MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, Soma’da yaşanan olayda 76 milyon insanın kendi evinden bir cenaze çıkmışçasına yüreklerinin yandığını bel...
Abone olMŞÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, Soma’da yaşanan olayda 76 milyon insanın kendi evinden bir cenaze çıkmışçasına yüreklerinin yandığını belirterek, “Ama 76 milyon insanın içinde bazı çürükler var. Onlar bunu, ‘müstahak’ diye tanımladılar. Bu insanların familyaları nedir bilmiyorum ama herhalde üniversitede yapmamız gereken ilk sosyal çalışmalardan birisinin de bu olduğunu düşünüyorum" dedi.
MŞÜ tarafından Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen maden faciasında hayatını kaybeden maden işçileri için Yeni Cami’de düzenlenen mevlit programına Belediye Başkanı Feyat Asya, MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, İl Müftüsü Recep Uzun, üniversite personelleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Mevlit programında gazetecilere açıklama yapan Rektör Nihat İnanç, Soma’daki maden faciasını 76 milyon vatandaşın yüreğinde hissettiğini söyledi. 76 milyonun Soma’nın derdiyle dertlendiğini dile getiren Rektör İnanç, isim vermeden Yılmaz Özdil’i de eleştirerek, “Gerçekten 76 milyon insanın kendi evinde bir cenaze çıkmışçasına bu olaya yüreklerinin yandığını biliyoruz ama 76 milyon insanın içinde bazı çürükler var. Onlar bunu, ‘müstahak’ diye tanımladılar. Herhalde kendi durumlarını ifade ediyorlar, onların bir acziyetleri kendilerine müstahak görülen bir durumdur diye düşünüyorum. Oysa biz Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda, Allah’ın sevdiği kullarını, imanı güçlü olan kullarını, daha ağır belalarla imtihan ettiğini de biliyoruz. Bunun aslında siyasal ideolojik yaklaşımdan başka bir izahı olmadığını bütün dünya bilir. Yani bir yerde acısını yaşamaya bile tahammül edemedikleri insanları siyasal ve ideolojik algılarla bir tarafa mahkum etme anlayışının toplumda karşılığı olmadığını, aslında siyasal tarihimiz de ortaya koymuştur. Bundan eğer varsa bir siyasal sonuç elde etme varsa, ideolojik olarak yaklaşıp toplumu bu anlamda bir noktaya çekebiliriz. Bir yaklaşım söz konusu ise bunun karşılığının olmadığını da Türkiye halkı yakın geçmişte de göstermiştir” dedi.
“Burada aslı olan hiçbir şey yapamıyorsak bile, rahmete giden, geride acılı eşlerini, çocuklarını, analarını, babalarını bırakanların hatırına susmamız gerekiyor” diyen İnanç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hiçbir şey yapamıyorsak dua etmemiz gerekir. Bunları da yapamıyorsak, bu insanlarımızın acılarını yaşamasına müsaade etmemiz gerekir. Acıları yaşanan ve cenazelerin daha kalkmadığı bir ortamda, ortamı daha fazla gerecek, hayatlarını kaybeden insanların ailelerini bir kez daha ölüme mahkum edecek bu tür anlayışların ancak sahibinin gerçek kimliğini ifade etmekten öteye geçeceğini düşünmüyorum. Böylesi bir tabloda kalkıp, ‘Bu insanlar bu işe müstahak oldukları için bu sonucu yaşadılar’ demek, en basitinden, gerçekten insan ötesi bir yaratık olmayı gerektirir. Bu insanların familyaları nedir bilmiyorum ama herhalde üniversitede yapmamız gereken ilk sosyal çalışmalardan birisinin de bu olduğunu düşünüyorum. Bu insanların türlerini tespit etmemiz gerekiyor çünkü bunlar insan değiller. Yaralı, acılı insanları bu şekilde tanımlamak, onların acılarını, yaralarını daha fazla deşmek, hakikaten insan ötesi bir yaratığın yaklaşımı olsa gerek.”
Mevlit programı, İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat tarafından vaaz verilmesinin ardından sona erdi.
(İHA)