Gittiği her yerde, bu soruyla karşılaşan Reha Muhtar, bu sorunun cevabını, Sabah'taki köşesinde verdi. İşte Reha Muhtar'ın 'Niye evlenmiyorsun?" diyenlere cevabı:
Abone ol Fırtınalı yaşamı oldu Reha Muhtar'ın.. Nilüfer ile yaşadığı aşk hala dillerde. Herkes onların evleneceğini beklerken, sürpriz ayrılık yaşandı... İkili hala dost ama ayrı.. Peki birbirini delicesine seven çift neden evlenmedi?Bu sorunun cevabını en iyi herhalde Reha Muhtar bilir. Bilir ama, yapmaz bir açıklama.. Dinliyoruz:
-Bana röportajlarda yine sıkça sorulan bir soru var: "Evlenmeyi düşünüyor musunuz? Ne zaman evleneceksiniz?"
Evlenmeye karşı değilim. Evli ve mutlu insanlara da gıptayla bakarım. Annemle babam da 45 yıldır evliler. Arada bir birbirlerine nazire yaparcasına "ahh şimdiki aklım olsa başka karar verirdim" deseler de ben biliyorum durumlarından pek şikayetçi değiller..
Benim ilk gençlik yıllarımda yaptığım bir evlilikten sonra, neden evlenmediğime gelince..
Şu öyküyü okuyalım, sonra birkaç kelime ederiz..
"Bir zamanlar parlak tüyleri, rengarenk kanatları olan bir kuş varmış.. Uzun lafın kısası, bakanları neşeye boğarak, göklerde özgürce uçmak için yaratılmış bir hayvanmış..
Günün birinde kadının biri bu kuşu görüp ona kapılmış.. Ağzı hayranlıktan bir karış açılmış olarak, kalbi deli gibi çarparak, gözleri heyecandan parlayarak kuşun uçuşunu seyretmiş.. Kuş onu yanına çağırmış ve ikisi birlikte nefis bir uyumla uçmuşlar.. Kadın kuşa tapıyor, onu kutsal sayıyor, yüceltiyormuş..
Ama günün birinde düşünmüş kadın; "Belki de uzak dağları keşfetmek ister." Korkuya kapılmış. Aynı duyguyu başka bir kuşla yaşayamayacağından korkmuş.. Ve kıskanmış. Kuşun uçabilme yeteneğini kıskanmış..
Kendini yalnız hissetmiş.. "Ona bir tuzak kurayım" diye geçirmiş içinden.. "Bir dahaki sefer, kuş tekrar gelirse, artık gidemesin.."
Kadın kadar aşık olan kuş, ertesi günü tekrar sevgilisini görmeye gelmiş. Ne var ki tuzağa düşmüş ve bir kafese hapsedilmiş.. Kadın her gün gelip kuşu seyrediyormuş..
Kadın her gün gelip, kuşu seyrediyormuş.. Vurgunmuş ona ve onu gösterdiği arkadaşları "Ne şanslı bir insansın" diye haykırıyorlarmış..
Ne var ki tuhaf bir değişim baş göstermiş. Artık sahibi olduğundan, kalbini çalmasına ihtiyaç kalmadığından, kadının kuşa olan ilgisi sönmüş.. Uçamayan, hayatının anlamını dile getiremeyen hayvancık sararıp soluyor, parlaklığını yitiriyor, çirkinleşiyormuş.. Ve kadın da artık kuşun karnını doyurup, kafesini temizlemekle yetiniyormuş..
Günlerden bir gün kuş ölmüş.. Kadın son derece üzülmüş buna ve o andan itibaren onu aklından çıkarmamış.. Ama kafesi hatırlamıyormuş bile.. Kadının aklında onu sadece ilk kez mutluluk içinde bulutlarla yarışırken gördüğü gün varmış..
Kadın kendini iyice dinlese, kuşun onu heyecanlandıran tarafının dış görünüşü değil, özgürlüğü, hareket eden kanatlarının enerjisi olduğunu fark edermiş..
Kuşun yokluğunda hayatı da anlamını yitirmiş ve ecel kapıyı çalmış.. "Niye geldin" diye sormuş, kadın "ölüm"e..
"Tekrar onunla birlikte göklerde uçabilesin" diye karşılık vermiş ölüm, "Her seferinde gidip gelmesine izin versen, ona olan sevgin ve hayranlığın iyice artardı, ancak şimdi ona kavuşabilmek için bana muhtaçsın.." (PAULO COELHO/ "ON BİR DAKİKA" ADLI KİTABINDAN.)
Ben Out of Africa filminde Robert Redford'un Meryl Streep'le oynadığı karakteri izlerken ayrılmaya karar verdim eşimden.. Üstelik Atina'da beraber izliyorduk filmi.. Beraber, o filmden sonra karar verdik ayrılmaya.. Doğru yapmışım ki, çok yaralar almasına rağmen, uçabiliyor bu kuş halen..
Yaza: Reha Muhtar
Kaynak: