BIST 9.636
DOLAR 34,65
EURO 36,41
ALTIN 2.933,11
HABER /  GÜNCEL

Reha Muhtar'ın Çölaşan korkusu

Sabah yazarı Reha Muhtar, Emin Çölaşan'ın karşısında elinin ayağının nasıl titrediğini yazdı. Peki Reha Muhtar'ı korkutup titreten olay nasıl gerçekleşti?...

Abone ol

İşte Reha Muhtar'ın kaleminden O an: Kızılay'daki han biçimindeki apartmanın 4. katına girdiğimde elim ayağım titriyordu.. Üniversitenin 2. sınıfındaydım ve yaşım 20'ydi.. "Sağdan üçüncü odada oturacaksın.." dediler, "Nilüfer Hanım'ın yanında.." Bütün odalarda, televizyon ve gazetelerden tanıdığım ünlü gazetecileri görüyordum.. Onları gördükçe elim ayağım iyiden iyiye titriyordu.. Ben o ünlü gazetecilerle aynı odalarda, aynı masalarda beraber gazetecilik yapacaktım.. Fikir aklıma geldikçe ürperiyordum, yine her tarafımı ter basıyordu.. Tam karşımdaki odada, televizyondaki müthiş sorularından tanıdığım, Abdi İpekçi'nin en tuttuğu prenslerden biri oturuyor.. O günün Başbakanı Demirel'in en korktuğu gazetecilerin başında geliyor o kişi.. Adı Emin Çölaşan .. Karşısında da Demirel'in diğer tatlı belası Örsan Öymen.. İkisi de elimi sıkıyorlar.. "Hoşgeldin" diyorlar.. Emin Çölaşan'la o gün orada tanışıyorum.. Ben daha 20 yaşında bir çocuğum .. O günden bugüne tam 25 yıl geçiyor.. Tam çeyrek asır.. O gün sorularıyla ve haberleriyle Demirel'i terleten Emin Çölaşan, bu 25 yıl boyunca, sayısız savaşlara giriyor.. Eğilip, bükülmeyen bir kişiliği var.. Aslında çok duygusal.. Ama duygusallığını zaaf haline getirmemek için, yazılarında bir o kadar kavgacı .. Hata yaptığında, adam sattığında, üçkağıda kaçtığında, kalemini birilerinin ticari çıkarları için kullandığında, aslan kesiliyor kükrüyor.. Kendini yakın dostu zannetsen de, onun "doğru bildiklerine karşı iş yapıyorsan yandın." Yıkamaya yağlamaya geleceğini sanıyorsan, o zaman daha beter aldandın .. İşte o Emin Çölaşan'la 25 yıldır, çoğu zaman karşı grupların azetelerinde, televizyonlarında aynı mesleği yaptım ben.. Gazetecilerin arasında fazla dostluk olmaz.. Gazetelerin, televizyonların ya da bizzat gazetecilerin arasındaki rekabet o dostluğu çoğu zaman öldürür.. Bir de bu meslekte gördüğünüz, kalleşlikler, üç kağıtçılıklar, arkadan vurmalar, gazeteci dostluklarının üzerinden silindir gibi geçer.. Emin Çölaşan'ın yeni bir kitabı çıktı bir hafta önce.. İsmi, "Şu Benim Gazetecilik.. Yaşadıklarım" ... Gazetecilik hayatında yaşadıklarından ilginç kesitleri yazmış.. Bana ayırdığı bölümde, kendisinin katıldığı bir ATEŞ HATTI programında kafasına yatmayan şeyleri anlatmış.. Mehmet Barlas'ın da katıldığı o programda sevgili Çölaşan'ın bilmediği neler yaşadığımı, en üst düzeyde kimlerin, kimler programa çıkmasın diye uğraştığını bir gün ona anlatırım .. Onun önemi yok.. Önemli olan 25 yıldan sonra şu söyledikleri: "Reha Muhtar'ı çok uzun yıllardır tanırım ve çok severim.. Güvenirim.. Aramızda oluşmuş çok güzel bir abi-kardeş ilişkisi vardır.. Milliyet'te beraber çalıştık.. Sonra dostluğumuz hep sürdü.. Kızdığım zaman bile onu çok severim.. Onda şeytan tüyü var.." Eğer 25 yıllık gazeteciyseniz.. Eğer, Emin Çölaşan o 25 yılın sonunda size güveniyorsa .. Hatta Emin Çölaşan'ın karşısına çıkan Mehmet Barlas da size aynı şekilde güveniyorsa, kendinizi mutlu hissedebilirsiniz.. Kazık atmayan, kalleşlik etmeyen, kalemini ve programını ticari çıkarlar uğruna satmayan bir insansınız demektir.. Teşekkürler Emin abi .. Beni bugünlere getiren sizlere de, Teşekkürler Türkiye.. Her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsan.. REHA MUHTAR / SABAH