BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA

Referandum faşist rejim aracı!

Prof. Dr. Metin Feyzioğlu en demokratik yöntem olarak gösterilen referandumla ilgili çok tartışılacak bir yorumda bulundu.

Abone ol

AKP'nin anayasa girişimine ceza hukukçusu Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'dan uzman yorumu:

Temel haklar, referandumlarla karara bağlanamaz. Bütün faşist rejimlerde referandum meşruiyeti sağlayacak araç olarak topluma tanıtılmıştır.

Akşam gazetesinde yayınlanan röportaja göre Feyzioğlu'nun değerlendirmeleri şöyle:
- AKP, anayasa değişikliğinde uzlaşma sağlanamazsa, millete gideceğini açıkladı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devletin temel işleyişi, Türk toplumunun belki yüz yıllık geleceği bu şekilde geçici bir çoğunluğa dayanılarak, referandumla ipotek altına alınamaz. 1982 Anayasası, yüzde 92 civarında 'Evet' oyuyla, referandumla kabul edildi. Peki, demokratik bir Anayasa mıydı? Her türlü demokratik hakkı kısıtladığı için o günkü takma adı 'Amayasa' idi. Bir paragrafında verdiği hakkı, ikinci paragrafında 'ama' diyerek, geri alıyordu. Anayasa, o zaman referandumdan geçti diye demokrasi mi oldu?

- AKP, Meclis'te muhalefetin tavrını sebep gösteriyor...
Anayasalar, yönetim biçimini belirler; 'oldu-bittiye' getirilemez. Sayısal çoğunluğa dayanılarak Anayasa yapılamaz. Bu bir uzlaşma metni olmaz. Toplumsal barışı sağlamak bir yana, çözümsüz huzursuzluklara sebep olur. 'En sonunda benim dediğim olacak' yaklaşımının adı demokrasi olamaz. Adı dayatma olur.

- Referandum, demokratik bir yöntem değil mi?
Temel haklar, referandumlarla karara bağlanamaz. Referandumlar, ilk bakışta çok demokratik gözükse de o gün itibarıyla çoğunluğun azınlığa baskı kurmasını sonuçlar. Zaten bütün faşist rejimlerde de referandum meşruiyeti sağlayacak araç olarak hep topluma tanıtılmıştır. Oysa demokrasi uzlaşma ve tartışma kültürüdür. Demokrasi, parmak hesabı veya çoğunluk hesabıyla olmaz.

- Hükümetin anayasa paketini hemen Meclis'e getirmeyi istemesi doğru mu?
Meclis'e getirilecek bir paketin demokratik olacağını düşünmek mümkün değil. Çünkü usul demokratik değil. Bir anayasa değişikliği paketi, kamuoyunda, barolarda, üniversitelerde, sivil toplum örgütlerinde, medyada toplumun her kesiminde tartışılımdan Meclis'e getirilemez. Bu tartışmanın da futbol takımı tutar gibi yapılmasının anlamı yoktur. Eğer yola çıkış amacı, 'yargı vesayetini kırmak' ise bunun tercümesi şudur: Yargıyı yürütmeye bağlamak. 'Yargı vesayeti' tabiri doğru değil.. Bunun adı 'yargı denetimidir'. İktidarın yargı denetiminden hoşnut olmaması mümkündür, ancak yargı denetimini ortadan kaldırmak yargıyı iktidardaki siyasi partiye bağlamak anlamına gelir.

- İktidarı telaş içinde mi buluyorsunuz?
Usul, maalesef bu kanaati destekliyor. Oldu-bittiye getirme telaşı hissediliyor. Bu referandumu, siyasi particilikle veya siyasi propagandalarla etkilenen kamuoyu ile çözebilecek miyiz? Yüzde 99 'Hakimler Adalet Bakanı'na bağlansın derse bu demokratik olacak mı? Bizim anlamamız gereken şey şu: Yargı bağımsızlığı hakim ve savcıların ayrıcalığı değil, demokraside yaşamanın gereğidir.

- Referandumun süresine ilişkin tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Referandum da bir seçim kanunudur. Anayasaya göre seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, bu değişikliğin üzerinden bir yıl geçmeden uygulanamaz. Buna göre, referandumun süresini 120 günden 60 güne indiren düzenleme de ancak bir yıl sonra uygulanabilir. Bir yıl geçmeden referanduma gidilirse, değişiklikten önceki 120 günlük süre esas alınır. Seçimlere ilişkin uygulama konusunda yargı denetimi yapan kurum Yüksek Seçim Kurulu'dur (YSK). İtiraz üzerine son sözü YSK söyler. Benim kişisel kanaatim 60 günlük sürenin YSK'dan döneceği yönünde. Referandum kendiliğinden 120 gün sonraya sarkar.