BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

Rum kesiminden Erdoğan'a yanıt!

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in dün Kıbrıs Rum kesiminde yaptığı konuşmanın yankıları sürüyor.

Abone ol

Kıbrıs Rum kesiminin Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu, "kendi çıkarlarına da olduğu için Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediklerini ve üyeliği engellemek için fırsat aramadıklarını" söyledi.

Kiprianu, Alman "Frankfurter Allgemeine Zeitung" gazetesine verdiği demeçte, "Türkiye ile sürdürülen üyelik müzakerelerinde çok sayıda başlık açıldığını" ifade ederek, "Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz. Üyeliği engellemek için fırsat aramıyoruz. Eğer hedefimiz bu olsaydı 2004 yılında müzakerelere başlanmasına onay vermezdik. Hatta komşumuzun Avrupai bir Türkiye olması bizim çıkarımıza. Bir AB üyesi gibi davranarak, aynı değer ve prensiplere bağlı bir Türkiye istiyoruz" ifadesini kullandı.

"Türkiye'nin liman ve havaalanlarını Kıbrıs Rum kesiminden gelen gemi ve uçaklara açmadığının" belirtilmesi üzerine Kiprianu, "bu nedenle AB'nin daha 2006'da 33 fasıldan 8'ini açmamaya karar verdiğini" ifade etti.

"Rum kesiminin 2009'da neden hala 6 faslın açılmasını engellediğinin" sorulması üzerine de Kiprianu, "Burada önemli olan sadece Ankara Protokolü'nün gerçekleşmesi değil. Türkiye'nin bunun dışında başka sorumlulukları da var. Kıbrıs cumhuriyetini (Kıbrıs Rum kesimini) tanıması, ilişkileri normalleştirmesi ve bizim uluslararası örgütlerin toplantılarına katılmamızı engellememesi lazım. Türk tarafından bunların uygulanması konusunda küçük bir jest bile yapılmadığı için ek önlemlerin alınması gerekiyordu" dedi.

"Türkiye'nin AB'ye girmek istemesine rağmen bir AB ülkesini tanımadığını" ifade eden Kiprianu, "Türkiye'nin günümüzde Avrupa yolunda ilerlediği için Kıbrıs sorununu çözmek istediğini, kendilerinin de Kıbrıs'ta 1974 yılından önceki şartlara dönemeyeceklerini anladıklarını, bu nedenle BM Güvenlik Konseyi'nin iki bölgeli, iki toplumlu federasyon kurulması yönündeki önerisini desteklediklerini" kaydetti.

Kiprianu, "adada doğrudan görüşmelerin yapılmasının uzun zaman alabileceği, ancak sonuçta alınacak kararların referandumlarda kabul edilmesi olasılığının çok daha yüksek olduğu" görüşünü dile getirdi.