Rüşvetin sesi çantadaki böcekte!

Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’a gelen ihbar maili üzerine Mali Şube ekipleri 2010 yılında çalışma başlattı. 14 ay süren çalışmanın ardından, 2011 Aralık ayı ile 2012 Ocak ayında 2 dalga halinde yapılan operasyonda 130 kişi gözaltına alındı, 11’i polis 40 kişi tutuklandı. Operasyonun detaylarına göre hedefteki Jasmin, Lilyum, Mimoza ve Diva masaj salonlarının sahibi Hakan Ato’nun rüşvetle kendisine bağladığı polisler, zaman zaman cep telefonu konuşmalarında açık verseler de genelde dikkatli davranıyordu.

Polisler, operasyonları “Arıza var”, “Yarın akşam halı sahaya maça çağırıyorlar” diyerek haber veriyordu. Çete üyelerinin, “Kıvırcık”, “Yumurtacı”, “Ağa”, “Amca” lakapları taktığı köstebek polisler, telefonda daha fazla ayrıntıya girmiyordu. Dinlendiklerinden şüphelenen polisler, ankesörlü telefondan Hakan Ato’yu arıyor ve “Yarım saat sonra buluşalım” diyerek, daha önce belirlenen buluşma yerinde görüşüyorlardı.

Sürekli şifreli ve kısa yapılan konuşmalar polisin elini kolunu bağladı. Çete bir türlü deşifre edilemiyordu. Bunun üzerine mahkeme kararıyla Ato’nun yanından ayırmadığı çantasına “böcek” yerleştirilmesine karar verildi. Dinleme cihazından gelen ilk sesler soruşturmanın seyrini değiştirdi. Polisler, Ato’yla buluştuklarında rüşvetten başka bir şey konuşulmuyordu. Polisler Ato’ya masaj salonlarına yapılacak baskınlarla ilgili bilgi veriyorlar, bunun karşılığında 8-10 bin lira alıyorlardı. Polisler aldıkları paraları saymayı da ihmal etmiyorlardı. Böcek, para sayma seslerini bile kaydetti.

Dinlenen bütün bu görüşmeler aynı zamanda gizli kamerayla da kayda alınıyordu. Hakan Ato, yapılan dinlemelere yansıyan görüşmelerde, Prenses Masaj Salonu’nu Perihan Yağcı ile polis memuru O.Ş.’nin birlikte işlettiklerini söylüyor, O.Ş.’nin kendi masaj salonlarına baskın yaptırdığından şikâyet ediyor. Ato ve O.Ş. arasındaki husumeti sonlandırmak için diğer polislerin ayarladığı görüşme de kamerayla kayıt altına alınıyor. O.Ş.’ye gözaltına alındığında masaj salonunda bir ortaklığı olup olmadığı soruluyor. O.Ş., “Masaj salonunun sahibi kız arkadaşım. Herhangi bir ortaklığım yok” yanıtını veriyor. Şişli Belediyesi Zabıta Müdürlüğü’nde görevli zabıtalar ise polisler kadar dikkatli değildi. Yapılacak olan baskınları telefon açarak, “Biz geliyoruz birazdan tamam mı yoldayız. Haberin olsun” diyerek söylüyorlardı. Yapılan kameralı takipte, Hakan Ato’nun adli görevlilerle yaptığı görüşmeler de kayıt altına alındı. Ato’nun bir savcının odasına girerken ve çıkarken görüntüleri alındı. Görüşme sonrası yapılan telefon dinlemelerinde, savcının davalık olan masaj salonuyla ilgili devreye girdiği konusunda konuşmalar yer aldı.

Hakan Ato: Mehmet’e toplam 4 ay içerisinde belki ben 5 milyar para yedirdim. Ben sana bi şey söyleyeyim mi. Şu Lilyum açıldığından beri verdiğim paraya şurda en güzel daireyi alırdım.

Polis H.Ö.: Araştırmada şeflere verdin... Başka kime verdin E.’ye verdin, M.’ye verdin, E.’ye verdin başka kimlere verdin?

Hakan Ato: Ben senin kardeşinim, bırak bütün masrafını ben çekeyim buradaki evi ben tutayım. İçimden gelerek bütün samimiyetimle namusum şerefim üzerine bu evi ben tutayım.

H.Ö: Sen madem bana güzellik yapacaksan, dilim varmıyor söylemeye.

Hakan Ato: Söyle yav ne kadar lazım?

H.Ö: 3-4 milyar lazım.

Hakan Ato: Tamam, problem yok, hiçbir sorun yok sana ben 3-4 milyar ayarlayacağım.

Kepçeyle dağıtıyorum

Hakan Ato: Ben dışarıyı sağlamışım, emniyetliliğini sağlamışsam benim işte Emniyet’ten sağlam olduktan sonra problem yok, yürü yürüyebildiğin kadar. Bi ton para dağıtacağım, ya ben kaşıkla alıyorum kepçeyle geri dağıtıyorum ya yani zor işlerle uğraşıyorum. Evet Toker’i aradım ben, Toker’e bu ay 4 milyar para verdim.

Polis S.Y: Ne dedi?

Hakan Ato: Tamam ya dedi ama bi daha vermeyeceğim.

S.Y: Ver ver daha 20 günü var.