BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Rojava özerkliğe doğru mu gidiyor?

Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı ve Rojava olarak adlandırılan bölgede oluşturulan Kurucu Meclis ne anlama geliyor? Suriye’nin Kuzeyi’nde özerk bir yönetim yakın mı? Gazeteci Mutlu Çiviroğlu yazdı.

Abone ol

Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı ve Rojava olarak adlandırılan bölgede oluşturulan Kurucu Meclis ne anlama geliyor? Suriye’nin Kuzeyi’nde özerk bir yönetim yakın mı?

Suriye’nin kuzeyinde Kürtler’in yoğun olarak yaşadığı ve Rojava olarak adlandırılan bölgede oluşturulan Kurucu Meclis’le Rojava’nın siyasal yapısının yeniden şekillendirilmesi doğrultusunda önemli bir sürece girildi.

Kamışlı kentinde gerçekleştirilen toplantıda oluşturulan 82 üyeli Kurucu Meclis’in önümüzdeki aylarda geçici yönetim ilanını gerçekleştireceği belirtiliyor.

Bu da hem Suriye’deki krizdeki, hem Türkiye’nin dış politikasında hem de Orta Doğu’daki dengeler açısından kritik bir önemi bulunan bir adım, Rojava’da fiili olarak özerkliğin gerçekleşmesi anlamına gelecek.

Meclis’te sadece Kürtler yok

BBC Türkçe’ye konuşan, Rojava bölgesinde çalışan bağımsız gazeteci Barzan İso, Meclis’te birçok farklı etnik grubun, aşiretin , partinin ve demokratik kitle örgütünün bulunduğunu belirtiyor.

İso, toplantıya Kürt, Arap, Çeçen, Hristiyan temsilcilerin bulunduğunu söylüyor.

Barzan İso, Meclis’in seçim yasasını hazırlayacağını ve ilerleyen dönemlerde seçime gidileceğini belirtiyor.

İso toplantıya, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani’nin üzerinde önemli etkisinin olduğu iddia edilen Suriye Ulusal Kürt Konseyi’nin (ENKS) sadece iki partisinin katıldığı belirtiyor.

Kurucu Meclis’in Rojava bölgesini uluslararası alanda da temsil edeceği, Cenevre gibi toplantılara bu meclis adına gidileceği belirtiliyor.

Kanton modeli hedefi

Barzan İso, Kurucu Meclis içinde İsviçre’den esinlenilerek bir kanton modelinin örnek alındığını belirtiyor:

“Bu modele göre kantonların geçici yönetimde yer alması ve oydaşmacı bir demokrasi kurulması hedefleniyor.”

Bu model kapsamında Afrin, Kobani ve Cizire kantonlarının kurulmasının tartışıldığı belirtiliyor.

‘Özerklik yolunda önemli bir adım’

BBC Türkçe’ye konuşan, NUÇE TV’den gazeteci Amed Dicle Kurucu Meclis’in kurulmasını ‘Rojava deviriminde önemli bir aşama’ olarak yorumluyor.

“Kürtler Şam’a bağlı bir özerk bölge sistemi istiyorlar. Rojava’yı oradaki diğer halklarla beraber idare etmek istiyorlar” diyen Dicle son Kurucu Meclis adımını ve açıklamayı şöyle yorumluyor: “Bu dünyaya, eğer bu olmazsa biz kendi irademizi ortaya koyuyoruz, yolumuza devam ediyoruz mesajıdır. Suriye’deki belirsizliğin geçmesini beklemiyoruz, biz burada geçici bir yönetim kuruyoruz. deniyor.”

Amed, bu son gelişmenin bölgedeki Kürt siyasi aktörler açısından da önemli olduğunu belirtiyor.

“Özellikle KDP’ye yakın partiler bu sürece dahil olmadı ama diğer partiler dahil oldu. Belirli partiler bunun içerisine girmemiş olabilir ama Rojava’daki halkın büyük bir kısmını temsil eden yapılar bu meclisin içerisinde yer aldılar. Bazıları orada sadece PYD’yi muhatap olarak gösteriyorlardı ama PYD artık orada faaliyet yürüten siyasi bir yapıdır ve oranın siyasal bir muhatabı vardır, Kurucu Meclis vardır.”

Amed, Kurucu Meclis’in hedefleri düşünüldüğünde gerçek anlamda geçici yönetimin oluşmasının altı ay alabileceğini söylüyor.

Ankara özerkliğe tepki göstermişti

Türk Dışişleri Bakanlığı yetkileri daha önce yaptıkları açıklamalarda Rojava bölgesindeki olası bir özerk yönetimin kabul edilemez olduğunu söylemişlerdi.

Yetkililer bununla birlikre eğitim ve sağlık gibi günlük ihtiyaçları karşılamak üzere oluşturulan geçici yönetimlerin ise anlaşılır olduğu belirtmişlerdi.

PYD başta olmak üzere bazı Kürt gruplar, Türkiye’yi Rojava’da Kürt gruplarla çatışan radikal İslamcı grupları desteklemekle suçluyor.

PYD Genel Başkanı Salih Müslim geçen hafta, bu grupların eskisi gibi Türkiye üzerinden bölgeye girerek kendilerine saldırmadığını söylemişti.

Şam özerkliğe nasıl bakıyor?

Suriye'de Kürtler pek çok kronikleşmiş sorun yaşıyordu. 2011 Mart ayında başlayan isyanla birlikte Kürtlerin de muhalefete katılacağı ve ayaklanacağı tahminleri yapılıyordu. Bu tahminler kısmen gerçekleşti; Kürtler isyana katıldı ancak Suriye yönetimine de kapıyı kapatmadı. Bu ‘her kesime kapıyı açık bırakan’ politika Kürtlerin hem SUK gibi oluşumlar içinde yer almasını sağladı hem de ülkenin tamamını kontrol etmekte zorlanan Suriye ordusuna yeni bir cephe açmaması nedeniyle uzun vadeli siyasi kazanımların kapısını araladı.

Zaman zaman Kürt silahlı gruplar ile Suriye ordusu arsında çatışmalar yaşansa da El Kaide uzantılı örgütlerin YPG'yi hedef alan saldırılarına kadar Kürtler silahlı oluşumlarını ‘savunma’ çerçevesinde yapılandırdı. Esad yönetimi ile Kürtlerin çizgisi ‘ortak düşman El Kaide'ye karşı mücadelede birleşti. Hatta Devlet Başkanı Beşşar Esad, ‘Kürt gençlerin El Kaide'ye karşı mücadelesini’ övdüğü ifadeler kullandı.

Bütün bunlara karşın Suriye Kürtleri meselesi Şam'da herkesin konuştuğu sırlar arasında. Kürtlerin izledikleri siyaset çerçevesinde siyasi kazanımlarının olacağı bir özerklik anlayışından bahsediliyor. Yine ülkedeki en önemli petrol bölgelerinde bulunan Kürtlerle ‘barış-uzlaşı yapılması zorunluluğu’, Rusya-İran-Irak petrol ve doğalgazının Suriye üzerinden Akdeniz'e aktarılması projelerinde de önem kazanıyor. Ancak özerkliğin çerçevesinin neleri kapsadığı henüz netleşmiş değil.

Son olarak Suriye Kürtlerinin Irak Kürt Yönetimi ve Türkiye ile yaşadıkları sorunlar göz önüne alındığında ilan edileceği belirtilen geçici yönetimin Suriye açısından dış politik bir yönü de bulunuyor. Şam yönetiminin geçici yönetimi desteklemese de ses çıkarmaması olasılık dahilinde.