Üç dilde konuşması dünyaya kamuoyuna tercüme edilen Başbakan Erdoğan, Şam yönetimine çok sert çıktı.
Abone ol"Türkiye'nin dostluğu ne kadar değerliyse herkes bilsin ki Türkiye'nin gazabı da o kadar şiddetlidir" diyen Erdoğan, Şam yönetimine sert mesajlar gönderdi.
SINIRA YAKLAŞAN HER ASKERİ UNSUR HEDEF OLARAK GÖRÜLECEK
Suriye'ye karşı alınan yeni aşamayı açıklayan Erdoğan, Suriye'den Türkiye sınırına güvenlik riski ve tehlikesi oluşturacak şekilde yaklaşan her askeri unsurun askeri hedef olarak muamele göreceğini duyurdu.
ULUSLARARASI HUKUKTAN DOĞAN HAKLAR KULLANILACAK
Savaş çığırtkanlarının, tuzağına düşmeyeceklerini ifade eden Erdoğan, yol haritasının ana hatlarını işte bu sözlerle anlattı:
"Türkiye, yerini, zamanını ve yöntemini kendisi tayin ederek, bu haksızlığa karşı uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanacak, gereken adımları kararlılıkla atacaktır."
İKİ YABANCI KANAL NAKLEN YAYINLADI
Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında Suriye'ye karşı oluşturulacak politikanın satırbaşlarını aktardı. Başbakan'ın konuşmasını France 24 Kanalı ve El Cezire naklen yayınladı. Erdoğan'ın Suriye konusunda yapacağı açıklamalar nedeniyle grup toplantısına yoğun bir izleyici katılımının olduğu gözlendi. Meclis'te bulunan 4 Kuveyt bürokratı da Erdoğan'ın konuşmasını izleyicilere ayrılan locada takip etti.
ULUSLARARASI SULARDA VURULDU
Yaşanan olaylar sebebiyle Brezilya'daki programı iptal edip ülkeye dönmeye karar verdiklerini ve dönüş yolunda bir acı haber daha aldıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bildiğiniz gibi 22 Haziran 2012 tarihinde Suriye'nin 13 deniz mili açığında, Doğu Akdeniz'in uluslararası hava sahasında bir F4 askeri uçağımıza saldırı düzenlendi. Uçağımız Lazkiye'nin 8 deniz mili açıklarında Suriye kara sularına düştü. Altını çizerek söylüyorum; Suriye kara sularında uçağımız vurulmammıştır. Uluslararası sularda vurulmuştur. Vurulduktan sonra uçağımız Suriye sularına düşmüştür, bunun bilinmesi lazım. Bunu saptırma gayreti içerisinde olan, ağırlıklı olarak içeride, kısmen de dışarıda bazı mahfiller var. Bu menfur saldırının hemen ardından pilotlarımıza yönelik başlattığımız arama kurtarma çalışmalarını dört bir koldan büyük hassasiyetle sürdürüyoruz. Bir kez daha pilotlarımızın ailelerine sabır ve metanet diliyorum. Elbette önceliğimiz pilotlarımızı bulabilmek, evlatlarımıza sağ salim kavuşabilmektir.''
SADECE YÜREĞİMİZDEKİNİ SÖYLÜYORUZ
Erdoğan, dış politikada pasif bir ülkenin ekonomisinin büyüyemeyeceğine işaret ederek, ''Demokratikleşme hamleleriyle desteklenmediği sürece sosyal kalkınmada hedeflere ulaşılamaz. Özetle; ekonomi, dış politika, demokratikleşme, sosyal kalkınma birbiriyle kenetlenmiş, birbirini doğrudan etkileyen alanlardır. Biz 9.5 yıl boyunca hep bu anlayışla hareket ettik'' şeklinde konuştu.
"Türkiye hiçbir ülkenin içişlerine karışmamıştır, karışmayacaktır" diyen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu ülke yeri gelmiş Saraybosna için, Kosova için yüreğini ortaya koymuştur. Bu millet, Kabil, Bağdat, Erbil, Musul, Halepçe için yüreğini ortaya koymuştur. Bugün Filistin dediğimizde, Ramallah Gazze dediğimizde bir hesabın içinde değiliz. Sadece yüreğimizdekileri söylüyoruz."
GAZABIMIZ ŞİDDDETLİDİR
Şam yönetimini hedef alan Erdoğan, sert sözlerle yüklendi:
"Türkiye'nin dostluğu ne kadar değerliyse herkes bilsin ki Türkiye'nin gazabı da o kadar şiddetlidir o kadar kahredicidir. Yumuşak başlılığımız uysal koyun olduğumuz anlamına gelmez. Bizim vakur, soğukkanlı tavrımız birilerini aldatmasın. Sağduyulu olmamız acziyet gibi algılanmasın. Ben burada hamasetin diliyle konuşmuyorum, ben burada tarihimden aldığım güçle, ecdadımdan aldığım ilham ve mirasla konuşuyorum. Bin yıllık bir devlet geleneğine sahip olan Türk milleti tarihin akışını değiştirmiş bir millettir. Bu sözlerimi hamaset olarak görenler, önce kendilerine sonra bu milletin tarihine baksınlar.
BİZ TARİHİ YAPARIZ
Ben burada tarihimden aldığım güçle, ecdadımdan aldığım mirasla konuşuyorum. Bin yıllık bir devlet geleneğine sahip olan Türk milleti tarihin akışını değiştirmiş bir millettir. Burada da kimseye tarih dersi verecek değilim. Biz tarihi yaparız, onu kimin yazacağına kimin okuyacağına ders alacağına karışmayız.
YAKICI AZAP OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Bu coğrafyadaki her oyunu, halklara masum insanlara kast eden her senaryoyu boşa çıkarmak için Türkiye var gücüyle mücadele edecektir. Bölgede kadastro mühendisliği yapılmasına asla müsaade etmeyecektir. Biz kanlı terör örgütüne karşı tek bir geri adım atmadan mücadele edeceğimiz gibi, Türkiye yakıcı bir azap olmaya devam edeceğiz.
TÜRKİYE'NİN BÜYÜMESİNDEN RAHATSIZLIK DUYANLAR VAR
Türkiye'nin büyümesinden rahatsızlık duyanlar var. Türkiye'nin küresel ekonomik kriz karşısında sapasağlam duruşundan ciddi rahatsızlık duyanlar var. Türkiye'nin kardeşleriyle kucaklaşmasından, Türkiye'nin 100 yıllık hasreti sona erdirmesinden rahatsızlık duyanlar var. Bu rahatsız çevrelerin Türkiye'ye yönelik terörü desteklediklerini, bölgedeki bazı kukla yönetimleri Türkiye'ye karşı kışkırttıklarını çok iyi biliyoruz ve görüyoruz. Büyüyen, güçlenen, etkinliği artan bir TÜrkiye bu bölge için bir risk değil, bir talihtir, bir fırsattır.
YAKICI AZAP OYMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Güçlü bir Türkiye'den rahatsızlık duyan çevreler de karşılarında nasıl bir devlet olduğunu iyi anlasınlar ve adımlarını ona göre atsınlar. Bu coğrafyadaki her oyunu halklara, masum insanlara kasteden her senaryoyu boşa çıkarmak için Türkiye var gücüyle mücadele edecektir. Bölgede kadastro mühendisliği yapılmasına, Türkiye asla göz yummayacaktır. Biz büyük Türkiye'den rahatsızlık duyan çevrelerin teşaronluğunu yapan, tetikçiliğini yapan kanlı terör örgütüne karşı tek bir geri adım atmadan mücadele vereceğimiz gibi, Türkiye'ye hasmane tutum sergileyen çevrelere karşı da şunu söylüyorum; yakıcı bir azap olmaya devam edeceğiz.''
MUHALEFETE TEŞEKKÜR ETTİ
"Olayın olduğu ilk andan itibaren sağduyuyla davranarak durumu net olarak anlamaya çalıştık" diyen Erdoğan, neler yapıldığını anlattı:
"Fotoğrafı net olarak ortaya koyduk. Dışişleri bakanımız, BM, Arap Ligi, NATO gibi uluslar arası kuruluşlara diplomasi trafiği başlattı. Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerimizin genel başkanlarına davette bulundum. Davetimize icabet ettiler. Böyle ortak hassasiyette hareket etmemiz ulusal bir konuda çağrımıza olumlu cevap verdiler ve geldiler. Ben kendilerine teşekkür ediyorum. Bu tür olaylarda, bu tür günlerde birlik olmak, el birliği yapmak millet olmanın sorumluluk sahibi olmanın gereğidir. Bunu da özellikle kendilerinden bekliyorum. Ben siyasi partilerimizin, STK’ların, medyanın aynı hassasiyeti göstereceğine yürekten inanıyorum."
UTANMADAN SIKILMADAN DOST GÖRDÜKLERİNİ SÖYLÜYORLAR
Uçuşunu yenilenmiş radarlarınn test edilmesine yönelik bir uçuş olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bir defa şunu çok iyi bilmemiz lazımdır ki Doğu Akdeniz'in genelinde haklarımız var. Kuzey Kıbrıs dahil olmak üzere, garantörü olduğumuz bu ülkenin hakları var. Bunun yanında bölgede diğer ülkelerin oluşturduğu sıkıntılar var. Rutin olarak bu çalışmaların burada yapılması bizim en doğal en tabii hakkımızdır. Nitekim bizim bu uçağımızın yaptığı uçuş da budur. Bu aynı zamanda yenilenmiş olan radarlarımızın test edilmesine yönelik bir uçuştur. Kaldı ki Suriye tarafından en ufak bir ikaz, en ufak bir nota tarafımıza yapılmamıştır. Yapılmadan bu uygulamaya girilmiştir. Bundan sonra utanmadan sıkılmadan dost olarak gördüklerini söylüyorlar. Bu hasmane bir tutumdur. Kısa süreli bir sınır ihlalini kimse haksız, hukuksuz, vicdansız bir saldırı için mazeret olarak gösteremez. Nitekim uluslararası toplumdan gelen açıklamalar, Türkiye'nin haklılığını teyit etmektedir.''
SULTAN KILIÇARSLAN ŞAM'I KORUMAK İÇİN İZNİK'TEN MÜCADELELEYE BAŞLAMIŞTI
Erdoğan, Türkiye'nin bölgesine nasıl baktığını tarihten örnekler vererek konuşmasını sürdürdü:
"9 asır önce komşu ülkeler yaşanan katliamlara gerekli duyarlılığı göstermezken, Anadolu’da bir kahraman Kudüs ve Şam’ı korumak için canını ortaya koyuyordu; SelçukluSultanı Kılıçarslan. Taa İznik’te mücadeleye başlamıştı. Kılıçarslan, Şam ve Kudüs’ü namus ve şeref olarak görüyor, güvenliğini Anadolu’dan muhafaza etmeye çalışıyordu. Selahaddin Eyyübi Şam ve Kudüs için destansı bir mücadele verdiler. Şam bizim için Mekke Medine kadar kutsal bir yerdi. "
KENDİ TARİHLERİNİ BİLMEYENLER
İstanbul ile Şam'ın tıpkı Türkler, Kürtler ve Araplar gibi tarihleri bir iki kardeş şehir olduğunu belirten Erdoğan, kendi tarihinden ecdadından bi haber olanların Ak Parti’nin Suriye politikasını doğru analiz edemeyeceğini savundu.
ALTIN KARŞILIĞINDA KUDÜS'A SATANLAR İÇİN NE DEDİ? BAZI KÖŞE YAZARLARINA NASIL ÇATTI? TSK'NIN DEĞİŞEN ANGAJMAN KURALLARINI AÇIKLADI. AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
ÇİL ÇİL ALTINLAR KARŞILĞINDA RUHUNU VE KUDÜS'Ü SATANLAR
Erdoğan, topraklarını yüzyıl önce Yuhudilere satan bazı araplara da göndermede bulunduğu konuşmasını şöyel devam etti:
"Bundan 100 yıl önce, çil çil altınlar karşılığında hem kendi ruhunu hem de Kudüs'ü satan çapulçular, nasıl ki bizim Arap kardeşlerimiz temsil etmiyorlarsa, bugün Suriye'deki yönetim de asla ve asla bizim Suriye'li kardeşlerimizi temsil etmiyor. Baba Hafız Esed kendi halkına karşı zalimhane bir tutum içindeyken 30 bin vatandaşını öldürmüşken, Türkiye'ye karşı da hasmane bir tutum sergiliyordu. Ancak oğul Esed hem kendi halkına hem Türkiye'ye, hem bölge ülkelerine umut verdi. Değişeceğini söyledi, değiştireceğini, kendi halkına haklarını teslim edeceğini söyledi. Komşularına hasmane tutum içinde olmayacağını söyledi. Biz oradaki Kürt vatandaşlarımız için de 'vatandaşlık haklarını ver' dediğimizde 'vereceğim' dedi ama bunları yapmadı. Aynı şekilde etnik unsurlar arasında fark gözetmeden, içerideki şu haksız yere tutuklu bulunan, sorgulamaması dahi yapılmamış olanları 'bırak' dediğimiz, 'bırakacağız' dedi. Cumhurbaşkanımız, benim kendisiyle yaptığımız... ve 17 yıl, 12 yıl mahkemeye dahi çıkarılmadan orada duranlar var. Söylemeler söylemeler neticesinde serbest bıraktı. Bunlar bir kaç kişi ama içeride binlerce kişi bu şekilde yatıyor. Biz, verilen bu sözlerden memnuniyet duyduk. 'Her şeyiyle biz hazırız' dedik, umutlandık ama gel gör ki umutlarımız hep boşa çıktı. Suriye'nin değişmesi için, kardeş halkının huzura kavuşması için hiç bir desteği esirgemedik.
ESAD UMUTLARIMIZ BOŞA ÇIKARDI
Ama Esed'in babasının izinden gitmekte ısrar etti. Günlerce telefon diplomasisi yaptık. Özel temsilcilerimi gönderdim. Bakın en son BM ve Arap Ligi temsilcisi Annan Planı'nı da bugüne kadar oyaladı."
Suriye politikasını eleştiren bazı köşe yazarları Erdoğan'ın hedefindeydi:
SANKİ BU ÜLKENİN EVLADI DEĞİL BUNLAR
-Suriye’nin uluslararası hava sahasında bunları özellikle iyi bilmenizi, milletimin iyi bilmesini özellikle arzuluyorum. Çünkü hedef saptırmaya gayret eden bazı köşeyazarları görüyorum. Sanki bu ülkenin evladı değil bunlar ve bunu bu kadar insafsızca fütursuzca yapıyorlar."
KİMSENİN KARNINDAN KONUŞMA LÜKSÜ YOK
-Esed rejiminin alçakça saldırısını masum gösterecek yorumlar yapmak, sorumlu bir davranış biçimi olmayacaktır. Suriye konusunda kimsenin karnından konuşma, lafı geveleme, muhalefet olsun diye ülkenin menfaatlerine zarar verecek söylemlerde bulunma lüksü yoktur, olmamalıdır.
KÖŞELERİNDE DALKAVUKLUK YAPIYORLAR
-Suriye'de kendi halkını, çocuk, kadın, yaşlı, masum sivil demeden acımasızca vahşice katleden bir zorba yönetim işbaşındadır. Benim bu ifadelerimi Bazı köşe yazarları, 'Bizim Başbakanımız çok sert, çok köşeli konuşuyor' diyor. Bize gelin özel bir ders verin de nasıl konuşacağımızı da sizden öğrenelim. Sizin köşeniz de yaptığınız dalkavukluğu, biz Türkiye Cumhuriyeti'nin başında yapamayız.
KALEMLERİNİZ BELKİ BELLİ YERLERE SATILMIŞ OLABİLİR
-İstisnalar bir tarafa, kalemleriniz belki belli yerlere satılmış olabilir ama bu siyasi irade, belli bir yere değil, hakka ve halka teslim olmuş bir siyasi iradedir. Birileri çıkıyor, 'Türkiye bu olanları, bu katliamları zulümleri görmezden gelseydi, Türkiye neden bu kadar önde' diyor.
KİMSENİN TAŞERONU DEĞİLİZ
-Türkiye'ye, kendi ülkesine, kendi memleketine maşa, taşeron gibi ifadelerle hakaret edenler, haksızlık edenler var. Cürümü ne kadar yer tutar diye baktığın zaman da bir şey tutmaz. Ama bunları alıp kaldıranlar, paye verenler var. Biz kimsenin maşası değiliz, taşeronu da değiliz. Biz başkalarının kışkırtmasıyla değil; kendi iradesiyle, gücüyle tarihi ve medeniyete hareket eden bağımsız bir ülkeyiz.
HZ. ALİ'NİN SÖZÜYLE CEVAP
"Türkiye bu katliamları görmezden gelseydi diyen çevrelere sert çıkan Erdoğan, Hz. Ali'nin sözüyle cevap verdi:
"En önemlisi biz Hz. Ali'nin şu sözünü kendisine rehber edinmiş bir ülkeyiz. Ne diyor Hz. Ali; 'haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.' Bizim haksızlık karşısındaki haykırışımızı da farklı yerlere çekenler; şeytanla ortaktır, onlar da dilsiz şeytandır, değerli arkadaşlar. Biz bölgede kimlerin Suriye'nin katliamlarına destek verdiğine bakmıyoruz. Biz bölgede Suriye'nin katliamlarına kimlerin sessiz ve tepkisiz kaldığına bakmıyoruz. Biz Türkiye'yiz, biz büyük bir ülkeyiz. Biz kendimizden sorumluyuz. Biz çıkar hesapları yapmadan, sağına soluna bakmadan 'ben varım' diyecek, haksızlık karşısında sesini yükseltecek bir ülkeyiz."
UÇAK YANLIŞLIKLA KISA SÜRELİ GİRMİŞ VE ÇIKMIŞTIR
Uçağın düşürülmesiyle ilgili karanlıklak kalan noktalara değinen Erdoğan şunları söyledi:
"Uçağımızın uluslar arası hava sahasında saldırıya uğradığı kesindir. Uçağımız radarlarımızın testine yönelik önceden planlanmış ve başka hiçbir ülkeye yönelik olmayan bir test görevini tanımlanma sistemi açık olarak yapmaktaydı. Uçağımız Suriye kara sularında yanlışlıkla ve çok kısa süreli girmiştir. Bu bildirilmiştir ve uçağımız hemen çıkmıştır. Kamuoyunda teknik detaylara haiz olmayanlar tarafından uçağımızın Suriye karasularını neden ihlal ettiği sorgulanmaktadır."
HASMANE TUTUMLA HEDEF ALINDI
"1 Ocak 2012’den bu yana kadar Türkiye hava sahası 114 kez ihlal edilmiştir. Beş kez de Suriye helikopterleri hava sahamızı ihlal etmişlerdir" diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunlar kısa süreli ihlallerdir, gerekli uygulamalar yapılmıştır. Yerleşik uygulamaya göre radarla keşif uçakla irtibat kurulması pilotun uyarılması, gözle tespit uçuşu yapılması gibi yöntemler var. Suriye makamları tarafından bunların hiçbiri yapılmamıştır. Uçağımız yanlışlık sonucu değil, hasmane bir tutumla hedef alınmıştır.
TÜRKİYE İTİDALİ ELDEN BIRAKMADI
Olayın ardından Suriye makamlarıyla yapılan telsiz görüşmeleri, arama kurtarma çalışmaları sırasında, kasa tipi bir uçağımıza yapılan bir taciz ateş yapıldı. Bu da tutumu göstermektedir.
Türkiye itidali elden bırakmamış ve sabırla hareket etmiştir. İlk aşamada uluslar arası hukuktan kaynaklanan haklarımızı, bunun altını çiziyorum. Mahfuz tuttuğumuz ve bu menfur saldırı karşısında gerekli gördüğümüz adımları atacağımız, diplomatik nota ile kayda geçirilmiştir. Ankara’daki büyükelçi ve ataşeler bilgilendirilmiştir. NATO toplantıya çağırılmıştır. Olaya ilişkin görüşlerimiz BM nezdinde, eş zamanlı gönderilen mektuplarla kayda geçirilmiştir.
HER İHLALE KARŞILIK VERİLECEK
Bu saldırının Suriye tarafından kasıtlı olarak yapıldığına dair bilgilendirme çalışmalarımız devam etmektedir. Buradan tüm dünyaya açık açık şunu ifade ediyorum. Türkiye yerini zamanını ve yöntemini kendisi tayin ederek, bu haksızlığa karşı uluslar arası hukuka dayalı haklarını kullanacak ve gerekli adımları atacaktır.
Biz Suriye yönetiminin kendi halkı için bir tehdit haline geldiğini görüyoruz. Ama bu son olay Esed yönetiminin Türkiye’nin güvenliğine de açık tehdit haline geldiğini ortaya koymuştur. Artık yeni bir aşamaya geçilmiştir.
SINIRA YAKLAŞAN UNSURLAR ASKERİ HEDEF OLACAKLAR
Türkiye olarak, Suriye rejiminin sınırlarımızda oluşturduğu güvenlik risklerini hiçbir şekilde tolere etmeyecek, karşılıksız bırakmayacağız. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin angajman kuralları, artık bu yeni aşamaya göre değiştirilmiştir. Suriye'den Türkiye sınırına güvenlik riski ve tehlikesi oluşturacak şekilde yaklaşan her askeri unsur bir tehdit olarak değerlendirilecek, askeri hedef olarak muamele görecektir. Türkiye dostluğu, husumeti test edilecek bir ülke değildir. Türkiye’nin test edilemeyeceğini net ve kararlı bir biçimde ispat ederiz, edeceğiz. Buradan Suriye rejiminin bir hata yapmaması ve Türkiye yönetimini sınamaması yönünde uyarıyoruz.
SAVAŞ ÇIĞIRTKANLARININ TUZAĞINA DÜŞMEYECEĞİZ AMA
Türkiye Cumhuriyeti ne yaptığını da ne yapacağını da gayet iyi bilmektedir. Türkiye olarak elbette savaş çığırtkanlarının tuzağına düşmeyiz. Ancak uluslar arası sularda uçağımıza yapılan saldırı karşısında susacak, tepkisiz kalacak bir ülke değiliz. Uluslar arası hukuk çerçevesinde bu hadisenin üzerine kararlılıkla gideceğiz. Suriye halkı bizim kardeşimizdir, Suriye halkı bu eli kanlı diktatörden kurtuluncaya kadar Türkiye onlara her türlü desteği verecektir. Buradan Suriyeli kardeşlerimizi yeniden selamlıyorum, muhakkak ki Allah’ın yardımı yakındır."
BAHÇELİ'YE AYRICA TEŞEKKÜR ETTİ
Erdoğan, ''Şu süreçte, özellikle Sayın Bahçeli'nin bu sabah yaptığı konuşma nedeniyle kendisine teşekkür ediyorum. Gösterdikleri bu birlik, beraberlik, dayanışma ifadeleri için kendilerine özellikle teşekkür ediyorum ve bütün siyasi partilerden de aynı anlayışı, aynı yaklaşımı görmek istiyoruz. Çünkü milletimizin şu anda buna ihtiyacı var'' dedi.