BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Rusya'dan sonra sıra Türkiye'de mi?

Rusya'daki ekonomik krizin siyasi temellerini bugünkü köşesinde analiz eden Radikal yazarı Cengiz Çandar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirdi.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Avrupa Birliği’nin kapıkulu değiliz; alacaklarsa alsınlar, almayacaklarsa almasınlar" sözleri Radikal yazarı Cengiz Çandar'ın bugünkü köşesine konu oldu.

Erdoğan'ın demokrasiden uzaklaştığını ileri süren Çandar, Erdoğan'a Rusya'nın durumunu örnek gösterip ilginç bir benzetme yaptı: Erdoğan'ın 'siyasi ikizi.'

"....

Bu kadar “demokrasi sapması” ile Türkiye’nin AB’ye girecek hali olmadığını Tayyip Erdoğan gayet iyi bilmiyor mu? Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi AB’ye sokma niyeti olmadığı ayan beyan ortada değil mi?" diyen Çandar yazısına şöyle devam etti:

"
... "Hiç kimse kusura bakmasın, Avrupa Birliği'nin kapıkulu değiliz; alacaklarsa alsınlar, almayacaklarsa almasınlar.”

Soğuk Savaş yıllarının “totalitarizm”in ABD’ye tepkisine ilişkin anlatılan bir “espri” vardı. ABD’nin Sovyetler Birliği ve müttefiklerindeki “tek partili totaliter rejimler”e yönelik eleştirilerine, “Siz de kızılderilileri öldürdünüz” tepkisi verilirdi. Tayyip Erdoğan’ın “AB ile polemiği” biraz bunu andırıyor.

“Demokrasiden vazgeçen Türkiye”nin AB’den vazgeçmesi mecburidir.

Demokrasiden saparak, Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi “ekonomik çöküş”e doğru da yaklaştırıyor. Farkında olmayabilir ama öyle. Zira, Türkiye gibi bir ülkede, günümüz küresel sisteminde demokrasi olmadan ekonomi ayakta kalamaz.

Kanıt mı istiyorsunuz?

Rusya’nın ve Erdoğan’ın “siyasi ikizi” Putin’in geldiği yer. Rusya, ekonomi zemininde çöküyor. Putin’in iflâh etmeyeceği bir dönemin eşiğindeyiz.

Türkiye’de de, ülkenin gereksiz yere –içeride, dışarıda- içine sokulduğu “siyasi kriz”, adım adım “ekonomik bunalım”a varacaktır.

PUTİN'E SARILMASININ ÜZERİNDEN İKİ HAFTA GEÇTİ 

Tayyip Erdoğan’ın AB’ye ve demokrasiye karşı, Rusya’ya ve Putin’e sarılmasının üzerinden iki hafta bile geçmedi.

Rusya’nın neden ve nasıl çöktüğünü iyi anlarsanız, Erdoğan’ın AB (genel olarak Batı) ile “yanlış sahada” çatışmasının sonucunda, Türkiye’nin ne yöne sürükleneceğini sezebilirsiniz.

"RUSYA'YI SIKIŞTIRMAK TÜRKİYE'Yİ KRİZE SOKABİLİR"

Radikal yazarı Murat Yetkin de bugünkü yazısında 'Rusya'yı sıkıştırmanın Türkiye'ye zarar olacağı'nı yazmıştı. Yetkin'e göre, Rusya'daki kriz Türkiye'yi de darboğaza sokabilir. İşte o yazıdan çarpıcı bir kesit:

Rusya, Ukrayna toprağı Kırım'ı ilhakının bedelini ABD ve AB yaptırımlarıyla fena ödemeye başladı. Ama Rusya fazla köşeye sıkıştırılırsa büyüyen kriz Türkiye'yi de sarsabilir.

(...)

Türk ekonomisinde Rusya’nın önemli etkisi var. Elektrik üretiminde Rus doğal gazına, oran olarak Rusya’nın kendisinden fazla bağımlıyız. Putin’in Aralık başında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde AB’ye nispet yeni bir doğal gaz hattı konuşulmaya başlandı. Türkiye’deki ilk nükleer santral, bir Rus santrali olacak Akkuyu’da. Milli gelirin yüzde 4’ünü sağlayan turizm sektöründe Ruslar en ön sıradalar.

Daha fazla saymaya gerek yok. Bir de tarihi boyut var.

Bugün Türkiye’nin pek çok sorununun yüzeyini biraz kazırsanız, altında 1853-56 Kırım savaşı ve 1877-78’de Kafkas ve Balkan cephelerindeki Türk-Rus savaşlarının (93 Harbi) izlerini bulabilirsiniz. Hatırlayın, Rus orduları bugün İstanbul Atatürk havalimanının bulunduğu Yeşilköy’de, ancak İngiltere’nin ültimatomuyla durdurulabilmişti; İngiltere bu hizmeti karşılığında Kıbrıs’ı almıştı Sarayı Üsküdar’a taşımaya başlayan Abdülhamid’den.

Artık genel kabul gördüğü üzere, eğer Birinci Dünya Savaşı sonunda 1919’da imzalanan Versay Anlaşması'nda Fransa, Almanya’nın iflahını kesmek için o kadar üzerine gitmese, muhtemelen Almanya’da yokluklardan yabancı güçlerin sorumlu tutulduğu siyasi ortamda Nazi partisinin yükselişi söz konusu olmayacak, belki yeni bir dünya savaşı çıkmayacaktı.

Bazen fazla zor, oyunu bozar.