BIST 9.949
DOLAR 35,26
EURO 36,74
ALTIN 2.985,57
HABER /  GÜNCEL

Rektörden küfür gibi sözler

Hilmioğlu, vekillerin namus ve şeref üzerine yemin ettiklerini ve bunu yerine getirmediklerini iddia etti.

Abone ol

İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, namusu ve şerefi üzerine yemin edenlerin bunu yerine getirmedikleri takdirde bu sıfatlardan yoksun kalacaklarını söyledi. Hükümetin hazırladığı YÖK Yasa Tasarısı'nı eleştiren Hilmioğlu, ''Yangından mal kaçırır gibi hazırlanan dayatmacı yasa asla kabul edilemez'' dedi. İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2003-2004 akademik yılının açılış törenine Malatya Valisi Osman Derya Kadıoğlu, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri, 2. Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Edip Başer, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, CHP Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, Belediye Başkan Vekili Rıdvan Karakaplan ve davetliler katıldı. Törende konuşan İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, dini, siyasi ve ekonomik çıkarlar için kullanan din istismarcılarının olduğunu vurgulayarak, ''Cumhuriyet dönemi boyunca gittikçe artan şiddete dinimizi siyasi ve ekonomik çıkarlar için kullanan din istismarcıları olmuştur. Bunlar yeterli bir eğitim düzeyine sahip olmayan, samimi dindar vatandaşlarımızın saf ve dürüst inançlarını duygularını istismar etmişler, dini inanç ve düşüncelerin kötüye kullanılmasında zaman zaman başarılı olmuşlardır. Bin yıldır Müslüman olan Türk halkı sanki son 25-30 yılda Müslümanlığı yeni kabul ediyormuş gibi bir hava yaratılmıştır. Bu kişiler ve kurumlar Arap gelenek ve görenekleriyle molla rejimlerinin giyim ve kuşam tarzlarını ve Arap milliyetçiliği ile İran ümmetçiliğini Müslümanlık adı altında fakat sadece siyasi ve ekonomik çıkarları için Türk halkına dayatmaya çalışmışlardır. Ne yazık ki bazı çevrelerce bu konudaki çabalar halen devam etmektedir'' diye konuştu. ''YEMİN EDENLER GEREĞİNİ YAPSIN'' Prof. Dr. Hilmioğlu, ''Devletimizin temel ilkelerine bağlılık yemini etmiş olan yöneticilerimizin bu ilkelerin korunup kollanmasında ve uygulanmasında herkesten daha çok duyarlı olmaları gerekirken Türkiye Cumhuriyeti'nin vazgeçilmez temel değerlerine sahip çıkan üniversite rektörlerinin Cumhuriyetimizin koruma ve kollama yolunda birer 'Kubilay' olma sözlerini edep dışı bulmaları çok düşündürücüdür. Ya Cumhuriyetin temel niteliklerini korumak üzerine yemin edip bunun gereğini yerine getireceksiniz ya da bunlara inanmıyorsanız yemin etmeyeceksiniz. Bunların dışındaki söylem ve uygulamalara takiye denir. Namusu ve şerefi üzerine yemin edenler, bunun gereğini yapmazlarsa bu sıfatlardan da yoksun kalırlar'' dedi. Konuşmasında hükümetin hazırladığı yeni YÖK Yasa Tasarısı'yla ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Siyasal iktidarlar tarafından oluşturulan fikir ve söylemlere, milli irade adına kutsallık zırhı giydirerek Cumhurbaşkanlığı makamı ile zıtlaşmak, yargı organlarının eleştiri ve isteklerini çirkin, üniversite rektörlerinin cumhuriyeti ve laikliği koruma duyarlılıklarını edepsizlik olarak değerlendirmek, ne devlet yönetimi, ne devlet terbiyesi, ne fikir özgürlüğü ve ne de demokrasi gelenekleri ile bağdaşır. 1933 üniversite reformundan günümüze kadar olan 70 yıllık bir süreçte oluşan tüm gelenekleri, deneyimleri ve kazanımları yok sayıp üniversite öğrenim elemanlarının görüşlerini, üniversite yöneticilerinin bilgi ve birikimlerini dışlayarak yangından mal kaçırır gibi kimler tarafından hazırlandığı bile belli olmayan dayatmacı ve aceleci bir yasa önerisi asla kabul edilemez.'' Yasa tasarısının İmam Hatip Liseleri mezunlarının yüksek öğretim kurumlarına yerleştirilebilmelerini sağlamak amacı taşıdığını belirten Hilmioğlu, ''Bu yasa tasarısının amaçlarından birisi de İmam Hatip Lisesi mezunlarının yüksek öğretim kurumlarının tüm programlarına yerleşebilmelerini sağlamaktır. Bu okullar bazı siyasi partiler tarafından hepimizin bildiği gibi kendilerinin arka bahçeleri olarak nitelendirilmiştir. İşte İmam Hatip Liseleri ile ilgili olarak yaşanan basit ve yalın gerçek budur. Başbakanlık genelgesi ile üniversitelerdeki akademik ve idari kadroların kullanımını durdurulması Cumhuriyet tarihinde ilk kez olmaktadır'' dedi.