BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 2.992,18
HABER /  DÜNYA

SABANCI’DAN BAŞARININ SIRRI

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, insanlığa hizmet etmeyen ve ahlaki değerlere dayanmayan hiçbir girişimin başarı...

Abone ol

Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, insanlığa hizmet etmeyen ve ahlaki değerlere dayanmayan hiçbir girişimin başarıya ulaşamayacağını ifade etti.
Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi ve Brookings Enstitüsü işbirliği ile bu yıl Washington’da dokuzuncusu düzenlenen Sakıp Sabancı Konferans Serisi’nin “Yükselen ülkeler ve değişen dünya ekonomisi” başlıklı konferansında konuştu.
Konferansa videolink yoluyla İstanbul’dan katılan Sabancı, konuşmasına konferansa katkıda bulunanlara ve katılanlara teşekkür ederek başladı. Brookings Enstitüsü ve Sabancı Üniversitesi’nin işbirliğinin 9. yılına girmiş olmasından dolayı büyük gurur duyduğunu ifade eden Güler Sabancı, şöyle konuştu: “Bu konferans amcamın ve hayatı boyunca elde ettiği başarıların anısınadır. Biz de bu konferansla onun bu mirasını onurlandıracak ve iki dünyayı, İstanbul ve Washington’ı, Brookings Enstitüsü ve Sabancı Üniversitesi aracılığıyla birbirine bağlayacağız. Bu, onun duymak ve görmek isteyeceği bir şey ve bunu hissettiğine de eminim. Amcam, komşularımızın, çevremizin ve toplumumuzun iyiliğine hizmet eden bir ahlak, değer ve gerçek bir sadakat olmadan, hiçbir girişimin başarıya ulaşamayacağını, hiçbir pazarın özgür olmayacağını, hiçbir büyümenin uzun vadeli ve sürdürülebilir olmayacağını anlamış olan bir adamdı. Sabancı ailesi olarak bizler de bu değerleri kalplerimize işledik.”

SABANCI’DAN KONFERANSIN ONUR KONUĞU DR. BASU’YA ÖVGÜ
Konuşmasında, konferansın onur konuğu olan Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti Dr. Kaushik Basu’dan övgüyle bahseden Sabancı, şunları söyledi: “Sayın Dr. Kaushik Basu, bu değerlerin şampiyonu olmuş ve kendisini dünya toplumlarının refahına adamıştır." Basu’nun sunumunu dört gözle beklediğini dile getiren Güler Sabancı, bir kez daha katılımcılara teşekkür ederek kürsüden ayrıldı.
Sabancı’nın konuşmalarının ardından konferansta sunum yapan Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve Baş Ekonomisti Dr. Kaushik Basu, artan küreselleşme göz önüne alındığında riskli zamanlar yaşanıldığını belirterek, “Mevcut durum, sosyal dünyanın değişen yapısı doğasıyla ilgilidir. Son 50 yıldaki durum ise muhtemelen sosyal dünyanın gördüğü en dramatik değişikliktir” dedi. Basu, ekonomik küreselleşmenin iyi mi kötü mü olduğu yönündeki tartışmaların devam ettiğini, ancak bu tartışmaların, küreselleşmenin devam eden ve gelişen varlığı dolayısıyla anlamını yitirdiğini ifade etti.
Konuşmasında, BRICS ülkelerinin hızla gelişen ekonomilerine atıfta bulunarak, “Bu tarz bir yükseliş çok nadir olarak görülüyor” yorumunu yapan Basu, “Türkiye de yakından takip ettiğim bir ülkeydi. Özellikle makroekonomik politika yapımında son derece yenilikçi bir çevre oluştu” şeklinde konuştu.
Küresel ekonomik sıkıntıların Euro Bölgesi üzerindeki etkileri hakkında da konuşan Basu, ekonomik gelişime olan mevcut yaklaşımın doğru olduğu görüşünü bildirirken, bu yaklaşımın aynı zamanda birbirinden kısmen bağımsız olan üye ülkelere güçlük çıkardığını belirtti. Basu, Avrupa’nın planlı bir yapısı olduğunu belirterek "Yüzyıllarca devam eden evrimin, gelişimin faydalarına sahip değildi. Bu yüzden bu yapıda bazı çatlakların oluşması çok da şaşırtıcı değil” dedi.
Etkilerinin, Avrupa’nın çok daha ötesinde de hissedildiği ekonomik krizin sona ermekten çok uzak olduğunu belirten Dr. Kaushik Basu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Krizin iki sene daha süreceğine inanıyorum. Dünya etrafında gördüğünüz likidite enjeksiyonlar yalnızca zaman kazandırıyor ancak sorunları çözmüyor. Ve, 2011 ve 2012 yıllarındaki bu enjeksiyonlardan bazıları çok yüksek dozlarda verildi. Bunların zamanı gelince ödenmesi gerekecek.” Basu, konuşmasında, “Şuan gördüklerimiz, geri ödemeyi kolaylaştıracak şekilde yatırım yapıldığının işaretleri değil. Aksine bu işaretler en az bir enjeksiyonun daha yapılacağını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Dr. Kaushik Basu, gittikçe daha da sürüncemeli bir hal alan ekonomik gerileme döneminin, özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisinin şiddetli olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Sanayileşmiş ülkeler, yavaş bir şekilde büyüseler bile, zengin ülkelerdir. ABD veya Avrupa ülkeleri yılda yüzde 2’lik bir büyüme bile kaydetse, bu iyi bir performans olarak değerlendirilir. Asıl sorun gelişen ülkelerde. Bu ülkeler çok iyi bir şekilde büyüyor olsalar bile, darlık çeken bir kitle içerisinde büyüyorlar.”
Ekonomiler gelişse bile iş piyasalarının aynı yolu izlemediğini belirten Basu, şöyle konuştu: “İş gücü sorunu zamanla daha da kötü bir hal alacak. Küresel GSYİH’nın payı olan ücret ödemeleri toplamı daralıyor. Bu gelir, küresel GSYİH pastasının daha da küçük bir parçası haline geliyor. İş gücüne düşen pay azalıyor.”
Dr. Kaushik Basu, ekonomik gerileme dönemindeki mevcut sorunlara çözüm üretilebilmesi için daha büyük bir uluslararası ekonomik işbirliği yapılması çağrısında bulunarak, “Merkez bankaları bir araya gelip, koordineli bir ekonomi anlayışı edinmeli” dedi.
Basu ayrıca, siyasi sorunların bu zamana kadar daha büyük bir ekonomik işbirliğinin oluşmasına engel teşkil ettiğini bildirirken, ekonomik krizin, bu siyasi sorunları ortadan kaldırmaya yetecek kadar güçlük oluşturduğunu kaydetti. Dr. Kaushik Basu, “Artık siyasetin üstesinden gelinebileceğine inanıyorum çünkü ekonomik sıkıntılar gittikçe daha da büyüyor” şeklinde konuştu.
Konferans sonunda, katılımcı öğrencilere yönelik Türkçe konuşma yapan Güler Sabancı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün burada sizlerle İstanbul’da birlikte bu konferansı izlemiş olmaktan, siz öğrencilerimizin enerjisini hissetmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Rahmetli Sakıp Bey’de bunu görseydi çok mutlu olurdu. Hakikaten hepinize katılımınız için onun adına teşekkür ediyorum ama özellikle de bugün soruların daha çok, ekonominin kadınlar tarafından ilgiyle izlenmiş olduğunu görmekten de ayrıca memnun oldum. Daha çok soruları zannediyorum kadınlar sordu. Eğer dünya ekonomisinde kadınların katılımı daha fazla olursa zaten bu konuştuğumuz sorunların bir çoğunu halledeceğimize inanıyorum.”
(İHA)