BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,35
ALTIN 2.932,01
HABER /  GÜNCEL

Sabancı hükümetin programını övdü

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, IMF ile yenilenecek anlaşmanın, güven atmosferinin sürmesiyle ancak, olumlu sonuç vereceğini iddia etti.

Abone ol

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, IMF ile yenilenecek anlaşmanın, güven atmosferinin sürmesiyle ancak, olumlu sonuç vereceğini söyledi. Sabancı, ''Türkiye'de Dünya Bankası Grubu: Türk Şirketleri İçin İş İmkanları'' seminerinde yaptığı konuşmada, Dünya Bankası'nın yıllardan beri, daha ziyade ekonomik krizlerden dolayı tanındığını ifade etti. Sabancı, Türkiye'nin son 3 yıl içinde çok önemli başarılar elde ettiğini, ülkede politik ve ekonomik istikrarın sağlandığını belirterek, ''Enflasyonla mücadele çok iyi gitmektedir'' dedi. Sadece dış ticaret açığının kötü giden alan olduğunu, hızlı büyüme sürecinin ithalatı tetiklediğini ve geçen yıl 15.5 milyar dolarlık bir açığın ortaya çıktığını kaydeden Sabancı, şöyle dedi: ''Dışarıdan gelen sermaye yatırımları, Türk şirketleri ve bankacılık sektörü sayesinde bu açık finanse edilmiştir. Bu olumlu portre, işin tamamlandığı anlamına gelmez. Ekonomik göstergelerdeki iyileşme ve yüksek büyüme, 2005'de daha düşük enflasyon gene de uygulamada daha dikkatli bir ayarlama gerektirmektedir. IMF ile yenilenecek anlaşma, bu güven atmosferinin sürmesiyle ancak, olumlu sonuç verecektir.'' ''EKONOMİK PROGRAMI TAKDİRLE KARŞILIYORUZ'' Ömer Sabancı, uygulamaya konulan ekonomik programı takdirle karşıladıklarını, yapısal reformların yanı sıra mali disiplinin de bu olumlu beklentilerin sürdürülebilirliğine katkıda bulunacağını, yapısal reformlarla sürdürülebilir makro ekonomik istikrarı desteklemek gerektiğini ifade etti. AB'ye katılımın, Türkiye'nin önemli bir hedefi olduğunu vurgulayan Sabancı, ''AB'ye katılım, sürdürülebilir ekonomik ve kurumsal gelişmenin yön göstericisi olacaktır. Bizce IMF programının kısa vadeli yapısal reform bağlamında çok önemli rolü olmakla beraber, AB'ye adaylık ve üyelik, daha uzun vadeli yapısal gelişme ve refah yaratımında daha önemli olacaktır'' diye konuştu. Sabancı, Türkiye'deki yatırım ortamına değinirken, 2001 yılı sonunda yatırım ortamının geliştirilmesi için bir reform programı ortaya konduğunu, bunun yatırım ortamına doğrudan önemli bir etkisi olduğunu ifade etti. Ülkeler arasındaki doğrudan yabancı yatırım rekabetinin giderek zorlaştığına dikkati çeken Sabancı, ''Çünkü küresel fonlar azalmaktadır. Bu da Türkiye'nin, sürekli iş ve yatırım ortamını iyileştirmesindeki çalışmalarla güçlendirmesi gerektiğine işaret etmektedir'' diye konuştu. Türkiye'nin mikro ekonomik reformlar üzerine eğilerek, bütün yetkinliklerini ve avantajını toplayabilecek durumda olduğunu belirten Sabancı, şunları kaydetti: ''Biz şuna inanıyoruz; Avrupa ile birleşmeye yönelmek, doğrudan yabancı yatırımı mıknatıs gibi çekecektir. Türkiye, yakın bir tarihte daha evvel Türk sanayi ve mali piyasalarına hiç girmemiş yatırımcıları çekecektir. Burada muazzam ve henüz doymamış bir iç piyasa bulunmaktadır. Yapısal konular, giderek artan satın alma gücü ve komşularla olan ilişkiler, yeni yatırım fırsatları açısından cazip olacaktır. Artık yatırım için öncelikli ülkeler arasında Türkiye'nin adının olması gerekiyor.'' Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink de, Türkiye'de kadınların sadece yüzde 27'sinin çalıştığına işaret ederek, ''OECD ülkeleri arasında en düşük Türkiye... İrlanda'nın bir Avrupa kaplanı olması, gelir düzeyini yüzde 69'dan yüzde 136'ya çıkarması ve kadınların emek gücüne katılmasıyla olmuştur'' dedi.