Böbrekteki bilinmeyen taşlar, Ramazan döneminde uzun süreli su tüketimi yetersizliği sonrasında idrar yolunda tıkaçlar oluşturarak ağrı ile kendini gösterebiliyor ve tanı konulmasına olanak sağlayabiliyor.
Abone olBöbrekteki bilinmeyen taşlar, Ramazan döneminde uzun süreli su tüketimi yetersizliği sonrasında idrar yolunda tıkaçlar oluşturarak ağrı ile kendini gösterebiliyor ve tanı konulmasına olanak sağlayabiliyor.
Nefroloji Uzmanı Dr. Kadir Gökhan Atılgan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, böbrek sağlığının korunmasının insan sağlığı açısından yaşamsal önem taşıdığını belirterek, sağlıklı böbrekler için su ve tuz tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Ramazan ayında da böbreklerin korunmasına özen gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Atılgan, böbreklerin damar ağı içeren organlar olduğunu, gün içinde uygun miktarda tuz ve su alınması gerektiğini belirtti. Atılgan, ramazan ayında uzun süren açlık sonrası iftar ile birlikte başlayan ve sahur ile tamamlanan süreçte ağır yemek tüketiminin söz konusu olabildiğini ifade ederek, yaz ayına denk gelen oruç döneminde uzun süren susuzluğun idrar konsantrasyonunun artması, idrarla atılan toksik maddelerin daha yoğun olmasına yol açtığını kaydetti.
"Uzun süren susuzluğun böbrek ve idrar yolu taşlarının fark edilmesine olanak sağladığına" dikkati çeken Atılgan, "Oruç döneminde kişi daha önce tetkiklerle, böbreğin durumundan haberdar değilse; bu süreçte böbrek yatağına uyan bölgede sırt ve yan ağrıları ile ya da idrarda aşırı yanma ve kırmızıya yakın renkte idrar atılımı görecektir. Çünkü, uzun süreli su tüketimi yetersizliği sonrası idrar konsantrasyonu nedeniyle böbrekte bilinmeyen taşların hareketi ve idrar yolunda tıkaçlar oluşturması, şikayetlerin oluşmasına neden olur. Bu şikayetler de böbrek ya da idrar yolunda taş olduğunun habercisi olarak değerlendirilmeli" diye konuştu.
Sinsi seyreden Glomerulonefrit hastalığına da oruçla tanı konabiliyor
Ramazan aylarında dikkat edeceğimiz bir diğer böbrek rahatsızlığının da "Glomerulonefrit" olduğunu; hastalığın idrarda protein ve kan olması, bunun sonucunda ödem ile kanama bozuklukları gibi bulgularla kendini gösterdiğini anlatan Atılgan, şunları kaydetti:
"Yine tablo idrarda konsantre, artmış protein ve kan olmasına bağlı, idrar renginde koyulaşma ve belirgin köpüklenmeye neden olur. Türk toplumunda, özellikle aile bireylerinin bir arada olduğu akşam yemekleri ve özellikle iftar sofralarında ağır yemekler tüketildiğinden proteinden zengin, etli ve yağlı yemekler yenilmektedir. Glomerulonefrit hastalığında da böbreğin proteini tutamaması ve idrarla kaybı söz konusudur. Proteinden zengin beslenme ile bu kayıp ve hastalığa ait klinik bulgular daha belirgin hal alacaktır. Bir de idrar üretiminde uzun süren susuzluk ile konsantre idrardaki tablo kendisini daha belirgin gösterecektir. Bu da hastalığın tanısı açısından önemli bir bulgudur."
Ramazanda diyabetik nefropati de fark edilebilir
Atılgan, diyabetin özellikle de erişkinlerde görülen Tip-2 diyabetin hastalığa ilişkin komplikasyonların gelişmesiyle kendini gösterdiğine işarek ederek, bu komplikasyonlardan birinin de "diyabetik nefropati" olduğunu söyledi.
Nefropatinin böbreğin uzun süre yüksek kan şekerine maruz kalması ve diyette protein alımının aşırılığı sonucu görülen bir tablo olduğunu dile getiren Atılgan, "İftar ve uzun süre aç kalınacağı için, sahur vaktinde alınan aşırı kalorik beslenme, unlu mamuller, protein zengini gıdalar hastalığın belirtilerini kolaylaştıracaktır. Burada da yine susuzluğun verdiği idrar azlığı, atılan protein ve yan ürünlerinin oluşturacağı idrarda köpüklenme ve renginde koyulaşma söz konusudur. Bunlar hastalığa tanı konulma fırsatı doğuran unsurlardır" dedi.
Atılgan, böbrek hastalıkları açısından yılda bir kez check-up yaptırılmasını önerdiklerini ifade ederek, böbreklerde bir sorun bulunup bulunmadığının anlaşılması açasından ramazan öncesinde de kan ve idrar tahlili yaptırılmasının faydalı olacağını sözlerine ekledi.