Rumları Gümrük Birliği dışında bırakmak birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Konuyu değerlendiren Bakan Gül'de problemi aşacak adımlar atılacağını söyledi.
Abone olRadikal Gazetesi'nden Murat Yetkin'in haberine göre, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, hükümetin AB ile mevcut Gümrük Birliği anlaşmasını Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'yle de imzalamak için formül arayışında olduğunu açıkladı. Mısır'ın başkenti Kâhire'deki temasları sırasında Radikal'in sorularını yanıtlayan Gül, Gümrük Birliği konusunda Güney Kıbrıs'la ortaya çıkan pürüzün yakında giderileceğini söyledi. Türkiye'nin Gümrük Birliği anlaşmasını 1 Mayıs 2004'te üye olan 9 ülkeye genişletmesi, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'ni dahil etmemesi siyasi ve hukuki bir tartışma başlatmıştı. Gül, şöyle konuştu: "Bu konuda arayış devam ediyor. Rum tarafına bu kozu vermeyeceğiz. Doğru adımı atmak için formül arıyoruz. Sanırım bugünlerde belli olur" Gül, bu konunun önceki gün AB Genişleme Sorumlusu Günter Verheugen ile yaptığı telefon görüşmesinde gündeme gelip gelmediği sorusuna ise "Türkiye-AB ilişkilerinin pek çok boyutu konuşuldu" yanıtını verdi ve doğrulamaktan kaçındı. Gül'ün bu açıklamasının KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat'ın önceki gün Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşmesi ardından yapılması da dikkat çekiyor. Dışişleri Bakanı'nın Kâhire'deki temaslarındaki ağırlık da Kıbrıs oldu. Gül, gerek Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, gerekse Arap Birliği Genel Sekreteri Emir Musa ile yaptığı görüşmelerde KKTC üzerindeki siyasi ve ekonomik ambargonun kırılması için destek istedi. KKTC'nin İslam Konferansı Örgütü'ndeki 'Kıbrıs Müslüman Toplumu' namına gözlemci statüsünün 14-16 Haziran İstanbul toplantısında Annan Planı'ndaki gibi 'Kıbrıs Türk Devleti' namına gözlemci statüsüne yükseltilmesi için çalışıldığını söyleyen Gül, şöyle devam etti: Uygun ortamı bekliyor "Biz şu anda tanınması için çalışmıyoruz. Annan raporu çerçevesinde hareket ediyoruz. Ne kadar makul gidersek o kadar kazandığımız görülüyor. Gerçekçi olmak lazım. Sonuç almak için raporu iyi değerlendirmek lazım. Olmayacak bir zamanda kabul edilmesi zor taleplerle ortaya çıkarsak adım atmak isteyen dostlarımızı da zor durumda bırakırız, engelleriz. Şu aşamada, 'tanıyın' demek sonuç alıcı olmuyor." Dışişleri Bakanı'nın 'Kıbrıs Rumlarının eline koz vermeme' ve 'Verilebilecek olanı isteme' taktiklerinin hangi noktadan sonra Kıbrıs Türkleri ve Türkiye çıkarlarına halel getireceği hâlâ geçerliliğini koruyan bir soru. Gül ise şu ana dek izlenen siyasetin sonuç getirdiğinde ısrarlı. Gül, AKP hükümetinin Kıbrıs siyasetinin izlediği çizgiyi şöyle tanımlıyor: Şimdiye dek siyasetçiler risk alamadı, sorumluluk alamadı. Hükümetler, sorumluluğu paylaşmak, dağıtmak istediler. Hem yetki kullanacaksınız hem sorumluluk almayacaksınız. Bu olmaz. Nitekim olmadı. Biz tersini yaptık. Siyasi sorumluluk aldık ve riskini de üstlendik. İşi üstlenir üstlenmez Dışişleri ve Genelkurmay'ın birlikte çalışmasını istedik. Şimdiye dek hep ayrı dosyalar hazırlanmış, sonra bunların birleştirilmesi istenmiş. Oysa ayrı dosyalar gelince her kurum ister istemez, kendi dosyasında ısrar ediyor, sonuç çıkmıyor. Oysa bu kez hazırlık aşaması belki daha zor oldu ama sonuçta ortaya tek dosya, tek görüş çıktı. Siyasi kararlılığımızı baştan itibaren gösterdik. Hem içeride hem dışarıda aynı şeyi söyledik. Uzlaşmayan taraf olmayacağımızı, bir adım önde olacağımızı söyledik. Neticede, Kıbrıs'ta iki toplumun birlikte yaşamak istemediğini ve egemenlik paylaşmak istemediğini söyleyen, böyle söylediği tescil edilen taraf Türk tarafı değil, Rum tarafı oldu. Bundan sonra ne olacağını zaman gösterir. Belki Rum tarafı AB sistemine girdikçe kuzeyle birleşme fikrinden tamamen uzaklaşacak. Belki o zaman anlaşarak ayrılmak isteyecekler. Belki de birleşmek isteyecekler. Her iki durumda da Kıbrıs Türklerinin haklarının korunması ve güçlendirilmeleri gerekiyor. Bunun için çalışıyoruz.