BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,11
ALTIN 2.970,68
HABER /  GÜNCEL

Referandumda tercihimiz ne olmalı?

Haber Ajanda Dergisi editörü Muhteşem Tıraş'tan, referanduma sayılı günler kala kuşatıcı bir analiz geldi...

Abone ol

Ülke gündemiyle ilgili konularda yetkin görüşlere imza atan Muhteşem Tıraş'tan referanduma sayılı günler kala kuşatıcı bir analiz daha geldi: Niçin evet vermeliyiz?

Yazısına Mine Kırıkkanat'ın bir tespitiyle başlayan Traş, önce bir perspektif çizdi:

2007 yılı 22 Temmuz gecesi idi… Kanaltürk ekranında seçim hezimetini değerlendirirken, itiraf ediyordu Mine Kırıkkanat: “Halk sandığımız kadar aptal değilmiş!”

Evet, halk, oligarşik yapının kurduğu tezgâhın farkına varıp, çığırtkanların oyunu bozmuş ve aptal olmadığını ispat etmişti..

Geldik 12 Eylül 2010 Referandumu arefesine… Aynı çevreler “mart kedisi kurnazlığı” ile yürüttükleri siyasetin işe yaramadığının farkına vardılar varmasına da, bu sefer de referandumda “hayır” oyu için inandırıcı gerekçeler bulamıyorlar.

…ve yine halkı aptal yerine koymaktan başka çareleri kalmamış görünüyor.

HAYIR VERECEKLERİN GEREKÇELERİ

Haber Ajanda editörü yazısının bu bölümünde Hayır verecek olanların ortaya koyduğu gerekçelere göz attı:

- En ciddi (!) “Hayır” gerekçelerinden biriyle başlayalım:

Efendim bu anayasa değişiklik paketi dışarıdan sipariş edilmiş/miş de o sebeple “hayır”mış…

Bunu diyen kim? Dışarıdan gelen emirle bir katili ipten alan, çantasında dışarıdan sipariş yasalarla vatanın yolunu tutan Bay Derwsih’i alıp bağrına basan bir anlayış…

Durun, daha ciddi(!) “HAYIR” gerekçeleri de sıralanmaya başladı peş peşe...

Gerekçeler mealen şu minvalde: “Efendim yeni anayasa değişikliği paketi, kene-süne zararlısını yok eder mi? Süt sağmaya, ot biçmeye yarar mı? Kısırlığı giderir mi? Hemoroide çözüm olur mu? Ozon tabakasını tamir eder mi? Yakıt tasarrufu sağlar mı? Depremi önler mi?”

“Sığlığın, cıvıklığın ve müptezelliğin bu kadarına pes!” diyemiyorum, zira alıştık…

Bu arada hükümet de “evet” kampanyasının ağırlık merkezini 12 Eylül Darbesi’ne kaydırarak hata yapmakta... 12 Eylül melaneti seçmene elbette anlatılmalıdır. Ancak 45-50 yaş altındaki insanların hatırlamadığı bir süreci “evet” oyu için öncelikli malzeme olarak kullanmak doğru değil. Ayrıca 12 Eylül Darbecileri’nin “sadece sembolik anlamda cezalandırılabileceği gerçeği” seçmene ne yazık ki çok da heyecan verici gelmemektedir.

Aralarında tek tük cop manyağı fırıldak fetişistler olsa da, zaten aklı başındaki 12 Eylül mağdurlarının duruşları belli. Sırf AK Parti alerjisinden dolayı, başkalarının makatına enjekte edilmiş copları pek umursamayanlara doğruyu anlatmaya çalışmak zaten beyhude...

Değişiklik paketiyle ilgili en önemli vurgunun yüksek yargının siyasallaşması, hatta CHP’lileşmesi, hatta askerileşmesi olmalıdır. 90’lı yıllarda CHP anlayışının yargıda nasıl bir kadrolaşmaya gittiği belgesel niteliğinde anlatılmalıdır. Hatta o yıllarda yazılı sınavlarda başarı gösteren hakim, savcı ve hatta gardiyan adaylarının mülakatlarda hangi ayak oyunlarıyla, hangi gerekçelerle elendikleri bizzat kendilerine anlattırılmadır.

Yüksek yargının AK Parti güdümüne gireceği yalanının, “aslında yüksek yargının CHP’nin ve müstakbel cuntacıların avucundan kayacağı endişesine matuf olduğu” da vurgulanmalıdır.

Türk seçmenine buradan seslenmek, naçizane çağrıda bulunmak istiyorum.

NEDEN EVET TERCİHİ YAPMALIYIZ?

Traş yazısının bu bölümünde referandumda neden evet tercihi kullanmalıyız sorusuna şu yanıtları verdi:

- Benim oyum “evet”… Niçin evet?

Tüm noksanlıklara rağmen…

Mali dengelerin oturtulduğu ve ihracatın arttırılması sağlandığı için değil… Sağlıkta devrim niteliğinde iyileştirmeler olduğu için değil…
Duble yollar yapılıp kazalar azaltıldığı için değil… Ülkenin dört bir yanına açılan havaalanları sayesinde rahat seyahat olanağı sağlandığı için değil… Hayal bile edemediğimiz hızlı tren için değil… Sakatlarımıza, hastalarımıza ve yaşlılarımıza birçok sosyal olanak sağlandığı için değil… Bürokrasinin azaltılıp, hizmetlere kalite getirildiği için değil… Birçok ülke tarafından Türk vatandaşlarına uygulanan vizelerin kaldırılması sağlandığı için değil… Sınır komşularımızla ilişkilerin iyileştirildiği ve sınır ticaretinin had safhaya ulaştırıldığı için değil… Dış dünyada devlet adamlarımızın artık adam yerine konulduğu için değil… İsrail’e verilen one minute dersi için de değil!..

Amma…

“Hakim-Savcı-General Omurgalı Oligarşi”ye hayır demek için evet... Mevcut sistemi kullanarak memleketin başına çöreklenen kripto Siyonistlerin ve kripto Haçlıların tahakkümüne hayır demek için evet... Memleketimin fakir fukara çocukları dağlarda şaibeler arasında şühedaya karışırken, kendini asil sanan salon züppelerin diskolarda tepişip, Bağdat Caddesi’nde lastik cayırdatmalarına hayır demek için evet… Sırf inancından dolayı askerlerimizin sorgusuz sualsiz ordudan atılmalarına hayır demek için evet... Her türlü ırkçı, mezhepçi kadrolaşmaya hayır demek için evet… Milletin geleneklerine, inancına sövülmesine hayır demek için evet… Güçlünün hukuku için değil, hukukun gücü için evet… Bir daha darbe olmaması için evet… Bana dokunmayan cop bin yaşasın diyen anlayışa hayır demek için evet!...
Kısacası, bu değişikliklere ihtiyaç olduğu için evet!

Ey benim Alevi, ey benim Kürt kardeşlerim! Sandıkta neden “hayır” demeniz, neden sandığa gitmemeniz isteniyor, hiç düşündünüz mü?

Peki kimler istiyor? Siyonistlerin ve Haçlıların güdümündeki merkezler!

Neden hep sizler üzerinden Türkiye’yi ayrıştırmaya, düzenini bozmaya çalışmaktalar? Bu sorunun cevabını sordunuz mu hiç?
Demeyin ki müşfik, medeni Batı dünyası bizim özgürlüğümüzden yana!..

Peki Batı dünyası kucağını sizlere bu kadar açmışken, neden Arap kökenli yurttaşlarımıza açmıyor, açmadığı gibi sizleri de Arap düşmanlığı ile beslemeye çalışıyor, neden?

Vaktiyle birbirlerini boğazlamış, insan eti yemekten sabıkalı Haçlı yamyamlarının torunları bugün de aynı yamyamlık ve barbarlığın içinde yüzmüyorlar mı? Somali’de Etiyopya’da, Ruanda’da, Bosna’da, Karabağ’da, Sincan’da, Irak’ta, Afganistan’da aynı barbarlığa imza atmadılar mı?

Katoliğin Protestana, Prostestanın Ortodoksa bu kadar düşman olduğu; açık tenli Hıristiyanların bir Meksikalıya, bir İspanyola bir Portekizliye bile yarı zenci gibi baktığı, küçümsediği bir Batı dünyası Kürtlerin ve Alevilerin özgürlüğünü düşünecek öyle mi?

Ya da kendi ırkı dışındaki tüm ırkları adeta sinek gibi görüp kanlarını helal sayan Yahudi dünyası?

TIRAŞ'TAN CAN ALICI SORU

Muhteşem Tıraş yazısında o can alıcı soruyu sordu:

Bir soru daha soralım: PKK’yı kumanda eden güçler, hükümetin 12 Eylül’de “hayır” oylarıyla zayıflatılarak, 2011 seçimlerinde düşmesini neden istiyorlar, neden cinayetlere, eylemelere hız verdiler, kimlerin iktidar olmasını istiyorlar? İktidara getirmeyi planladıkları kişilerden ne bekliyorlar?

Ben söyleyeyim: Geçen yazıda da vurguladığım gibi tekrar ediyorum: Hedef, CHP/BDP koalisyonudur. Bu başarılamasa bile CHP saflarından da Meclis’e sokulacak yeni Sırrı Sakıklar, yeni Leyla Zanalar ve yeni Emine Aynalar’la bölücülük akımının olabildiğince güçlendirilmesi sağlanacaktır. Allah korusun, eğer bu proje tutarsa gerisini düşünmek bile istemiyorum.
Ey Alevi, ey Kürt kardeşlerim! Tekrar düşünün: Bu ülkeye düşman olan güçler neden size dost? Sadece tersten bir okuma yapalım ne olur! Ayağımızın altındaki halı çekilmeye çalışılıyor anlayalım bunu artık! Halı çekildiğinde hep birlikte yerle yeksan olacağımız gerçeğini zihinlerimize kazıyalım.

Deyişlerle Samah dönüp, lorke ile halay çekip, horon ile coşuyoruz. Bozlaklar ile efkârlanıyoruz. Evlilikler, ortaklıklar, komşuluklar yapıyoruz. Düğünlerimizi aynı geleneklerle yapıyor, cenazelerimizi aynı ağıtlarla, aynı dualarla kaldırıyoruz. Bu birliktelik, bu bütünlük hangi coğrafyada var, söyler misiniz?

Önümüzdeki sandık, fırıldakların oyununu bozmak için son bir fırsattır. Bu oyunu hep birlikte bozamazsak, bizleri bekleyen tehlike sadece bölünmek değil, topyekûn infilaktır.

Yapılacak demokratik değişiklikler hepimiz için... Velev ki AK Parti samimi değil! Lakin AK Parti bugün var, yarın yok! Ancak oylamadan “hayır” çıkarsa, dün ve bugün var olan belalar, yarın da olmaya devam edecektir.

Haydi mukaddes toprağımın yürekli insanı! Ülkemizin geleceği için, gelecek nesillerin selameti için… Sandığa mutlaka gidelim.
Diyelim ki: Evet, evet! Yüzbin kere evet!..