RTÜK'ün televizyonlardaki reklam sürelerine el koyması medyada yeni bir tartışma başlattı. Ergun Babahan, tv'lerin can suyu olan reklamlardan kaçamayacağımızı yazdı.
Abone olSevsek de sevmesek de reklamlar televizyonların adeta cansuyu. RTÜK'ün televizyonlardaki reklam sürelerine elkoyması bu gerçeği bir kez daha gündeme getirdi. Sabah Gazetesi'nden Ergun Babahan, "Reklam gerçeği" başlıklı yazısında bu ikilemi dile getirdi:
- Televizyonlardaki reklam sürelerinin herkesi rahatsız ettiği bir gerçek. Durum öyle bir hal aldı ki, diziler reklam aralarına sıkışır oldu. RTÜK'ün bu duruma el koyması ve bir düzenleme yapması kaçınılmazdı, öyle de oldu.
Aşırı reklam aslında mesajı öldürecek boyuta ulaşmıştı. Markaya milyonlarca dolar yatıran, reklama büyük harcama yapan firmalar, fiyatların ucuzlamasından yararlanan daha küçük şirketlerle aynı ekranı paylaşır olmuştu.
RTÜK'ün reklam sürelerini bir düzene koyması bu açıdan doğru ve yerindedir. Ancak bu konudaki tepkilerin belli bir noktada kalması gerekir.
Bugün Türk televizyonları birbirinden kaliteli diziler, yarışma programları, yerli ve yabancı filmlerle dolup taşıyor. İzleyici her akşam keyifle ekranın karşısına geçip tutkunu olduğu dizileri izliyor. Bu dizilerin her bir bölümü binlerce dolara mal oluyor. İzleyici, böylesi kaliteli dizileri tek kuruş ödemeden izleyebiliyor.
Ekonomik sıkıntı içindeki milyonlarca insanın tek eğlence kaynağı geceleri karşısına geçtiği televizyonlar. Çocuğundan yetişkinine, gencinden yaşlısına milyonlar Asmalı Konak'ından Sihirli Annem'e, Bir İstanbul Masalı'ndan Kurtlar Vadisi'ne sinema filmi kalitesindeki dizileri, birbirinden yetenekli oyuncuları izliyor.
Dediğim gibi, bunlar maliyeti yüksek yapımlar ve seyirciye bir maliyeti yok. Kıyasıya bir rekabet içindeki kanalların ayakta kalıp bu kaliteyi sürdürebilmesinin tek yolu reklam gelirinden geçiyor. Yani bu diziler, yarışmalar, filmler televizyonlar reklam geliri elde edebildiği sürece varlığını sürdürebilir.
Aksi halde, reklam karşıtlığı televizyonların yaşamlarını sürdürmesini olanaksız hale getirecek olursa izleyiciler hastası oldukları bu dizilere veda etmek zorunda kalır.
Hatırlarsanız, bir zamanlar futbol maçları şifresiz kanallarda yayınlanırdı. Kanallar da kulüplere ödedikleri parayı çıkarabilmek için reklama yüklenirdi. Sonuçta halk tepki gösterdi. Tepkiler sonucu maçlar şifreli kanaldan yayınlanır hale geldi. Şimdi izleyiciler maçları izlemek için hem ekstra para ödemek, hem de reklamlara katlanmak zorunda.
Çünkü bütün kanallar sonuçta kazanç amacıyla çalışan birer şirket. Para kaybederek ayakta kalmaları mümkün değil.
Bu noktada reklamın kaliteli bir televizyon yayıncılığının ön koşulu olduğunu bilerek yola çıkmak gerekir. Reklam olmazsa, televizyonlarda düşük maliyetli, kalitesiz dizileri bile izlemek imkansız hale gelir.
Televizyonda reklam sürelerinin düzenlenmesine kimse hayır diyemez. Ancak, bu düzenlemeleri yaparken kanalların yaşam hakkını tehdit etmemek gerekir.
Düzenleme hem reklamcılık sektörüne kalite getirecek, hem artan fiyatlar nedeniyle gerçek markalar ekrana çıkabilecek, hem de insanlar ağızlarının tadı kaçmadan sevdikleri dizileri, filmleri, yarışmaları izleyebileceklerdir.
Ekran karşısında hayranı oldukları yıldızları izleyen seyircilerin, arada bu işin bir maliyeti olduğunu hatırlamalarında fayda var.
Yazı: Ergun Babahan
Kaynak: www.sabah.com.tr