BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak partisinin grup toplantısında konuştu.
Abone olBarış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Başkanı Gültan Kışanak,partisinin grup toplantısında konuştu.
Kışanak, “Bugün başörtüsü sorununu çözmüş olmak hepimiz için büyük bir kazanımdır. Eşitlik açısından önemli bir kazanımdır. Alevi yurttaşlarımızın eşitlik talebine de yanıt verilmelidir” dedi. BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu. Alevilerin hak ve özgürlük arayışı eşit yurttaşlık arayışı konusundaki mücadeleleri sonuç verirse Türkiye’de toplumsal barış sağlamanın daha kolay olacağını ifade eden Kışanak, “Hem de tüm orta doğu da haklar barış içerisinde yan yana yaşama imkanı bulacaktır. Adeta demokratik orta doğunun birlikte yaşama geleceği konusunda Alevilik bir imkan sunan ve tüm halkların yan yana kardeşçe yaşama konusunda bir fırsat sunan inançtır. Aleviler Kerbela’dan bu yana Hazreti Ali’nin katledildiğinden bu yana aslında inancı barışla özdeşleştiren, mazumiyetle özdeşleştiren bir inanç halinde günümüze kadar devam etti. Uğradığı zulme ve hakarete rağmen kimseye hakaret etmeyen, kimseye zulmetmeyen inancına daha fazla sarılarak bu zulümlerin ve zalimlerin üstesinden gelmeye çalışan bir barış dilidir Alevilik. Bu anlamda ben orta doğu barışına da önemli katkıları olacağına inanıyorum. Türkiye’nin toplumsal barışına da önemli katkıları olacağına inanıyorum. Bir kez daha tüm Alevi canlarımızın 12 imam yatsı orucunda tuttukları orucun ettikleri duaların hak katında kabul edilmesini diliyorum” şeklinde konuştu.
İstanbul’da Alevi yurttaşlar tarafından bir miting organize edildiğini hatırlatan Kışanak, şunları dedi: “Yaklaşık 50 Alevi örgütü, sivil toplum örgütü, sendika, siyasi partinin katkılarıyla organize edilen bu miting bence çok şey söylüyor. Artık Ankara’nın, hükümetin bu sese kulak verme zamanı geldi. Yıllardır bu ülkede inanç özgürlüğü konusunda yaşanan sıkıntıların mağduru olan bir toplumdur Aleviler. Evet, bu ülkede inançlarından dolayı bakı, zulüm gören birçok yurttaşımız oldu. Başörtülü diye kamusal haklarını kullanamayan kadın arkadaşlarımız oldu. İnsanlar sırf inançlarının gereğini yerine getirdikleri için tehdit olarak algılandılar. Bunun karşılığında baskılara ve zulme maruz kaldılar. Mazlumlar, zulme uğrayanlar birbirini anlamazsa sorunlarımızı çözemeyiz. Bugün başörtüsü sorununu çözmüş olmak toplumsal olarak çözmüş olmak hepimiz için büyük bir kazanımdır. Özellikle kadınlar açısından eşitlik hukuku acısından oldukça önemli bir kazanımdır. Aynı şekilde Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık talebine artık yanıt verilmelidir.”
İSRAİL'İN ÖRDÜĞÜ UTANÇ DUVARI
Peki Türkiye'nin ördüğü duvar nedir? Hani diyorlar ya darbeye darbe diyeceksin. O zaman da duvara da duvar diyeceksin. Bu duvar da utanç duvarıdır. Bu duvarın örülmesinin hiçbir geçerli gerekçesi olamaz. Güvenlik gerekçesi diyorlar... Şu anda Kürtlerin kontrolünde olan yerlerden Türkiye'ye yönelik zerre tehditkar herhangi bir davranış yoktur... Kürtler resmi olarak Türkiye'nin komşusudur. Suriye değil artık Rojava Kürdistan'ı fiili olarak komşusudur.
TÜRKİYE ROJAVA KÜRDİSTANI'NIN KOMŞUSUDUR
Türkiye artık Rojava Kürdistanı'nın da komşusudur. Buradan zerre tehditkar bir yaklaşım olmamıştır Türkiye'ye yönelik.. Hergün bu konuda siyasi açıklamalar yapılıyor. Biz Türkiye'yle dost olmak istiyoruz diyorlar. Biz duvar değil köprü istiyoruz diyorlar. Siyasi, ticari, insani köprüler kuralım diyoruz. Rojava Kürdistan'ındaki Kürtler ve bu yandaki Kürtler sabah akşam dostluk köprüleri istediklerini söylüyorlar. Ama karşılarında bir duvar. Kürtlerin siyaseti ile AKP siyaseti arasında işte bu kadar büyük bir fark var. Kürtler çözüm istiyor. Kardeşlik dostluk istiyor. AKP hükümeti ve Türkiye duvar olsun diyor. Herkes bence artık hakikati görüyor. Kimin çözümden yana olduğunu, kimin çözümü zora soktuğunu, ortadoğunun ve Türkiye'nin normalleşmesinden yana olduğunu bu duvar siyaseti ortaya koymuştur. Mülteci akını diyorlar. Rojava Kürdistan'ından kolay kolay kimse gelmiyor, gelen de geri gidiyor. İnsanlar yurtlarını terk etmek istemiyor. Böyle bir şey yok ortada. İnsanlar topraklarında kalıyorlar. Kentlerinde köylerinde kalıyorlar. Anavatanlarını savunuyorlar. Bölge mayınlıymış duvar o yüzden örülüyormuş. Bu tam da uluslar arası bir suçtur. Türkiye Ottawa sözleşmesine imza koymuş ve mayınları temizleyeceğine söz vermiştir. Şimdi de mayınları korumak için duvar örüyor. Suç işliyor. Türkiye suç işliyor. O mayınları korumakla değil, çıkartmakla görevlisiniz. Bir tane mayın bile temizlenmedi. Bu imza 2003'te koyuldu. Söz verildi ama parmaklarını kıpırdatmadılar. Türkiye-Suriye sınırında tam 1 milyon mayın var. Kürdistan'da yaşayan 7 kişiye bir mayın düşüyor. Bizim ailelerimiz 7 kişi ise, aile başı bir mayın düşüyor. Türkler bu utanca karşı sessiz kalabilir mi? Kürtler bu hakareti kabul eder mi? Kürtler bu hakareti kabul etmeyecek. Bu yanlışa dur denileceğine inanıyorum...
KÜRTLERLE BARIŞMANIZ LAZIM
Bu hükümetin hala Kürtlerle stratejik bir barışa hazır olmadığını görüyoruz. Kürtler açık söylüyor, biz dönemsel ateşkesin içinde değiliz. Bis stratejik bir barış istiyoruz. Ortadoğu'nun en kadim halklarından biriyiz. Türk de Kürt de, Alevi de Nusayri de Süryani de burada yaşayacak. Bu halklar değişmeyecek. Herkesin hak ve hukukuyla yaşayacağı bir düzen kurulmalıdır. Rojava Kürdistanı ve biz bunu arzuluyor. Bu kadim topraklarda yaşayan herkes, Anadolu'da Mezopotamya'da Ortadoğu'da Kürdistan'da yaşayan kim varsa hakkı ve hukukuyla yaşayacak. Ortadoğu'nun barışını istikrarını temin edecek tek yaklaşım budur. Bunu mayınlarla temin edemezsiniz.
TANKLA TOPLA MAYINLA DUVARLA KAZANAMAZSINIZ
Tankla topla kazanamazsınız. En nihayetinde tankla topla zulümle katliamla barışı getiremediniz ortada. Sizin bahsettiğiniz barış, insanlar kimliğinden, inancından, kültüründen, dilinden vazgeçsin anlayışıdır. Uymayanı öldürürüm, olmadı mayın döşerim duvar örerim zihniyetidir. Bir tek çare vardır o da hak ve özgürlüktür. Bunun haricinde hiçbir tehdit Türkiye'nin güvenliğini sağlayamaz. Güvenliği sağlayacak tek şey barıştır. Kürtlerle barışacaksınız. Rojava Kürdistanı'nın özerkliğini kabul edeceksiniz. O zaman güvenlik sorununuz kalmaz.. İstanbul'un beş katı büyüklüğünde bir alan mayınlıdır. Heba edilmiş bir arazidir. Bu toprakların tarıma işletilmeye açılması lazım. Halk ve köylülere iade edilmesi lazım. O tarlaları mayından temizlesin, köylülere versin. Güvenliği o köylüler sağlayacaktır.
AKP EL NUSRA'YA YARDIM EDİYOR, KÜRTLERE ETMİYOR
Türkiye Suriye'ye 2 milyar dolar yardım yaptı. Doğrudur. Peki soruyoruz bir kutu süt Rojava'ya Afrin'e gitmiş midir? Türkiye'nin yaptığı resmi yardımlardan bir kutu süt bile Kürtlere gitmemiştir. Yardımların tamamı Türkiye'nin desteklediği muhaliflere gidiyor. Silah, techizatı geçtik... Türkiye'yi suç işleyen ülke konumuna getirecek iddialar var. Bunları hadi bir kenara koyduk. Afrin'e Kamışlı'ya bir kutu süt, bir paket ilaç gitmemiştir. Oraya giden yardımlar bizim halkımızın topladığı ve kapıları zorla geçirdiği halktan halka yardımdır. Halkın kendi imkanlarından yarattığı yardımları toplayıp bazı kapılardan sınırlı sayıda geçirebiliyoruz. Fakat Türkiye'nin yaptığı yardımlardan Rojava Kürdistan'ı zerre kadar katkı almamıştır. Bu ayrımcılığın nedenini de çıkıp açıklayacaklar. El Nusra'ya El Kaide'ye, ÖSO'ya, Sünni Araplara milyarlarca dolar yardım gönderiyorsunuz. Neden Kürtlere yardım göndermiyorsunuz? Kürtler bu ayrımcılığı görüyor. 2 tane ambulans aylardır sınırda bekliyor, geçirmiyorlar. Engelleniyor. Neden bu ambulansların Kamışlı'ya gitmesi engelleniyor? İki tane un değirmeninin Rojava'ya gitmesi neden engelleniyor? Türkiye'nin bu ablukası sonucunda, Suriye'de bazı tefeci Araplar, Rojava'da insanların alın terini yok pahasına gaspedip Şam'dan un getiriyor. Türkiye Rojava Kürtlerini Esad'a veya ÖSO'ya mahkum etmek istiyor... Ceylanpınar'da bir vatandaşımız katledildi. Gündem bile olmuyor. Yunanistan'dan bir top mermisi gelse ve köyde çalışan birini öldürse hükümet sessiz mi kalacak? Niye oradaki El Kaide bağlantılı çeteler Ceylanpınar'daki vatandaşlarımızı katlederken hükümet ses çıkarmıyor... Bu açıkça hükümetin El Kaide'yi desteklediğinin göstergesidir. Bu sene Ceylanpınar'da tam 5 yurttaşımız çetelerin attıkları toplar sebebiyle hayatını kaybetmiştir. Bu hükümet daha bir tek resmi kınama yayınlamamıştır.
KÜRDÜ ÖLDÜRMEK SERBEST MİDİR?
Genelkurmay üzerinden Arap bölgelerinde yaşanan sınırı geçme ihlalleri sebebiyle kısmi açıklamalar yapılıyor. Kürdü katletmek serbest midir? Kürdü siz bunu reva görürseniz, Kürt de kendi kaderini eline almasını çok iyi bilir. El Kaide bağlantılı çetelerin katliamlarına sessiz kalmayacağız. Bu konuda AKP hükümetinin artık ayrımcı politikalarını Kürtlerin yakından gördüğünü kabul etmesi gerekiyor.
KÜRTLER ARTIK KORKMUYOR, GEÇTİ O DEVİRLER
Korku duvarı aşıldı artık... Kürtler artık korkmuyor. Kürtler neden bu kadar rahat diye endişe ediyorlar, rahatsız oluyorlar. O günler geçti, bir daha da gelmeyecek. Kimse korkmayacak, sinmeyecek, evine kapanmayacak. Halkın özgür iradesine hiç kimse şantaj baskı korku sindirme politikası uygulayamaz. Geçti o devirler... Bu nedenle seviyesiz açıklamalar yapmayı bir kenara bıraksınlar. Sorumluluklarını bilsinler. Birileri provokasyon yapıyorsa bunu açığa çıkarsınlar. Katilleri bulmakta sorumluluk hükümettedir. Bu gerilime karışan partiler de sorumluluk sahibidir.