F.Bahçe'nin dün seyircisiz oynadığı Diyarbakır önünde beraberliği zar zor kurtarması Dilmen'i çileden çıkardı. Dilmen'in en büyük sitemi futbolculara ve sisteme...
Abone olFenerbahçe'nin Daum geldiği günden itibaren en önemli artısı; kaliteli oyuncular olması, iyi kalecisi olması, çok önemli seyirci potansiyeli olmasından çok, uzun yıllardır görülmeyen bir canlılık, oyun disiplini olmasıydı. İyi de oynasa, kötü de oynasa arzusu ve iştahı hep üst düzeydeydi... Fenerbahçe'yi bu yıl için bekleyen en büyük tehlike; iki yıldır gelen başarının verdiği güvenin, vurdumduymazlığa dönmesiydi. Seyirci, motivasyon filan bunlar hepsi önemli tabii... Ancak Fenerbahçe oyuna öyle bir başladı ki, gam yok, keder yok, vurdumduymazlık en üst seviyede... Bırakın rakibe pres yapmayı, gerideyken taçı bile, hazırlık pasını bile, aheste aheste kullandılar. Son 30 dakikalık bölüme girerken taktik açısından takımını çok iyi hazırlamış olan Hüseyin Kalpar, birden bire sanırım skora kendi de inanmıyordu, panik yaptı. Kalpar, hem oyun sistemini değiştirdi, savunma ağırlıklı oynayıp stoperleri çoğalttı, hem de oyun disiplininden kopan Fener'e karşı kontratak yapamadı. Takımı da ceza sahasına gömülünce, iki golü kalesinde gördü. Fenerbahçe'nin oyun düzeninde dörtlü savunma tamam. İki ön libero Appiah ile Aurelio'yu da anladım. Yani 4 ile 2'yi çözdüm. Ancak onların önündeki dört oyuncunun dizilişini hiç anlamadım. Anelka, Nobre'nin yanında mı, arkasında mı oynuyor? Alex arkasında mı, yanında mı oynuyor? Tuncay sol çizgide mi oynuyor, içinde mi oynuyor hiç anlamadım. Çift santrfor desen değil... Nobre'nin arkasında bir üçlü desen, Anelka sağda olmadığı için o da değil. Anlayan beni arasın. Devrede 1-0 geride olan takımda forvet Anelka'nın çıkmasını da anlamadım. Ya taktiksel uyum göstermediğini, ya da başka bir saha dışı faktörden dolayı oyundan çıktığını düşünüyorum. İki maçta kaybedilen dört puan, tekrar son iki yıldaki arzuyu artı yönde geri getirmek için ders olur inşallah. Diyarbakırspor 60 dakika bayağı iyi, son 30 dakikada da galip gelmemek için herşeyi yapan bir takım görüntüsündeydi. Serdar Tatlı mı? Ben bıktım onu yazmaktan. O her gün iyi yönetmekten bıkmadı. Her iki takım yöneticisinin, antrenörünün, futbolcusunun seyirci olmadığı için sahada alkışladığı kişiydi.