BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,34
ALTIN 2.933,40
HABER /  GÜNCEL

Sabancı'dan borçlanma eleştirisi

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı'dan devletin özel sektörü dışladığını iddia etti. Sabancı kamu borçlanma senetlerinin yüksekliğine dikkat çekti.

Abone ol

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, devletin, kamu borçlanma senetleri lehine yarattığı avantajlar ve sağladığı yüksek faizlerle, ''sermaye piyasasından özel sektörün dışlanmasına neden olduğunu'' söyledi. Sabancı, TÜSİAD'ın ''Türkiye Sermaye Piyasasının Geliştirilmesine Yönelik Öneriler Raporu''nun tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, son dönemde makro ekonomik parametrelerde görülen iyileşmeyle beraber, enflasyon, bütçe açığı, kur, faiz gibi temel ekonomik göstergelerde artık uluslararası karşılaştırmalarda sınıflandırma dışı kalmaktan kurtulmuş bulunulduğunu belirtti. Sabancı, ''sağlanmış olan nispeten istikrarlı ekonomik ortamda, dikkatlerimizi güncel temel göstergelerin ötesine kaydırmaya başladık. İstikrarın ardından ikinci adım olarak sağlıklı ve kesintisiz bir büyüme sürecinin altyapısını hazırlamak zorundayız'' diye konuştu. Bu alanda cevaplandırılması gereken bir dizi soruyla karşı karşıya olunduğunu, bu sorular arasında ilk olarak büyüme sürecinin istihdam yaratma kapasitesinin geldiğini ifade eden Sabancı, ''Türkiye verimlilik artışı ile istihdam artışını dengeleyen bir büyüme çizgisine oturmalıdır'' dedi. Sabancı, hangi aktivitelerle büyümenin sağlanacağı sorusunun beraberinde bu ekonomik aktivitelerin finansmanı konusunu getirdiğine işaret ederek, şöyle devam etti: ''Ülkemizin AB üyelik perspektifi sonucunda Türkiye'de ekonomik yapıda önemli gelişmeler yaşamaktayız. Önümüzdeki dönemde bu sürecin daha da yoğunlaşacağını biliyoruz. AB ekonomisi ile entegrasyon süreci, global şartlarda keskinleşen rekabet koşulları, üretim süreçlerinin teknoloji odaklı olarak değişimi, gelişmiş piyasalarda standart ürünlerde görülen piyasa doygunluğu, tüketici talebinin giderek farklılaşması, esnek üretim modellerinin getirdiği avantajlar gibi etkenler özel sektörün finansman ihtiyaçlarının da değişmesine ve yeni finansman modelleri arayışına yol açmaktadır. Türkiye gelecek için bir büyüme vizyonu oluştururken, bu büyüme sürecinin gerektirdiği finansman ihtiyacını ve bu finansmanın hangi yollarla nasıl elde edileceği sorununu da konuşmak zorundadır.'' REEL SEKTÖRÜN FİNANSMANI Üretimin ve yatırımın finansman yollarının, yıllardır Türkiye'nin makro ekonomik sorunlarının gölgesinde kalmaya mahkum olduğunu belirten Sabancı, Türkiye ekonomisinde uzun süredir yaşanan makro ekonomik istikrarsızlık ve yüksek kamu borçlanma gereksinimi nedeniyle reel sektörün finansmanı üzerinde belirgin bir baskı ortamı oluştuğunu kaydetti. Sabancı, şöyle konuştu: ''Bu ortam, son döneme kadar gerek bankacılık sektörü gerekse de sermaye piyasalarını, kamu açıklarının finansmanına yönelik işlemlerin gerçekleştiği alanlar haline getirmiştir. Bütün bunların sonucunda karşı karşıya geldiğimiz gerçek ise reel sektör finansmanının aşırı yüksek maliyetler içinde gerçekleşmesi olmuştur. Diğer taraftan makro ekonomik istikrarsızlığa ilave olarak yaşadığımız politik istikrarsızlık dönemleri boyunca reel sektör şirketlerinin yurt dışından uzun vadeli finansman sağlaması da mümkün olmamıştır. Sonuç olarak finansman sağlayamadığı veya ancak yüksek maliyetle sağlayabildiği için büyüyemeyen ve hatta ana faaliyet alanlarında daralan bir reel sektör ortaya çıkmıştır.'' Son dönemde makro ekonomide yaşanan bütün olumlu gelişmelere karşın, kamu sektörünün kaynak açığını, mali piyasalardan borçlanarak kapatma yolunu kullanması nedeniyle mali sistemin üzerinde kamunun dışlama etkisi devam ettiğini dile getiren Sabancı, şunları kaydetti: ''Devlet, kamu borçlanma senetleri lehine yarattığı avantajlar ve sağladığı yüksek faizlerle, sermaye piyasasından özel sektörün dışlanmasına neden olmaktadır. Evet, bütçe açığının azalması ve kamu borç oranının düşmesi, kamu borçlanmasının uzun vadelere kaymasına ve faiz oranlarının düşmesine neden olmaktadır. Ancak bu gelişmelerin, özel sektöre sermaye piyasaları üzerinden kısa vadede finansman sağlanması üzerinde olumlu bir etkisi henüz görülememektedir.'' MENKUL KIYMET GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ Dünyanın birçok ülkesinde derinleşen sermaye piyasalarıyla birlikte artan risklerin kontrol altına alınmasını sağlayan türev ürünlerin kullanımının henüz Türkiye'de yaygın şekilde başlamadığını söyleyen Sabancı, sermaye piyasalarının gelişimi açısından hayati önem taşıyan bir konunun da menkul kıymet gelirlerinin vergilendirilmesi olduğunu ifade etti. Sabancı, şunları kaydetti: ''Global ekonomide artık neredeyse tam bir hareket serbestisi olan sermayenin ağır vergilendirilmesinin sakıncaları, tüm dünyada kabul görmektedir. Sermaye piyasalarının getiri oranları, global sermaye akımlarının yönünü belirlemektedir. ABD'de faizlerde meydana gelen artışın tüm dünyayı, bu arada Türkiye'yi de birkaç gün içinde olumsuz etkilemesi, bu konudaki politikaların ne denli hassas olması gerektiğine işaret etmektedir. Önümüzdeki dönemde de devam etmesi beklenen ABD'de faiz artışlarının ve bu nedenle fonların gelişmekte olan ülke piyasalarını terk ederek ABD hazine bonolarına yönelmesinin, Türkiye açısından da çok dikkatle takip edilmesi gerekmektedir. Bu gelişmelerin yanı sıra 1 Ocak 2006 yılından başlamak üzere uygulanacak olan menkul kıymet gelirler vergisinin, Türkiye'de sermaye piyasalarının gelişimi açısından sonuçları, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir konudur.'' TÜSİAD bünyesinde faaliyet gösteren Finansman Modelleri Çalışma Grubu'nun gerçekleştirdiği, ''Türkiye Sermaye Piyasasının Geliştirilmesine Yönelik Öneriler'' raporunda, sermaye piyasalarının gelişimini sağlayacak, kurum ve kuruluşların fonlama ihtiyaçlarına cevap verebilecek alternatif ürünlerin ele alındığını anlatan Sabancı, Türkiye sermaye piyasasındaki bu az gelişmişliğin giderilmesi için makro ekonomik istikrarsızlık ve bunun yol açtığı kamu maliyesi politikaları ve yüksek enflasyon sorunlarının ortadan kalkmasının yeterli olmayacağını söyledi. Sabancı, dünyadaki benzer piyasalara bakıldığında sermaye piyasalarının gelişmesinde şirketler kesiminin de üzerine düşen birtakım görevler bulunduğunu vurgularken, TÜSİAD Finansman Modelleri Çalışma Grubu'nun, sermaye piyasalarından daha fazla yararlanabilmek için, şirketlerde ne gibi hazırlıklar yapılması gerektiği konusunda da bir çalışma hazırladığını bildirdi.