Ruşen Çakır, AYM Başkanı Haşim Kılıç'a seçim barajının kaldırılmasına ilişkin tartışmalarla ilgili yazısında 'Yeni darbecimiz' dedi.
Abone olİNTERNETHABER.COM
Ruşen Çakır, bugünkü yazısında son günlerin bir numaralı gündem maddesi olan' seçim barajının kaldırılması-düşürülmesi" konusunu ele aldı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Çakır'a ironik bir şekilde 'Yeni darbecimiz' dedi.
Çakır, Kılıç'a 'darbeci' derken, aslında Erdoğan yanlılarının, Gülen Cemaati'nin ardından yeni düşman-hedef-darbeci olarak kendilerine Haşim Kılıç'ı seçtiklerini dile getirdi.
HAŞİM KILIÇ NE DEMİŞTİ?
Birkaç gündür Türkiye'nin gündemini belirleyen; yüzde 10'luk seçim barajının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceği üzerine çıkan tartışmalarda, Haşim Kılıç konuya ilişkin "Bu konuda bireysel başvuruda bulunan partiler, bizden yüzde 10 barajının hak ihlali olduğunu tespit etmemizi ve iptal kararı vermemizi istiyorlar. Tabii şu aşamada esasa dair bir şey söyleyemem. Öncelikle halledilmesi gereken önemli usul sorunları var çünkü." demişti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, seçim barajına yönelik olarak yapılacak başvuruları "2-3 hafta içinde" karara bağlayacaklarını ve 'barajın hak ihlali' olduğu kararının çıkması halinde bunun 2015 seçimlerini de bağlayacağını söylemişti.
İşte Ruşen Çakır'ın o yazısından çarpıcı satırlar:
SALI günü Meclis kulislerinin en fazla ilgi gören kişisi, Habertürk Gazetesi yazarı Muharrem Sarıkaya’ydı. Gerek iktidar, gerekse muhalefet partilerinden çok sayıda milletvekili ve yönetici, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç ile yüzde 10 barajı üzerine yaptığı söyleşi hakkında kendisiyle konuşup tartıştı. AYM’nin böyle bir hakkı olmadığını söyleyene tanık olmadım.
Sarıkaya’nın yazısının ardından AYM’nin barajı kaldırıp kaldır(a)mayacağı üzerine çok şey yazılıp söylendi. Bu tür hukuki/ yasal konulardan anlayan biri değilim, fakat tartışmalardan çıkardığım kadarıyla önümüzdeki genel seçimlere muhtemelen yine yüzde 10 barajıyla gireceğe benziyoruz.
"BARAJIN KALKMASI SADECE HDP'YE YARAR"
Mevcut şartlarda barajın kalkması, esas olarak ve belki de sadece HDP’ye yarar. Seçimlere bağımsız adaylarla değil de parti olarak girmesi halinde HDP’nin mevcut milletvekili sayısını ikiye katlaması bile mümkün olabilir. Bu durumda en büyük kaybın kendilerinden olacağı için AKP’lilerin barajı savunmaları ilk bakışta anlaşılır bir şey. Ama madalyonun diğer yüzüne bakınca, iktidar partisi eğer çözüm sürecinde sahiden samimiyse, bunu başarmak için zayıf değil tam tersine güçlü bir muhataba ihtiyacı olacaktır. Eğer HDP bugün baskın olan eğilime uygun olarak seçime baraja rağmen parti olarak girer ve yüzde 10’un altında kalırsa bu durum çözüm sürecini iyice zora sokar.
DARBE KORKUTMACASINA DEVAM
Tabii olayın bir de Tayyip Erdoğan-Haşim Kılıç çatışması boyutu var. Muhafazakâr kimliğiyle temayüz eden, AKP’nin kapatılmamasında son derece kritik bir rol oynamış olan Kılıç, bir süredir siyasi iktidarın önde gelen isimleri ve destekçileri tarafından “son vesayetçi” olarak gösteriliyor.
Nisan ayında AYM açılış töreninde yaptığı konuşmanın ardından zirve yapan ama bir süredir yatışmış görünen Kılıç aleyhine propagandalar yüzde 10 olayıyla birlikte, kaldığı yerden, üstelik şiddetlenerek devam ediyor. Bu kavganın kabaca iki nedeni var:
1- Erdoğan “kuvvetler ayrılığı” ilkesinden memnun değil, özellikle yargıdan şikâyet ediyor ve AYM’nin güç ve etkisini sınırlamak istiyor.
2- Erdoğan, siyaseti “düşmanlara karşı savaş” temelinde kurguluyor ve düşmansız kaldığında kendine yeni düşmanlar yaratıyor.
"ERDOĞAN YANLILARININ CEMAATTEN SONRA KILIÇ'I DÜŞMAN İLAN EDECEĞİ BELLİYDİ"
Erdoğan yanlılarının Gülen Cemaati’nden sonra AYM ve Kılıç’ı da düşman ilan edecekleri, hatta bu iki odak arasında bağlantı olduğunu da ileri sürecekleri belliydi. Nitekim Kılıç aleyhtarı yorumların çoğunda AYM Başkanı’nın 17-25 Aralık kriziyle birlikte tutum değiştirdiği söyleniyor ki şahsen çok emin değilim.