Avrupalı gazeteciler İstanbul'u turladı. Bayramın 1. günü sabahtan akşama kadar gezdiler ve izlenimlerini yazdılar.
Abone olFinancial Times, The Times, The Independent ve Bild... Avrupa’nın en etkili gazeteleri arasında sayılan bu yayınların temsilcilerine Vatan gazetesi İstanbul’da kurban bayramı ve yılbaşı turu yaptırdı. Pınar Ersoy imzalı haberde Avrupalı gazetecilerin yolu Eminönü’nden, Tünel’den, Nişantaşı’ndan, Ulus’tan, Eyüp’ten geçti. Bayram namazını, kurban kesimini, yılbaşı partilerini tam anlamıyla deneyim ettiler.
Gazetecileri İstanbul Hilton Oteli’nden aldıktan sonra Bebek’te klasik bir Türk kahvehanesini andıran Bebek Kahve’ye oturduk. Grubun en meraklı ve en deneyimli üyesi Financial Times gazetesi muhabiri Jeremy Grant sorularına başladı. Türk gazetelerinin hangi haberlere yer verdiğini, kimin taraflı kimin tarafsız olduğunu, hangi gazetenin sahibinin kim olduğunu sordu. Yalnızca Jeremy’nin değil gruptaki tüm gazetecilerin ortak yorumu “Sizde ne kadar çok köşe yazarı var” oldu.
TURKISH VIAGRA
Bebek’te bu kısa tanışma kahvesinden sonra hızlı bir şekilde turumuza başladık. Kabataş’tan tramvaya binip Karaköy’e gittik. Galata Köprü’sünden yürüyerek Eminönü’ne geçtik. Köprüde balık tutanları gördüklerinde bunun yasal olup olmadığını sordular. Sonra da sıklıkla yaptıkları gibi AB’nin regülasyonlarıyla ilgili espri yapıp gülüştüler. Zaten genellikle ya AB ya da AB ülkelerinin tipik özellikleriyle dalga geçtiler. Eminönü’nde alt geçitten Yeni Camii’nin önüne geçerken herhalde hayatları boyunca unutamayacakları bir deneyim yaşadılar. Kalabalıktan çıkmamız 10 dakikamızı aldı.
Yeni Camii’nin içini gezip Mısır Çarşısı’na girdiğimizde burada tek başlarına dolaşmak istediler. Çıkışta çoğunun elinde baklava, lokum vardı. Yine hepsinin en çok ilgisini çeken şey Mısır Çarşısı esnafının yeni keşfi “Turkish Viagra” oldu. İncir ve cevizin bir arada satıldığı bu klasik tatlının Viagra diye tanıtılmasına güldüler. Kapalı Çarşı’ya doğru yürürken ekonomi muhabiri olan Jeremy’nin dikkatini çeken ilk şey bu kadar kalabalığa rağmen kimsenin bir şey almaması oldu. Kapalı Çarşı’dan sonra Sultanahmet’e geldik. İstanbul turunun belki de onlar için en önemli bölümü ilginç müze saatleri nedeniyle yarım kaldı. Biz de Sultanahmet Camii’ni gezdikten sonra yemek turuna başladık. Kebap ve dönerle zaten aşina olan konuklarımıza farklı lezzetler sunduk. Karaköy’de balık ekmek yediler. Tünel’le İstiklal Caddesi’ne çıktığımızda midye tava ve kokoreç denediler.
Nişantaşı’na geçtiğimizde bu kez lüks mağazaları, yılbaşı süslerini gördüler. Yılbaşı gecesi insanların toplanacağı alanı gösterdiğimde nedense burada parti yapılacağı, içki içileceği fikri onlara garip geldi. Geceyi Ulus29’da şık bir yemekle sonlandırdık. Bir gün içinde Mahmutpaşa’dan Ulus’a kadar Türkiye’nin birçok farklı yüzünü görmek onları şaşırttı. Ancak Pazar günü yaşadıkları kültür şokunun yerini herhalde hiçbir şey tutamaz. Bayram namazı için Eyüp Sultan Camii’ne gittiğimizde burada 5-6 yaşında çocukların da olmasını yadırgadılar. Özellikle dualarda ne dendiğini, imamın nasıl öğütler verdiğini merak ettiler. Bir sonraki durağımız kurban kesim alanlarıydı. Sarıyer’de inşası durdurulan villalar bu yıl resmi ksim alanlarından biriydi. Yaklaşık 40 dakika burada fotoğraf çektiler, insanlara soru sordular ve özellikle kurbanlarını baltalarla ailece temizleyip kesenleri epey huzursuz ettiler. Yılbaşında ise önce Taksim meydanına, oradan da Nişantaşı’na gidildi. Taksim’deki kalabalığın daha alt sınıf olduğunu, Nişantaşı’nın daha zengin olduğunu söylediler. Sonuçta İstanbul’dan çok memnun ve sanırım kenti çok severek ayrıldılar. Türkiye’yi ne kadar anlayıp anlayamadıklarını ise yazılarından öğreneceğiz.