BIST 9.368
DOLAR 34,47
EURO 36,18
ALTIN 2.958,31
HABER /  SAĞLIK

Ramazan'da zor tercih: İftardan sonra tatlı mı yoksa meyve mi yemeli?

Ramazan ayında uzun oruç süresi ve yoğun bir iftar yemeğinin ardından meyve mi, şerbetli tatlı mı yoksa sütlü tatlı mı tercih etmeliyiz?

Abone ol

Sahurun atlanması, yoğun iftar yemeğinin yavaşlayan metabolizmadan dolayı kilo alımına sebep olacağını ifade eden Diyetisyen Selime Aladağ, "Ayrıca vücutta yağlanmaya sebep olacağı unutulmalıdır. Ramazan’da aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine sütlü tatlılar veya meyve tercih edilmelidir” dedi.

Ramazan ayının beslenme alışkanlıklarının farklılaştığı ve hayat şeklinin büyük ölçüde değiştiği bir dönem olduğunu vurgulayan Hayat Hastanesi Diyetisyen Selime Aladağ, “Ramazan döneminde açlık süresinin ortalama 16-17 saat olmasından dolayı öğün sayısı oldukça azalmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenmenin bu dönemde de sürdürülebilmesi açısından oruç tutulmayan bölümde en az 2 öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak önemlidir. Ramazan döneminde tek öğün beslenmek, açlık süresinin çok uzun olmasından dolayı vücudu tasarrufa sokarak metabolizma hızını düşürmektedir. Aynı zamanda gün içerisinde açlık şekerinin daha erken vakitlerde düşmesine sebep olarak günün daha verimsiz geçmesine sebep olacaktır” şeklinde konuştu.

Ramazan ayında sahur öğününün atlanmaması gerektiğine dikkat çeken Aladağ, “Sahurda süt, peynir, yumurta, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar, tam tahıllı ekmekler ile lif ve su oranı yüksek çiğ yeşil yapraklı sebzeler (marul, roka, dere otu, maydanoz), domates, salatalık gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı ya da çorba, zeytinyağlı yemekler, yoğurt ve salatadan oluşan bir öğün tercih edilebilir. Sahurda özellikle protein oranı yüksek olan yumurta, peynir ve süt ürünleri tokluk süresini uzatarak daha geç acıkmamıza sebep olacaktır, bu nedenle özellikle bu besinlerin tüketimine ağırlık verilebilir. Yine gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanlar midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kurubaklagiller ile bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile hamur işlerinden uzak durulması uygun olacaktır” diye konuştu.

Diyetisyen Selime Aladağ, uzun süren açlıktan dolayı, iftara yakın vakitlerde kan şekeri düşük olacağı için kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteğine dikkat çekerken, “Yapılan en büyük hatalardan birisi de budur. İftarda ara vermeden çok hızlı yemek yenilmesi; fazla miktarda ve enerjisi yüksek besin tüketimine sebep olarak hem sağlık açısından risk oluşturabilir hem de ilerleyen günlerde kilo alımına zemin hazırlayabilir. İftarda tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra aralıklı ve her seferinde küçük porsiyon tüketimi doğru olacaktır. İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlayıp 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edebilir. Özellikle ızgara, haşlama, fırında, buğulama gibi sağlıklı yöntemlerle hazırlanan yemekler tercih edilmelidir. Kavrulmuş ve kızartılmış yemeklerden uzak durulması önemlidir” dedi.

Aladağ ramazan ayına özel beslenmeyle ilgili açıklamasını şöyle tamamladı:
“Oruçla birlikte mevcut beslenme alışkanlıklarının dışına çıkıldığı için metabolizma bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Gün içerisinde açlıktan dolayı vücudumuz bir çok farklılık yaşarken yeterli düzeyde sıvı ile desteklenmezse su ve mineral kaybı sonucunda bayılma, bulantı, baş dönmesi ve kabızlık gibi problemler yaşanabilir. İftar ve sahur arasında aralıklı olarak günde ortalama en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) su içmek sıvı ihtiyacımızı karşılayacaktır. Bununla birlikte ayran, süt, taze sıkılmış meyve-sebze suları, şekersiz komposto, sade soda gibi içecekler sıvı ihtiyacını destekleyecektir. Çay ve kahve diüretik etkilerinden dolayı vücutta su kaybına sebep olacaktır, bu sebeple tüketimini sınırlandırmak iyi olacaktır. Bunların yerine ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilebilir.”