BIST 9.427
DOLAR 34,42
EURO 36,40
ALTIN 2.848,14
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Rockn Cokeun gizli assolistleri

Rock'n Coke şimdiye kadar assolistleriyle anıldı lakin işin perde arkası hiç de öyle değil

Abone ol

İstanbul'un en işlek caddeleri billboard ilanlarıyla, bez afişlerle malum festivalin kahverengisine bürünmüş, bütün gazeteler, dergiler ve televizyonlar bir ucundan bugün başlayacak büyük rock buluşmasına yer vermiş, başlığa bakıp şaşıracaksınız: Artık Rock'n Coke'ta gizli kalmış ne olabilir ki?

Ama öyle demeyin, noenlarda assolist ampulleri hep daha yüksek volt çeker. Velhasıl bu yıl Rock'n Coke'un assolistleri Placebo ve Muse. Her iki grup da daha önce memleketimizi teşrif etmişler, sevenlerinin kanlarını kaynatmışlar. Fakat ışıklı panoda isimleri daha alt sıralarda yazanlara kanı kaynayanlar da var. Kasabian, The Sisters of Mercy, Gogol Bordello ve Editors'ı, heyecanla bekleyen sevenleri, en samimi hisleriyle anlattı.

GOGOL BORDELLO

Kimsenin evlenmek zorunda kalmadığı düğün
İki senesi vardır; memleket dahilinde bir grup insan var, bırakın 'Sahnede kimi görmek istersin?' sorusunu, 'Dile benden ne dilersen' mucizesinde 'Ya Gogol Bordello buraya gelsin ya da ben onların oraya gideyim' demiştir, diyebilir en azından. Kimse alınmasın ya da alınsın n'apalım, o bir grup insan için bu sene koskoca Rock'n Coke, Gogol Bordello'dur. Kim bu gelenler, kuş mu konduruyorlar?

Elebaşları Eugene Hütz, Kiev doğumlu. Doğduğu yer sonra Ukrayna olur, Hütz önce doğusunda seker, batısına geçer, uyandığı yer Avrupa olur. Kendisi gibi göçmen dört arkadaşla daha New York'ta buluşur. İlk sahneleri zaten düğünler olmuş, şimdi verdikleri her konser de kimsenin evlenmek zorunda kalmadığı düğünlere benziyor zaten. Çingene havaları, Balkan fıkırdamaları, rock'ın istikbali, punk'ın zamanesi... Küreselleşmeye hiç bu kadar güzel karşı durulmamıştır, bu buluşmanın 'coke' ortamında gerçekleşmesi ayrıca manidardır, bir bildikleri vardır.
Pınar Öğünç


EDITORS
Tam festival grubu
Bu yılki Rock'n Coke'da performansı en çok merak edilen isimlerden biri de Birmingham çıkışlı Editors. 2005'te yayımladıkları ilk albümleri The Back Room ile, Eylül 2006'da sahibini bulacak olan Mercury Prize'a, Thom Yorke, Arctic Monkeys gibi isimlerle birlikte aday olan grup, öncellikli olarak Interpol'un Paul Banks'i gibi tınlayan vokalistleri Tom Smith ile dikkat çekti.

Müziklerindeki Joy Division tarzı karanlık, depresif öğelere rağmen, melodilerinin çoğunlukla Gang Of Four gibi hızlı ve akıcı olması sebebiyle tam bir festival grubu olan Editors, Rock'n Coke kapsamında asla kaçırılmaması gereken bir isim olarak ön plana çıkıyor. Ki zaten bu yıl Lollapalooza, V Festival, Ibiza Rocks gibi büyük organizasyonlarda isimlerinin nispeten büyük punto ile yazılmış olması, Editors konserlerinin nelere gebe olabileceği hakkında bir tahmin yürütmenize yardımcı olabilir. Halihazırda daha önce Türkiye'de izleme fırsatını bulduğumuz iki headliner'ın, Muse ve Placebo'nun altında onları da görebilecek olmamızın avantajını iyi değerlendirin.
Alper Bahçekapılı


THE SISTERS OF MERCY
Kült grup diye buna derler
Yakın zamana kadar külliyen tu kaka edilmiş 1980'ler müziği içerisinde en sıkı ürünlerini veren gotik, post-punk kanadın ilk zikredilmesi gereken isimlerinden biri, bu şahsiyetler. 1980'de kurulup, aslında bir tür rahibe tarikatı olup, Leonard Cohen'in fahişeleri konu edinen aynı adlı parçasını kendilerine isim bellediler. 1990'da dağılır gibi oldular. Plak şirketleri ile 1994'te papaz oldular ve kayıt yayımlamaya tövbe ettiler. O gün bugündür, yeni parçalarını dahi sahnedeki icrası ile bırakıp, perdeyi çekiyorlar. Lafın özü sağlam bir konser grubular. Değişmez kurucu eleman 'arıza' bariton Andrew Eldritch önderliğinde, 2004 yılındaki bir yıllık soluklanmalarını saymazsak 10 yıldır sahnenin tepesindeler. Albüm çıkarıp çıkarmayacakları bir muamma. Geçen sene 25. yıllarını gene sahnelerde kutlayan bu çeyrek asırlık endüstriyel, gotik, post-punk, şarkıcı geleneği menşeli The Sisters Of Mercy, konser süresince bizi, gayet kendi çizgisine çektiği muhtelif yorumlarıyla da müzik tarihi içerisinde önüne katıp gezdirecek diye umut ediyorum.
Cem Sorguç


KASABIAN
Bugünün Led Zeppelin'i
Son dönem (son beş yıl diyelim) Britanya'da yaşanan 'gitar müziği' patlamasında pek çok grup parladı, söndü. Kasabian hayatta kalmayı başaranlardan. Avrupa ve Türk gençliği kendilerini ilk albümlerindeki (Kasabian, 2004) iki baba single ile tanıdı. Biri 'Processed Beats', diğeri 'Club Foot'. Güçlü bir gitar sound'ları var. Led Zeppelin 2006'da kurulsa ve insanların dans da edebileceği türde bir müzik yapsa nasıl olurdu sorusunun yanıtı gibi. İngiltere'nin Leicester kentinden geliyorlar ve mesela Four Four Two'ya Leicester City formalarıyla poz verecek kadar futbola düşkünler. İsimlerine gelince, meşhur Charles Manson cinayetleri davasındaki sürpriz tanık, ifadesiyle tarikatı mahkûm ettiren ve tanık koruma programına girerek ortadan kaybolan Linda Kasabian'dan geliyor.

İkinci albümleri 'Empire' henüz piyasa çıktı. Kasabian şu sıra Avrupa'nın en çok konuşulan gruplarından biri, İngiltere'deki en büyük festivallerden Virgin Festival'da çaldılar ve Rock'n Coke kadrosuna dahil olmaları büyük başarı. Konserleri Virgin Festival'da Radiohead ile çakıştığı için çok kalabalık değildi. Ama İstanbul'da hafta sonu izleyeceğimiz en iyi konserlerden biri olacağa benziyor. Sabırsızlıkla bekliyorum. 
Mehmet Tez

www.radikal.com.tr