen, hasara uğrayan tesislerin yenilenmesi oldukça zor. Pek çok ilaca ulaşmak da güç.
Iraklıların hemen tamamı karne ile sağlanan gıda yardımlarından faydalanıyor.
Birleşmiş Milletler, Iraklıların yüzde 25'inin de beslenebilmek için tek kaynağının bu tayınlar olduğunu belirtiyor.
TEMEL GÖSTERGELER Aylık gelir Memur: 100-1400 dolar Asker: 343 dolar Polis: 274 dolar Amele: Günde 5,50-7 dolar Temel giderler 1 kg kuzu eti: 4,80 dolar 1 kg domates: 0,70 dolar Ekmek (1 kg): 0,90 dolar 20 litre benzin: sübvansiyonlu 0,40 dolar karaborsa 1,40 dolar 1 kg düşük kalite pirinç: 0,20 dolar 2005 Mayıs ayı itibariyle |
Buğday, fasulye ve prinçten oluşan bu tayınlar günde alınması gereken ortalama kalori miktarının yüzde 80'ini sağlıyor.
Ancak yardımların içinde et, sebze veya meyve bulunmuyor.
Pek çok aile başka ihtiyaçlarını karşılamak için bu yardımları satıyor.
Yardımlara rağmen yetersiz beslenmenin yüksek oluşu biraz da bu duruma bağlanıyor.
Yakıt sıkıntısı ise 2004'ten sonra büyük oranda azaldı.
İşgalin ardından gayri safi milli hasıla arttı ancak işsizlik oranları hâlâ çok yüksek.
İşgal ardından fiyatlar da maaşlar da hızlı bir artış gösterdi.
2004 rakamlarına göre ailelerin sadece yüzde 20'si tasarruf yapabildiklerini söylediler.
Savaş ve ekonomideki sıkıntılar bir dönem bölgede öncü sayılan eğitim sistemini sekteye uğrattı.
15-24 yaş grubundakiler arasında okur yazarlık oranı 25-34 yaş grubuna göre daha düşük. Bu da standartların kötüye gittiğinin işareti.
Okullar onarılıyor, öğretmen yetiştiriliyor ve öğrencilere kitap dağıtılıyor.
Dünya Bankası 2003 itibariyle, 4 bin 500 yeni eğitim kurumu gerektiğini, 10 bininin de onarım istediğini bildirmişti.
BBC