Şaban Dişli'nin kızacağı tek kişi var!
Ortada bir belge var. Kimi "rüşvet" diyecek, kimi
"iş takibi" kimi de başka bir kulp takacak bu
belgeye.
Şaban Dişli hiç kusura bakmasın, bu işin
savunulacak tarafı yok. Yapılacak tek şey var; o da
Dişli'nin AK Parti'deki bütün görevlerinden istifa
etmesi.
Yeter mi?
Yetmez!
Milletvekilliğinin düşürülmesi için de adım atması gerekir
Dişli'nin! Aksi halde, Şaban Bey, vicdanlarda
mahkum olmaya mahkumdur.
Orta yerde kapı gibi bir belge
var. Rüşvet veya iş takibi olmasa bile, AK Parti'de önemli
bir koltukta oturan Şaban Dişli'nin akçeli herhangi bir anlaşmanın
altına imza atmaya hakkı yoktur!
Bakın Vatan'dan Güngör
Mengi "Rüşvetin belgesi" yazısında ne yazdı önceki
gün: "Yapılan yolsuzluklardan Başbakan"ın haberli olduğu ve
bu paraların parti için toplandığı yolunda şüpheler doğmasına sebep
oluyor."
Elalemin ağzı torba değil ki büzesin.
Şaban Dişli bu yazılanlara kızacağına, aynanın
karşısına geçip kendine kızssın ve gereğini yapsın!
Polisleri şaşırttım!
Bodrum'a 10 kilometre var.
110'la seyir halindeyim. Biraz ötede, trafik çevirdi:
-Hız sınırını aştınız.
-Öyle mi yapmışım?
Verdik evrakları çaresiz, razı olduk cezamıza.
Polis, hesabımızı kestikten sonra sordu:
-Ne iş yaparsınız?
-Gazeteciyim.
Şaşkın şaşkın baktı polis.
-Hayrola?
-Sakinsiniz!
-Kızgın mı olmam gerekiyor?
-Yok ama, beni şaşırttınız. Gazeteciler genelde bağırır,
ses tonunu yükseltir, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye
başlar ve devam eder. Telefonlar, efelenmeler. Çok yaşarız biz
bunları. O yüzden şaşırdım kusura bakmayın.
-...?
Hiçbir şey diyemedim. Görevini yapan polisin şaşırmasına şaşırdım
sadece. Demek ki, sınırı aşan meslektaşlarımız bugüne kadar, her
geliş gidişlerinde kan kusturmuşlar.
Bir polis memuru, sakin bir gazeteciyi karşısında
görünce, şaşırır mıydı yoksa?
Kıbrıs'ta değildim ama gazeteler 1 YTL
Hürriyet, Milliyet, Sabah, Vatan,
Taraf, Radikal, Akşam, Zaman,
Star ve Cumhuriyet'i aldıktan
sonra kasaya yöneldim:
-10 YTL.
Çeşme Altınyunus Oteli'nde beni şoke eden fiyatı söyleyen
genç kıza, itiraz edecek gibi oldum, hışımla elimdeki gazeteleri
alıp yere attı:
-Otel fiyatımız budur beyefendi.
-...?
-Başka bir şey?
-I ıh...
Bu bir soygun! Evet bu bir
soygun! Benim bildiğim ve tanıdığım Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu soyguna göz
yummayacaktır! Ben bir vatandaş olarak, tanık olduğum
soygunu, buradan Ertuğrul Günay'a ihbar
ediyorum.
Lütfen Sayın Bakan, durdurun bu soygunu!
Not: Bu soygunu gördükten sonra, aynı gün oteli
terkettim.