BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Rauf Denktaş neyi bekledi?

De Soto kararı büyük bir sürpriz olarak değerlendirirken, Türkiye'de ise herkes aynı soruyu soruyor.

Abone ol

BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Kıbrıs’tan sorumlu yardımcısı Alvaro De Soto, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sınırdan geçişleri serbest bırakmasını ‘çok büyük bir sürpriz’ diye nitelendirdi. Kıbrıs sorunuyla ilgili Zaman’a önemli açıklamalarda bulunan De Soto, “Denktaş, tüm müzakerelerde iki halkın birlikte yaşayamayacağını öne sürdü ve bunu ispata çalıştı. Ancak şimdi niye tam aksine bir karar aldı anlayamadım.” dedi. Kıbrıs’ta son günlerde yaşanan barış ve hoşgörü ortamının çözüm adına ümit verdiğini vurgulayan De Soto, Denktaş’ın kararının yerinde ve doğru bir adım olduğunu söyledi. De Soto, Türk hükümeti ile KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş arasında görüş ayrılığı olduğunu savundu. “Lahey’de Türkiye’nin BM Planı’nı kabul ettiği, ancak Denktaş’ın reddettiği bilgileri ne derece doğru?” sorusunu De Soto şöyle cevapladı: “Türkiye’nin Lahey’de tam bir evet dediğini söylemem zor. Ancak anlaşılabilir bir anayasal gerekçe ileri sürerek TBMM’nin onayı olmadan anlaşmaya imza koymalarının mümkün olmayacağını dile getirdiler. Denktaş ise açıkça planın çözüm için temel alınmasını kabul etmedi.” De Soto, Rum lider Papadopulos’un da anlaşma için çok ağır şartlar ileri sürdüğünü ifade etti. De Soto’ya göre iki taraf da planı reddetti, ancak Denktaş Rumlar gibi yapmayarak kendini ortada bıraktı. Bu yüzden de raporlarda Denktaş çözümsüzlüğün tek sorumlusu değil, baş sorumlusu ilan edildi. De Soto, Türk tarafının Annan Planı’na 60 bin Rum’un kuzeye geçmesini öngördüğü için karşı çıktığını belirterek, bunun yerine toprak tavizi konusunu müzakere edebileceklerini dile getirdi. Denktaş, daha önce Zaman’a bu iki konuda esneklik gösterebileceğini söylemişti. De Soto bu konudaki soru üzerine, Annan Planı’nın toprak karşılığında Rumların geri dönüş pazarlığı üzerine kurulduğunu hatırlatarak, “Denktaş bize toprak taviziyle ilgili esnek davranmadı.” şeklinde konuştu. Haberin arka planı: Alo, ben De Soto Telefonun diğer ucundaki yabancı şahıs, damdan düşer gibi Kıbrıs’la ilgili sorularım olduğunu söyleyince, önce anlamadım. Sonra iki gün önce BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a, sözcüsü vasıtasıyla ilettiğim soruları hatırladım. “Genel Sekreter'in sözcüsüyle mi görüşüyorum?” soruma “Hayır, ben De Soto” cevabını alınca büsbütün şaşırdım. BM Genel Sekreteri Annan’ın Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarını anlattığı raporda ve Güvenlik Konseyi’nin buna dayanarak aldığı kararda çözümsüzlüğün sorumlusu olarak Türkiye zikredilmeden, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’a yüklenilmesi dikkat çekiciydi. Acaba Annan ve onun Kıbrıs Temsilcisi Alvaro de Soto, bu hükme nasıl varmışlardı? Acaba bazı kaynakların dile getirdiği gibi Ankara, ‘en son noktada’ BM Planı’nı çözüm temeli olarak kabul etmeyi kararlaştırmış, ancak Denktaş’ı ikna mı edememişti? Ayrıca çözümü tıkamakla suçlanan Denktaş’ın adadaki son hamlesine ne diyorlardı? De Soto, Genel Sekreter Kofi Annan’ın, Recep Tayyip Erdoğan ile henüz başbakan olmadan önce Ankara’da ve New York’ta yaptığı görüşmelerde yeni iktidarın çözüm konusundaki samimiyetine ikna olduğunu belirtti. 10 Mart Lahey randevusunda da Türkiye’nin anayasal zorluklarını gerekçe göstererek ‘evet’ diyemediğini, ama Denktaş’ın açıkça plana karşı çıktığını söyledi. De Soto, bu ayrıma dikkat çekmek ve hükümeti samimiyetinden dolayı teşvik etmek için raporda yalnız Denktaş’ı sorumlu tutmuştu. Ona göre, aslında Rum lider Tasos Papadopulos da tam bir evet dememiş, ağır şartlar ileri sürmüştü. Ancak Denktaş gibi planın çözüme temel oluşturabileceğini açıkça reddetmeyerek, sorumluluktan kurtulmayı becermişti. Unutmadan, De Soto aylar süren mekik diplomasisinden fazla bıkmamış, full time olmasa da hâlâ konuyla ilgileniyor. Kararlılık göstermesi durumunda yeniden devreye girmek istiyor. İnternet Haber soruyor... -Sayın Denktaş Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınmasını beklemek ve daha sonra tüm dünyayı şaşırtacak bir karar aldırmak Kıbrıs Türküne ne kazandıracak? -Şimdiden sonra savunduklarınızın tam tersini yapmak acaba KKTC'ye yarar mı yoksa zarar mı getirecek? -Kıbrıs bugüne kadar Türkiye Cumhuriyetinin sırtında ekonomik bir kamburdu, oysa bu gün kapıların açılmasıyla çok büyük ekonomik refaha ulaşma yolunda... bu kapı daha önceden açılarak hem ekonomik girdinin arttırılması hem de kendi elinin Avrupa birliği ve BM nezdinde daha güçlü olması mümkün değilmiydi? Kaynak : Zaman