Rusya süper güç olma iddiasını en büyük enerji pazarlamacısı olarak devam ettirecek.
Abone olSüper güç olma iddiasını sürdürmeyi amaçlayan Rusya'nın, en büyük enerji pazarlamacısı olma yolunda ilerlediği bildirildi.
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) tarafından düzenlenen "Stratejik Öngörü: 2023 Sempozyumu"nun öğleden sonraki oturumunda Rusya'nın konumu ele alındı.
Oturumda konuşan ASAM uzmanı İlyas Kamalov, hala süper güç olma iddiasını sürdürmeyi amaçlayan Rusya'nın, en büyük enerji pazarlamacısı olma yolunda ilerlediğini ifade etti. Kamalov, Batı'nın Rusya'yı enerji ihtiyacını karşılayan bir merkez olarak görmesine karşılık, Rusya'nın Şangay İşbirliği Örgütü ile uluslararası politikada önemini artırma gayreti içinde olduğunu söyledi.
Rusya'nın önündeki en önemli dönüm noktasının, 2008 başkanlık seçimlerinde yaşanacağına işaret eden Kamalov, bu krizi aşmada harekete geçirilmesi en muhtemel mekanizmanın, Putin'in yerine bir varis bırakması olacağını dile getirdi.
SİYASİ İLİŞKİLER
Rusya Stratejik Analizi ve 2023 Projeksiyonu" konulu panelde konuşan Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Duygu Sezer Bazoğlu ise Türkiye ile Rusya arasındaki siyasi ilişkilerin niteliği konusunda soru işaretleri oluştuğunu belirtti.
Görünüşte olumlu bir seyir izleyen iki ülke ilişkilerinin somut belirtileri olmadığına dikkat çeken Bazoğlu, "Uluslararası bir konuda iki ülke birlikte karar verebiliyor mu? Bu ilişkilerin içeriği dolu mu, boş mu?" diye sordu. Türkiye'nin doğalgaz kaynakları açısından hala yüzde 60 oranında Rusya'ya bağımlı olduğunu ifade eden Bazoğlu, diğer ekonomik ilişkilerde de büyük bir açılım yakalanamadığını dile getirdi.
SÜRPRİZLER ÜLKESİ
Panelde konuşan ODTÜ Öğretim Üyesi Oktay Tanrısever ise tarihindeki büyük değişimler nedeniyle bir sürprizler ülkesi olarak nitelediği Rusya'nın, "artık Sovyetler Birliği refleksleriyle hareket etmeyen, Batı'nın bir parçası olmak isteyen" bir tavır sergilediğini, ancak Batı'nın Rusya'yı aynı hızla içine almadığını söyledi.
Rusya'nın, enerji kaynakları ve silah satışı gibi iki belirsiz kaynağa dayalı bir ekonomisi olduğuna işaret eden Tanrısever, "Rusya sağlıklı bir endüstriyel yapıya kavuşana, Dünya Ticaret Örgütüne üye olup bunun olumlu etkilerini görene kadar ekonomik istikrar sorunu yaşayacaktır" dedi. Tanrısever, bu belirsizlik ortamında Türkiye'nin Rusya ile ilgili konumunu nasıl yöneteceğini iyi belirlemesi gerektiğini belirterek, 1990'larda kurulan ekonomik ilişkilerin sağlam temellere oturtularak geliştirilmesinin olmazsa olmaz koşul olduğunu ifade etti. Yeditepe Üniversitesi'nden Prof. Nadir Devlet ise Rusya'nın önündeki en önemli tehdidin nüfus azalması olduğunu dile getirdi ve bu tehdide karşı Rusya'nın siyasi ve akademik tedbirler aldığını söyledi.