BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Rusya krizi aşılmaya çalışıyor

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Rusya'nın yaş meyve sebze ithalatını durdurması sorununu bütün diplomatik kanalları kullanarak çözmeye çalıştıklarını söyledi.

Abone ol

Moldova'nın başkenti Kişinev'de bulunan Tüzmen, gazetecilerin, sırasıyla Rusya'nın yaş sebze ve meyve ithalatını durdurması, Fransa ve Hollanda'daki referandumlar, Irak'a yapılan ihracat, Türkiye'nin komşu ülkelere ihracatı ve sözde Ermeni soykırımıyla ilgili sorularını yanıtladı. Tüzmen, Rusya'nın yaş meyve sebze ithalatını durdurmasının yeni bir durum olmadığını, yaklaşık 5 senedir her yıl Rusya'nın Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na gıda karantina belgelerinin ve bitki sağlık sertifikalarının tanzimiyle ilgili olarak yazı yazdığını söyledi. Konuyla ilgili daha önceki durumları şahsi ilişkilerle ve tanıdıkları grupları devreye sokarak hallettiklerini ifade eden Tüzmen, ''Hep bu şekilde yumurta kapıya geldikten sonra hareket etmiştik. Rusya 7 ay önce gönderdiği yazıya halen cevap alamadığı için durdurmuş. Bütün diplomatik kanalları, kendi kişisel arkadaşlarımızı da kullanarak çözmeye çalışıyoruz'' dedi. Rusya ile yaklaşık 220 milyon dolarlık bir ihracat olduğuna dikkati çeken Tüzmen, bu durumun Finike'den Hatay'a kadar olan bölgede yaş meyve sebze ihracatçılarının büyük sıkıntılarla karşılaşmasını neden olduğunu söyledi. Bu sorunun acil çözümü elbirliğiyle çalışıldığını, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın harekete geçtiğini kaydeden Tüzmen, ancak Akdeniz sineği olarak adlandırılan zararlı nedeniyle bütün yaş meyve sebze ihracatının durdurulmasının bir haksızlık olduğunu kaydetti. Tüzmen, ancak bunun nedeninin sadece Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın yazısının gecikmesinden kaynaklandığını söylemenin yanlış olabileceğini vurgulayarak, yazının sadece önemli bir koz olduğunu kaydetti. -FRANSA'DAKİ REFERANDUM- ''AB'nin katı yapısının biraz daha sulanması Türkiye'nin girişini biraz daha da kolaylaştıracaktır'' şeklinde görüşler bulunduğunu belirten Tüzmen, bunun zaman içinde görüleceğini kaydetti. AB'nin genişleme sürecindeki 15'lerden sonraki ikinci 25'te kalite ve kantite çarpışmasının yine kendisini göstereceğini ifade eden Tüzmen, çünkü bazı ülkelerin apar topar gerekli standartları tam sağlayamamalarına rağmen bu işin içine çekildiklerini söyledi. Tüzmen, ileride AET'nin tekrar ana hatlarıyla ağırlık kazanmaya başlayacağını ileri sürdü. Burada oyun sonucunu çok ciddi bir biçimde Fransız çiftçilerinin belirlediğini belirten Tüzmen, ''Neden? Senelerce tarıma dayalı bir ekonomi vardı ve bu sanayileşmenin baskısını yemişti. Ancak daha sonra prim verildi, sübvanse edildi. Ama tarım kesimi bu işe karşı oldu'' diye konuştu. Bunun da tarım kesiminde ulus devlet kavramının daha yaygın olduğunu gösterdiğini ifade eden Tüzmen, ancak bunun Hollanda'daki oylamaya menfi etkileyerek, tetikleyebileceğini kaydetti. AT'nin burada AET'ye doğru tekrar bir viraj almak zorunda kalabileceğini iddia eden Tüzmen, bunun da hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin olayı daha farklı bir gözlükle değerlendirmesini sağlayacağını bildirdi. Tüzmen, ''Çünkü yavaş yavaş herkes şunun farkına varmaya başladı. Brüksel'de bir bürokrasi imparatorluğu kurulmaya başladı. Buradan herkesin artık şikayeti var. Karar verme mekanizmaları son derece yavaş işliyor. Karar verildiği zaman o ülkenin bütün hakları, özellikleri, bütün kesimleri, sektörleri çok iyi bir şekilde masaya yatırıldığı konusunda bazı tereddütler var'' diye konuştu. ''Böylesine bir bürokrasi imparatorluğuna acaba bütün Avrupa teslim edilebilecek mi?'' diye soran Tüzmen, karar verme sürecindeki uzamanın ülkelerin şikayetlerini artırmaya başladığını söyledi. AT'nin bunu aşmak zorunda olduğunu ifade eden Tüzmen, böylesine bir genişlemeden sonra tekrar siyasi çemberin daraltılması, ekonomik çemberin artırılmasının söz konusu olabileceğini kaydetti. -TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİ- Fransa ve Hollanda'da yapılan referandumların 2 ülkenin kendi iç işi olduğuna dikkati çeken Tüzmen, burada Türkiye'nin AB'ye girmesinin değil, AB Anayasası'nın oylandığını hatırlattı. Tüzmen, ''Türkiye için müzakere tarihi olarak belirlenen 3 Ekim'de taksimetre çalışmaya başlıyor'' dedi. Buna göre çalışmaları hızlandıracaklarını, başmüzakerecinin de belli olduğunu kaydeden Tüzmen, ''Türkiye'nin rotası belli. Bunu en iyi şekilde izlemeye devam edeceğiz'' diye konuştu. AB'nin bu referandumun sonuçlarını mutlaka tekrar gözden geçirmek zorunda kalacağını ifade eden Tüzmen, Avrupa'da siyasi topluluktan tekrar ekonomik topluluğa doğru bir yönelme olacağını düşündüğünü söyledi. -TÜRKİYE'NİN KOMŞULARIYLA TİCARET HACMİ- Göreve geldiklerinde Türkiye'nin komşu ülkelere toplam ticaret hacminin yüzde 3-4'ler seviyesinde olduğuna dikkati çeken Tüzmen hükümet olduktan sonra ise bu rakamın yüzde 11-12'lerden yüzde 28'lere çıkardıklarını kaydetti. Tüzmen, rakamsal bazda ise bu oranın 18.5 milyar dolar olduğuna söyledi. Tüzmen, bu sene 180 milyar dolar ticaret hacminin 90 milyar dolarının AB ile yapılacağını belirtti. -IRAK- Irak'a ihracatla ilgili olarak ise ''Burası elimizden geleni yapmamız gereken bir yer'' diyen Tüzmen, Irak'taki kaos ortamının kısa vadede çözüleceğini düşünmediğini kaydetti. Tüzmen, ''Yanı başımızda bir Lübnan yaratılmaya çalışılıyor. Buna rağmen Irak'a 1.8 milyar dolar seviyesinde olan ihracatımızın bu sene 2.5 milyar dolar olacağını tahmin ediyorum'' dedi. Tüzmen, 2003-2004'te Irak'a 4-5 milyar dolar ihracat yapabilecek altyapıyı hazırladıklarını bildiren Tüzmen, ''Irak konusunda hedeflediğimiz noktalara ulaşamadık. Toplam ithalatı içinde 13. sıradan 3. sıraya gelmeyi başardığımız Irak, bu kaos ortamından bize ancak bu kadar imkan sağlıyor'' diye konuştu. Kürşad Tüzmen, Asya'daki çalışmaların gelecek dönemde ticaret hacminde yüzde 40-50 oranında bir artışı sağlayacağını da kaydetti. Van Gölü çevresinde 200 milyon dolara mal olacak bir tren yolu yapılacağını, bunun turizm açısından da önemli olduğunu ifade eden Tüzmen, ''Belki önümüzdeki günlerde sadece 50 milyar doları turizmden İstanbul kazanacak ve ona yakın bir rakamı da Güneydoğu ve Doğu Anadolu'dan kazanırız diye düşünüyoruz'' dedi. -SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI- Tüzmen, öncelikle Ermenistan Anayasası'nda yer alan ve Türkiye'nin öz değerlerini rahatsız eden durumların değiştirilmesi, Karabağ'daki işgalin ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. ''Ermenistan'ın bir mermer bloğa defalarca aynı noktaya damla damla su akar gibi yaptığı ve seneler itibariyle başarılı olduğunu söyleyebileceğim dezenformasyon kampanyası durdurulmalıdır. Doğru bilginin artık dünya kamuoyuna diaspora tarafından verilmesi lazımdır'' diyen Tüzmen, Türkiye'nin tarihte başını öne eğecek hiçbir soykırım hadisesi olmadığını kaydetti. Tüzmen, tehcirin olduğu dönemde kabinede 2 tane Ermeni bakan bulunduğunu ve bunların tehcirin ardından görevlerine devam ettiklerini vurgulayarak, tarihin iyi irdelenmesi gerektiğini söyledi. Bunun çocuklara objektif bir şekilde öğretilmesi gerektiğini belirten Tüzmen, ''Doğrusunu öğretmemiz lazım. Bu dezenformasyon 40 kere söylenen bir yalanın gerçek anlaşılması gibi bütün dünya kamuoyunda bizi soru işaretli bir noktaya taşımıştır'' dedi. Tüzmen, bu belirtilen unsurlarda gelişme sağlanması halinde Türkiye'nin kendi mallarını direkt olarak Ermenistan'a satabileceğini söyledi.