BIST 9.997
DOLAR 35,24
EURO 36,73
ALTIN 2.975,92
HABER /  POLİTİKA

Rektörler türbanın rövanşı mı?

Rektör atamaları CHP'yi fena kızdırdı. Kameraların karşısına geçen Kılıçdaroğlu'nun hedefinde Gül vardı.

Abone ol

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, rektör atamalarıyla türban olayının rövanşının alınmak istendiğini söyledi.

Parlamentoda basın toplantısı düzenleyen Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı ne rektörlerin bilimsel dosyalarına, ne mesleki deneyimlerine ne de seçim sonuçlarına bakmıştır. Bir 'öç psikolojisi' ile hareket edilmiş ve o dönemin etkin rektörlerinin tasfiyesi amaçlanmıştır" dedi.

Sezer zamanında neden itiraz olmadı?

Kılıçdaroğlu, "10'uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in döneminde de rektör atamalarının tartışma yarattığını, 1 oy alan adayı da rektör olarak atadığını, o süreçte CHP'nin eleştirisi olmadığını" söyleyen gazeteciye, "O dönemde eleştiri yapmadığımızı söylemek haksızlık olur. Bazı atamalarına da eleştirdik. AKP yandaşı medyanın haksız eleştirilerine katkı yapmamak için Sayın Cumhurbaşkanı'nın bazı eylemlerine eleştiri yöneltmedik o dönemde" karşılığını verdi.

"Bu doğru bir davranış mı?" sorusuna karşılık "Doğru bir davranıştır" diyen Klıçdaroğlu, "Cumhuriyet'i korumak adına doğru bir davranıştır. Eğer, bugün yapılan atamalarda ölçü Cumhuriyet karşıtlığı ise buna şiddetle karşı çıkarız. Bu da bizim temel görevimizdir" diye konuştu.

"Türkiye Gül'ün siyasi hırsının tutsağı oldu"

Kılıçdaroğlu, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı makamına oturmasının, Türkiye'de önemli bir kırılma sürecini başlatacağını, bunun Cumhuriyet ile hesaplaşma anlamına geleceğini duyarlı ve sorumluluk sahibi çevreler ile birlikte kendilerinin de dile getirdiğini söyledi.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Ancak, bu siyasi akıma sadakatle bağlı liberal çevreler, siyasi iktidarla çıkar ilişkisine girmiş AKP sermayesi ile Cumhuriyet karşıtları, bu uyarılara kulaklarını tıkadı. Türkiye açıkça Sayın Gül'ün siyasi hırsının tutsağı oldu" diye konuştu.

Bazı çevrelerin, Gül'ün cumhurbaşkanı seçildikten sonra tarafsızlığını koruyacağını, devlet kurumları arasında uyum sağlayacağını, Anayasa'ya sadakatle bağlı olacağını dile getirdiklerine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Bugün geldiğimiz noktada Sayın Gül'ün bırakınız tarafsızlığını korumak, bir parti yetkilisi gibi gece yarıları Başbakanla farklı mekanlarda, kamuoyundan gizli olarak görüşmekte sakınca dahi görmemiştir. Bu da Sayın Gül'ün hala eski partisinin bir neferi gibi çalıştığını açıkça ortaya koymaktadır" görüşünü ifade etti.

Kılıçdardoğlu, Gül'ün AKP'yi memnun edecek ilk başarılı sınavını YÖK Başkanı'nı atamakla yaptığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı, YÖK Başkanını atamış, ayrıca bir de 'Aman Hocam, birşey söylersin İpimizi çekerler' nasihatinde bulunmayı da ihmal etmemiştir. YÖK Başkanı, Cumhurbaşkanı ve AKP'ye yaranmak için o kadar hızlı davranmıştır ki Anayasa Mahkemesi'nin türbanla ilgili kararını beklemeden üniversitelerde türbanı serbest bırakan genelgeyi çıkarmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin son kararı, Cumhurbaşkanı ve YÖK Başkanı'nın konumlarını bir kez daha tartışmalı hale getirmiştir. Cumhuriyeti ve devrimlerini içlerine sindiremeyenler bulundukları koltuklardan ayrılmak zorundadırlar" dedi.

"Yüzde 47 mi büyük, yoksa yüzde 15 mi?"

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın "tüm bilimsel ve demokratik mülahazaları bir yana bırakarak, ön temizliği yaptığını", Gazi, Uludağ ve Dicle üniversitelerinde büyük çoğunlukla seçimi kazanan adayları Cumhurbaşkanı Gül'e sunmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Yani Sayın Abdullah Gül'ün günahını hafifletti. Esas darbe, bizim demokrat Sayın Cumhurbaşkanından geldi" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün; Akdeniz, Cumhuriyet, Dokuz Eylül, İstanbul Teknik, Ondokuz Mayıs ve Yıldız Teknik üniversitesinde en yüksek oyu alan rektör adaylarını atamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Dicle Üniversitesi Rektörü'nün, genel seçimlerde AK Parti'den, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü'nün ise daha önce Refah Partisi'nden aday olduğunu kaydetti.

"Sayın Cumhurbaşkanı, yüzde 47 mi büyük, yoksa yüzde 15 mi? 564 mü büyük, yoksa 181 mi?" diye soran Kılıçdaroğlu, bu rakamların Dokuz Eylül Üniversitesi rektör seçimlerine ilişkin oy dağılımı olduğunu hatırlattı.

Gül'ün seçime katılan öğretim görevlilerinin sadece yüzde 15'ini oyunu almış bir adayı rektör atamaktan çekinmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Acaba bu adayın ailesinin Milli Görüş geleneğinden gelmesinin, aile bireylerinin AKP Akhisar İlçe Teşkilatı yöneticisi olmasının rektör seçilmesinde bir etkisi olmuş mudur?" diye sordu.

Türbana direnç gösteren rektörler

En önemli hedeflerin türbana direnç gösteren rektörler olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, İnönü ve Akdeniz Üniversitesi'nin bu anlamda önemli hedefler arasında yer aldığını söyledi.

"Akdeniz Üniversitesi'nin Atatürkçü, çağdaş rektörü 1'inci olmasına karşın YÖK tarafından 3'üncü sıraya getirildi. Demokrat Cumhurbaşkanımız da Sayın Akaydın'dan türbanın rövanşını aldı" diyen Kılıçdaroğlu, "İnönü Üniversitesi'nde yapılan tezgahın tarihinin daha da öncelere gittiğini, 16 Nisan 2008'de Malatya Valisi, AK Parti milletvekilleri ve bazı sivil toplum kuruluşlarını kabul eden Gül'ün, Malatyalılarla Rektör Fatih Hilmioğlu'nun durumunu görüştüğünü" savundu.

Kılıçdaroğlu, "siyasi iktidara danışmanlık yapmış, İnönü Üniversitesi'nde bir gün bile görev yapmamış bir kişinin rektör olarak atandığını" ifade etti.

Kılıçdaroğlu, "Yine bir rakam vereceğim; 732 mi büyük, 384 mü? Nerede ise yarı yarıya fark olan bu seçim sonuçları, Gazi Üniversitesi'ne ait... Bu üniversitemiz de YÖK'ün hışmına uğramış ve en yakın rakibinden 2 kat fazla oy alan Kadri Yamaç, Cumhurbaşkanı'na bildirilmemiştir. Böylece YÖK, AKP'ye olan sadakatini bir kez daha göstermiştir. Bu nasıl bir üniversite özerkliği anlayışıdır ki Cumhurbaşkanı'nın atamalarından sonra üniversitelerde toplu istifalar yaşanmış, protestolar yapılmıştır. Bunlara kulaklarını tıkayan Cumhurbaşkanı, görevini yapmanın huzuru içinde tatile çıkmıştır" dedi.

"CHP nereye?"

Bir gazetecinin "CHP; TSK, Hükümet, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi ve YÖK ile kavgalı bir görüntü veriyor. Hata siz de mi yoksa bütün bu kurumlar mı hatalı? CHP'nin bu gidişatı nereye?" sorusuna karşılık, CHP'nin kimseyle kavga etmediğini, sadece doğruları söylediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, doğruları dile getirmenin CHP'nin görevi olduğunu söyledi.

Araç alımı

Araç alımıyla ilgili sorulara "O konulara girmeyeceğim, dünde kaldı onlar" diyen Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuyla ilgili bir telkini olup olmadığı yolundaki soruya, "Hayır, herhangi birşey yok" karşılığını verdi.