Jandarmadan oluşan duvar, Rektör Aşkın'ın yanına kimseyi yaklaştırmıyor. Savcılığın hasta yatağında kelepçe isteğine doktorlar izin vermemiş....
Abone olHastanede tutukluluğu süren Yücel Aşkın, karşımızda bir deri bir kemik, gözleri kan çanağı olmuş yatıyor.... Deniz Baykal'la birlikte, hastanede Van Rektörü Yücel Aşkın'ı görebilen ilk gazetecileriz. Hali iyi değil. Güçsüz düşmüş. Savcılık, kalp damarına stent takılacak rektörün hasta odasında da kelepçelenmesini istemiş. Ancak, doktorları buna izin vermemiş... 'HORTUMCU OLABİLİRİM' Rektör Aşkın kısık bir sesle anlatıyor: "Türkiye'nin her yerinden aranıyorum... 'Tanımadığınız bir insanı niye destekliyorsunuz? Hortumcu olabilirim' diyorum... Cevap olarak, 'Biz seni çok iyi tanıyoruz, yanınızdayız' diyorlar..." Rektör tükenmek üzere - Yücel Aşkın karşımızda bir deri bir kemik, halsiz bir biçimde yatıyor. Gözleri kan çanağı gibi. Ancak Ankara'dan gelen ziyaret onu mutlu etmiş olacak, yatağında biraz doğrulup gülümsüyor. CHP lideri Deniz Baykal'ın Şemdinli, Yüksekova, Hakkari gezisinin son durağı da Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ı, tutuklu hasta olarak yattığı, aynı üniversitenin Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ziyaret. Gezinin en dramatik ayağı da burası. Baykal'la seyahat eden bizler, Türkiye'nin önemli sembollerinden biri haline gelen Rektör Aşkın'ı gören ilk gazetecileriz. Aşkın, jandarmalardan oluşan bir etten duvarın arkasında, yoğun bakım ünitesinde geniş bir odada kalıyor. Önce Baykal ve İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen içeri giriyor. Biraz sonra Sevigen, jandarma yetkilisinin önünde cep telefonundan Van Cumhuriyet Savcısı'nı arayarak bizlerin de kapıdan içeri girip Rektör'e "merhaba" dememiz için izin alıyor. İçeri girdiğimizde, jandarma gözetiminde tek tek sırayla Rektör'ün güçsüz elini alıp sıkıyoruz. Gözleri doluyor. Baykal başucunda dimdik duruyor. Rektör Aşkın, tebessüm ederek elini uzatıyor. Baykal "Güçlüsünüz. Türkiye için güçlüsünüz. Sizinle dayanışma içinde olan milyonlarca vatandaş için geliyorum buraya. İnsanlar da üzülüyorlar. Olay savcılık soruşturması ötesinde. Çekilen acılar en kısa zamanda sona erecektir" diyor. Hakkında yolsuzluk ve çete davası açılarak 2158 yıl hapsi istenen Aşkın ise, kısık bir sesle, şunları söylüyor: "Türkiye'nin her yerinden, telefon çevirmeyi bile bilmeyen çocuklardan yaşlılara kadar herkes bana ulaşmaya çalısıyor. 'Beni tanımıyorsunuz ki! Niye destekliyorsunuz? Ben hortumcu olabilirim' diyorum. Diyorlar ki biz seni çok iyi tanıyoruz." "HOCAMIZ İYİ DEĞİL" Hastanede ise sessiz bir utanç havası var. Yetkililer, "Hocamızın psikolojik durumu çok iyi değil" diye söze başlıyor. Rektör'ün ağladığını, hastaneye ilk geldiğinde parmağını emdiğini, lavaboya gidemeyecek durumda olduğunu anlatıyorlar. Bazen ilaç almamış olmasına karşın 20 saat uyuyormuş. Buna rağmen, savcılık Rektör'e kelepçe takılmasını talep etmiş. Doktorlar itiraz edince, odasının dışına parmaklık yapılmış. İşte bu yüzden hastane yetkilileri utanç içinde. Kimse duymadan fısıldıyorlar "Zulüm bu." Cumartesi günü Rektörün kalbi besleyen damarlardan birine stent takılacak. İçerdeyken Rektör'ün fotoğrafını çekmek için bir hamle yapıyoruz. Jandarma izin vermiyor. Biz odadan çıkarken rektör gözyaşlarına boğuluyor.