BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  EKONOMİ

Rektörden çok tartışılacak AB yorumu!

Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünsal Ban'dan çarpıcı AB yorumu: Türkiye'nin artık AB'ye ihtiyacı kalmamıştır.

Abone ol

Türk Hava Kurumu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ünsal Ban Türkiye ile AB ekonomilerini kıyaslayarak "AB üye ülkeleri çok hızlı bir şekilde gerilerken Türkiye çok hızlı bir şekilde yükseliyor" dedi. Sabahsi'nden Ali Değirmenci'ye konuşan Ban, bu şartlarda Türkiye'nin AB'ye artık ihtiyacının kalmadığını söyledi.

Prof. Dr. Ünsal Ban'ın AB ile ilgili çarpıcı değerlendirmeleri şöyle:

Avrupa Birliği ekonomisi ile Türkiye ekonomisini karşılaştırdığımız zaman nasıl bir kıyaslama yapabiliriz.

Avrupa Birliği, temel olarak siyasi ve ekonomik bütünleşmeyi sağlamak amacıyla kurulmuş olan bir topluluktur. Avrupa Birliği dünya ticaretinnin yüzde 14,2'sini gerçekleştiriyor. Nüfus olarak da baktığımız zaman 507 milyonluk bir nüfusu ile dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 7-8'i de birlik içerisinde yaşıyorlar. Ekonomik büyüklük olarak Avrupa Birliği toplamda 16 trilyon dolarlık bir yapıya sahip. Türkiye 840 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklük ile dünyada 16. sırada yer alan bir ekonomi. Avrupa Birliği üyesi ülkeleri arasında ise, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya'dan sonra 6. sırada yer almakta. Dolayısıyla bugünkü rakamlar açısından baktığımız zaman İspanya'ya çok yaklaşmış durumda olduğunu görüyoruz. 1 trilyon dolarlık ekonomiye sahip bir Türkiye var artık.

1968'DEN BERİ EN DÜŞÜK ENFLASYON

Türkiye enflasyon konusunda çok ciddi sorunlar yaşadı. Üç haneli enflasyon rakamları vardı. 12 yıllık iktidar döneminde nasıl bir performans sergilendi?

Türkiye'nin 1990'lı yılları kaybedildi. Yani ekonomik istikrardan bahsetmek neredeyse mümkün değildi. Hepimiz 2001 finansal krizini yaşadık, krizin içinde olduk ve nelerle hangi rakamlarla karşılaştığımızı çok iyi biliyoruz. Türkiye o tarihlerde %1000'lik günlük faizleri gördü. Tabii 90'lı yıllar kısa vadeli faiz oranları çok yüksek seviyelere ulaştı. Türk lirası değer kaybetti. Enflasyon oranı arttı. %150'lik hatırlarsanız üç aylık hazine bonoları çıkarılıyordu. Bu dönemde yine yurt içi tasarruflar giderek azaldı.

2001 yılı sonunda % 68.5 olan enflasyon oranı, 2004 yılında son 34 yılın rekoru sayılan tek haneli rakam olan %9,4'e düştü. 2010 yılına geldiğimizde ülke %6,4 enflasyonları gördü ve 2012 yılında %6,16'lık bir rakamla 1968 yılından bu yana gerçekleşen en düşük enflasyon oranlarını yaşamış oldu.


TÜRKİYE'NİN AB'YE İHTİYACI KALMAMIŞTIR

İleriye dönük olarak bir değerlendirme yaparsak, Türkiye 10 bin dolarlara çıktı. 1 trilyon dolara yaklaştı. Önümüzdeki 10 yılda Avrupa Birliği ile Türkiye'yi kıyasladığınız zaman nasıl bir tablo görüyorsunuz?

Net olarak şunu söyleyeyim. Türkiye'nin artık Avrupa Birliği'ne ihtiyacı kalmamıştır. Bu çok net cümle belki de çok keskin cümle. Türkiye'nin artık Avrupa Birliği'ne ihtiyacı kalmamıştır. Avrupa Birliği'nin bir takım demokratik reformlarına, bir takım şartlarına Türkiye'nin ihtiyacı olabilir ama ekonomik anlamda Türkiye'nin artık Avrupa Birliği'ne hiçbir ihtiyacı kalmamıştır.

TÜRKİYE BUGÜN AB'YE GİRERSE ÜRETİM GÜCÜNÜ KAYBEDER

Bence Türkiye Avrupa Birliği'ne bir anda girmekle ekonomik gücünü kaybetmeyle karşı karşıya kalabilir. Bir başka ifadeyle, üretim gücünü kaybedebilir. Bakın Avrupa Birliği'ne giren ülkeler ilk yıllarda, büyüme hızlarına etkisi oluyor. Euroya geçiş öncesi bir takım enflasyonda düşüklükler vs. ortaya çıkıyor. Ama gerçekte orta ve uzun vadede değerlendirdiğimizde Avrupa Birliği bir ülkenin elindeki üretim gücünü alıyor. Dikkat edin Avrupa Birliği'nin şu anda tek bir üretim merkezi var o da Almanya'dır. Diğer ülkelerin hepsi Almanya'nın uydusu haline dönmüştür. Avrupa Birliği'nin son yaşadığı krizde karşısında sadece Almanya durabildi. Başka ülke duramadı. İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin hepsi sallandı. Neredeyse tüm Avrupa Birliği üyeleri sallandı. Almanya diğer ülkeleri kurtardı. Almanya'da yaşlanan bir nüfus var. Almanya' da gitgide negatife doğru giden bir ülke. Dolayısıyla kendi üretim gücünü koruyabilmesi, kendi gücünü devam ettirebilmesi için yeni pazarlara ve yeni ülkelere ihtiyacı var. Bu kapsamda Yunanistan'ı da kurtardı, İtalya'yı da, Portekiz'i de kurtardı. Hatta kurtarmak zorunda kaldı...

O nedenle ilk yıllarda ekonomik büyüme hızlanır diyorum, ücret seviyeleri yükselir bu süreçte, gelir dağılımı farkı kapanır. İhracat artar ama orta ve uzun vadede Avrupa Birliği'ne giriş bir ülkenin ekonomik kapasitesinin, üretim kapasitesinin bir anda yok olmasına da neden olabilir. Bu nedenle çok dikkatli olmamız gerekiyor.

Yunanistan'ı görüyorsunuz gerçekten içler acısı durumda. Neler yaşadığını hepimiz biliyoruz. Borsası 2 binlerden 200'lere 300'lere kadar düştü. Bundan 15-20 yıl önce hatırlayalım hepimiz "Yunanistan kadar bile olamadık" diye konuşuyorduk. Bugün geldiğimiz noktada asla Yunanistan'dan bahsetmiyoruz. Bizim rakiplerimiz, yarıştığımız ülkeler değişti. Artık Türkiye dünyada en önemli güçlerden birisi olmuştur.