BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Rus Generalin Ermeni Raporu

Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı Tuğgeneral Leonid M. Bolhovitinov'un 11 Aralık 1915 tarihli resmi Ermeni Raporu

Abone ol

Mehmet Perinçek, Ermeni Meselesi ile ilgili Rus belgelerini gündeme getimeye devam ediyor. Perinçek, "11 Aralık 1915 Tarihli Resmi Ermeni Raporu" kitabında Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı Tuğgeneral Leonid M. Bolhovitinov’un bir raporunu okuyucuya sunuyor. Perinçek, 11 Aralık 1915 tarihli raporu, Rus Genelkurmay Arşivi’nde bulmuş. Rapor, tıpkı kitabın sonunda yer alan fotoğraflar gibi, dünyada ilk defa yayımlanıyor.

Rus üst düzey askeri yetkilileri Çar’a şikâyet
Perinçek’in titiz icelemesini sayesinde Birinci Dünya Savaşı esnasında Ermeni önderlerin, Ermeni gönüllü birliklerinin Türklere ve Kürtlere karşı giriştiği saldırılara izin vermeyen Rus üst düzey askeri yetkililerini Çar’a şikâyet etmek için bir rapor düzenlediklerini öğreniyoruz. Bolhovitinov’un raporu, hem bu Ermeni raporunu hem de ona verdiği yanıtları içeriyor. Nitekim arşivde bulunan özgün metin iki sütundan oluşuyor. Bolhovitinov sol sütunda Ermeni iddialarını aktarıyor, sağ sütundaysa bu iddialara yanıt veriyor. Burada dikkat edilmesi gereken Bolhovitinov’un, raporun yazıldığı tarihte, Türklerle savaşmakta olan bir ordunun komutanı olmasıdır. Kısacası rapor, iç yazışmadır ve propaganda amacı taşımıyor.

Halkını ateşe sürmek
Perinçek’in kitabı iki açıdan önemlidir. Birincisi, Bolhotinov’un aktardığı Ermeni Raporu sayesinde söz konusu dönemde Ermeni gönüllü birliklerinin oynadığı rol yoruma gerek kalmaksızın ortaya çıkmaktadır. Raporu hazırlayan Ermeni önderleri, savaş esnasında Rus ordusunun yanında saf tuttuklarında “nereye gittiklerini, nasıl korkunç bir sınavdan geçeceklerini bildiklerini” söylüyorlar. Buna göre Ermeniler “her şeyi riske atarak Türkiye’den kesin olarak vazgeçmiştir”.

Bu karardan sonra Ermenilerin “Türkiye’de ya da Türkiye’yle yaşamaları” mümkün değildir. Ayrı bir devlet kurmaktan ya da ölmekten başka çare kalmamıştır. Ayrı bir devlet ise ancak Rusya’nın kesin zaferiyle mümkündür. Rapora göre bu yüzden, gönüllü birlikleri pratiğinin de gösterdiği gibi, Ermeniler Rusya’nın en sadık müttefikidir. Ama Rusya bu sadakate gereken önemi vermemekte, Ermeni gönüllü birliklerinin Müslüman halka karşı giriştiği kıyım hareketine zorluklar çıkartmaktadır.

Bağımsız Ermenistan fikri Londra'da doğmuştur.
Belgelerin diğer bir önemli yanıysa Bolhotinov’un söz konusu rapora verdiği yanıtlarda gizlidir. Bolhotinov, Ermeni Meselesi’nin İngilizler tarafından yapay olarak oluşturulduğunu net bir biçimde tespit etmektedir. 1890’lı yılların başına kadar Türkiye’de Ermeni Meselesi hiç yoktur veya daha sonraları ulaştığı noktadan çok uzaktır. “Bağımsız Ermenistan” fikri Londra’da doğmuştur. Bu tarihten sonra Ermeni liderleri, İngiltere’nin ve Avrupa diplomasisinin çıkarları uğruna, kendi halklarını ateşe sürmüştür. Bu dönemde Ermeni önderleri sadece kan dökmeyi hedeflemektedir. Bütün stratejileri, bu yolla Avrupa’nın müdahale etmesinin önünü açmaktan ibarettir. Bolhotinov’a göre Müslümanların Ermenilere yönelik zulmü, Ermeni önderlerin sonunu bile bile bilinçli olarak yaptığı faaliyetlerin bir sonucudur. Ermeni elebaşları, kendi ektiğini biçmiş, siyasi hayalleri için sivil soydaşlarının hayatı ve refahıyla oynamıştır.


Bolhotinov’un raporunun bir diğer önemiyse karşılıklı boğazlaşmalar ve tehcir ile ilgilidir. Bolhotinov öncelikle kayıplar söz konusu olduğunda Ermenilerin “abartma özelliğinin dikkate alınması gerektiğini” ifade etmektedir. Birinci Dünya Savaşı esnasında Ermeni gönüllü birlikleri Müslüman halka karşı vahşice bir kıyıma girişmiştir. Üstelik bu kıyım ve yağma siyaseti o kadar dayanılmaz bir noktaya gelmiştir ki sonunda Rus askeri yetkilileri müdahale etme gereğini hissetmiştir. Aslında Bolhotinov’un raporu Rusya sınırları içindeki Türklere ve Kürtlere yönelik Ermeni kırımının tehcire tepki olarak yapıldığı iddiasını açık bir biçimde yalanlamaktadır.

Çünkü Bolhotinov’un raporunda sözü edilen olayların çok büyük bölümü tehcirden önceki dönemde geçmektedir. Öte yandan Bolhotinov Ermeni gönüllü birliklerinin sivil halka karşı giriştiği vahşetin her türlü izanın ötesinde olduğunu da belirtmektedir. Söz konusu gönüllü birliklerin disiplinsizlik, korkaklık, hırsızlık ve gasp gibi “asker şerefine yakışmayan” işlerine sıkça rastlanılmaktadır.

Ama işgal edilen Türk topraklarındaki Müslüman sivil halka karşı giriştikleri tecavüzler dayanılmayacak bir noktaya ulaşmıştır. Ele geçirilen yazışmalar gönüllülerin Kürt nüfusun neredeyse tamamını imha etmeyi planladığını göstermektedir. Üstlerine yazdığı raporda Bolhotinov bu tür davranışların bölgeyi kontrol etmelerini zorlaştırdığını ama Ermeni gönüllü birliklerinin bu durumu hiç önemsemeden ve hiçbir uyarıyı kabul etmeden saldırılarını sürdürdüğünü ifade etmektedir.

Her nisan ayında “Avrupa diplomasisi” yeniden hareketlenir ve Ermeni Meselesi ile ilgili tartışmalar daha bir alevlenir. Kitap, hararetin arttığı şu günlerde dikkatle okunması gereken bir kaynak olarak öne çıkıyor. (Haluk Hepkon)