BIST 8.614
DOLAR 34,35
EURO 37,45
ALTIN 3.028,19
HABER /  SEÇİM

Saadet Partisi cumhurbaşkanlığı kararını açıkladı

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, cumhurbaşkanı adayları ile ilgili parti kararını açıkladı.

Abone ol

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, cumhurbaşkanı seçiminde mevcut adayların hiçbirine oy vermeyeceklerini açıkladı.

Kamalak, seçimin ikinci tura kalması halinde kararlarını tekrar gözden geçireceklerini söyledi.

SİSİ BİLE HALKIN İMZASIYLA ADAY GÖSTERİLDİ

Cumhurbaşkanı adaylarını belirlemek için halka ve sivil toplum kuruluşlarına da aday belirleme hakkının verilmesi gerektiğinin altını çizen Kamalak, “Mısır’da darbecisi Sisi bile halkın imzası ile cumhurbaşkanlığına aday olarak gösterilmiştir.” dedi.

Kamalak, partisinin genel merkezinde cumhurbaşkanı seçimine ilişkin partisinin kararını açıkladı. Saadet Partisi olarak, seçimin öncesinde gerçekten çok titiz bir çalışma yürüttüklerini belirten Kamalak, “Teşkilatımızın bütün kademeleriyle geniş istişare toplantıları yaptık. İl başkanlarımız, il sorumlularımız, kadın kollarımız, gençlik kollarımız ve Milli Görüşçü kuruluşlarımızla bir araya gelerek mensuplarımızın adaylarla ilgili düşünce ve önerilerini dinledik. Bununla da yetinmedik. Tabanımızın temayülünü en sağlıklı şekilde görebilmek için cumhurbaşkanı adaylarına yönelik özel anketler yaptırdık. Tüm bu süreçte, bütün adayları Milli Görüş ilkeleri açısından bir kuyumcu hassasiyetiyle değerlendirdik. Ortaya çıkan sonuca göre 10 Ağustos tarihinde yapılacak oylamada alacağımız tavır ile ilgili nihai bir karara vardık. Ancak bu kararımızı açıklamadan önce, tarihe not düşmek için bazı hususların altını çizmekte fayda görüyorum.” diye konuştu.

Türkiye’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini ilk gündeme getiren hareketin Milli Görüş olduğunu vurgulayan Kamalak, “1970’li yıllarda MSP, 1990’lı yıllarda Refah Partisi olarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiğini ısrarla savunduk. Hatta öyle ki bundan tam 23 yıl önce 2 Mayıs 1991 yılında İstanbul’da bunun için büyük bir miting dahi yaptık. Ancak bugün gelinen noktada cumhurbaşkanını halk seçmemekte, TBMM’deki siyasi partiler tarafından belirlenen adaylar halka zorla seçtirilmektedir. Yani seçilmişlerin seçmene dayatmasıdır. Bilindiği gibi, bir kimsenin cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi için en az yirmi milletvekilinin imzasına ihtiyaç vardır.” değerlendirmesini yaptı.

“SAADET PARTİSİ OLARAK EN AZINDAN BİRİNCİ TURDA KENDİ ADAYIMIZI GÖSTERMEK İSTERDİK”

Halkın, seçilmişlerin seçtiğini seçmek zorunda olduğuna vurgu yapan Kamalak, “Yine yani “asıllar” “vekillerin” adaylarını seçmek mecburiyetindedir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiğini söyleyebilmek için milletvekillerinin yanı sıra halka ve sivil toplum kuruluşlarına da örneğin, elli bin, yüz bin imza ile aday belirleme hakkının verilmesi gerekirdi. Bu hakkın halktan esirgenmesi demokrasi bakımından kabul edilemez bir durumdur. Halkın demokratik bir hakkının gasp edilmesi anlamına gelir. Unutmayalım ki Mısır’da darbeci Sisi bile halkın imzası ile cumhurbaşkanlığına aday olarak gösterilmiştir. Öte yandan, seçime girme hakkı kazanan, ancak yirmi milletvekilinden imza alamadığı için cumhurbaşkanlığına aday gösterme hakkı elinden alınan siyasi partilerin durumunu demokrasi bakımından izah edebilmek kanaatimizce mümkün değildir. Örneğin biz, Saadet Partisi olarak en azından birinci turda kendi adayımızı göstermek isterdik. Ancak önümüze konulan engel ve sınırlamalar yüzünden bunu gerçekleştiremedik. Türkiye’nin son 50 yıllık dönüşümünde etkili olmuş, ülkemizin en köklü ve dinamik hareketinin aday gösterememiş olması bu hukuksuz ve millet iradesini yok sayan tavrın somut bir göstergesidir.” ifadelerini kullandı.

“2005 YILINDA YAHUDİ LOBİSİNDEN ALDIĞI “ÜSTÜN CESARET ÖDÜLÜNÜ” İADE EDEREK DE GÖSTERMESİNİ BEKLERDİK”

Temel noktalarda her üç adayın da birbirinden çok farklı olmadığını ileri süren Kamalak, “Örneğin, mevcut her üç adayın üçü de Batıcıdır. Oysa Irak’ı üçe bölen Batı’dır. Libya’yı paramparça eden Batı’dır. Bugün İsrail’in, Gazze’deki katliamlarına en büyük desteği veren Batı’dır. Bu Batıcı zihniyetleri yüzünden, mevcut üç adayın, Filistin konusundaki söylemleri bile özde birbirinin kopyasıdır, aynısıdır. Ses tonları farklı olsa da söylediklerinin muhtevası birbirinin tekrarıdır. Hiçbiri, tarihin en trajik katliamları yaşanırken somut bir girişim ortaya koyamamıştır. Daha önce de ifade ettik. Mesela Biz Ekmeleddin Bey'in, Tayyip Bey'e ve Selahattin Bey'e biner lira göndererek yaptığı seçim jestini, asıl Gazze konusunda yapmasını isterdik. Yıllarca İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği'ni yapmış bir isim olarak diğer İslam ülkelerini harekete geçirmek üzere somut bir girişimde bulunmasını beklerdik. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’ın da Ekmeleddin Bey'in bin lirasını iade ederek gösterdiği hassasiyeti, 2005 yılında Yahudi lobisinden aldığı “Üstün Cesaret Ödülünü” iade ederek de göstermesini beklerdik. İsrail’e doğrudan ve dolaylı bilgi aktardığı bir gerçek olan, Kürecik radar üssünü kapatmasını isterdik. Selahattin Demirtaş’a gelince, O’nun da İmralı’nın hakları konusunda ortaya koyduğu mücadele ve kararlılığı, Filistinlilerin yaşam hakları konusunda da ortaya koymasını isterdik. Olmadı.” şeklinde konuştu.

Bütün bu ilke ve prensipler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mevcut adaylardan hiçbirinin Milli Görüş’ün hassasiyet ve beklentilerine cevap vermediğini dile getiren Kamalak, konuşmasını şöyle tamamla: “Çünkü söylemleri farklı gibi gözükmese de eylem ve yönleri aynıdır, Batıcıdır. Oy vermek onay vermektir, sorumlu olmaktır. Bizler Milli Görüş’ün ilke ve prensiplerine uygun olmadıkları için 10 Ağustos'ta yapılacak oylamada, hiçbir adaya oy vermeyecek ve ileride yapacakları muhtemel yanlışların sorumluluk ve vebaline ortak olmayacağız. Eğer seçim ikinci tura kalır, adaylar da icraatlarını aziz milletimizin temel değerlerine, ruh köküne göre ayarlayacak olurlarsa o zaman biz de gayet tabii olarak kararımızı tekrar gözden geçiririz.”

“İNSANIMIZ NASIL OY KULLANACAĞINI İDRAK EDERLER”

Kamalak, konuşma sonrası basın mensuplarının sorularını da cevapladı. “Hiçbir adaya oy vermeyeceğiz dediniz. Bu, boş oy kullanacağınız anlamına mı geliyor, yoksa sandığa gitmeyeceğiniz anlamına mı geliyor?” sorusuna, “Milli Görüş erleri hakkın nazarı ile bakar. Sandığa gideceğiz. Çünkü sandıksız demokrasi olmaz. İnsanımız nasıl oy kullanacağını, adaya oy vermeyeceğine göre hidayet, feraset ve basiret sahibi olarak bu söylediklerimizden neyin anlaşılması gerektiğini herhalde idrak ederler.” şeklinde cevap verdi.

“Parti yönetiminden veya parti tabanından tepki gelmesini bekliyor musunuz?” sorusuna ise Kamalak, şu cevabı verdi: “Bir tepki geleceğini sanmıyoruz, çünkü biz tabandan süzülerek aldığımız fikirleri açıklıyoruz burada.”